14 Mayıs seçim gününü geride bırakırken ne yazık ki ilk turda bir sonuç alamadık.

Cumhur İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Recep Tayyip Erdoğan %49,5 ile ilk turu tamamlarken Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu ise %44,89 oy aldı. Bir diğer aday olan Ata İttifakı Cumhurbaşkanı Sinan Oğan ise %5,17 ile ilk turda karşısında iki büyük rakibe karşı bir başarı elde etti.

Bu yazımda sizlere günlerdir duyduğunuz seçim sonuçlarından ya da kavgalarından söz etmek istemiyorum. Asıl değinmek istediğim konu seçim sonuçlarının açıklanmasının ardından “vicdansız” bir kitlenin deprem bölgesinden gelen oranlara verdiği tepkiler.

Sonuçların yavaş yavaş netleştiği andan itibaren başta Kahramanmaraş olmak üzere Ak Parti’nin oy çoğunluğu sağladığı deprem bölgesindeki seçmen kitleye ağır ithamlar ve yaralayıcı sözler edildi. Kimisi “hak ettiniz” cümlelerini kullanma cesaretinde bulunurken kimisi de yaptıkları yardımları ağızlarına dolayıp “keşke yardım etmeseydik” noktasına kadar geldi.

Oradaki insanların aylardır hem maddi hem manevi çektikleri acı yetmezken bir de bu tarz cahil insanların ağır ve yaralayıcı ithamlarının hedefi oldu. Şimdi soruyorum size, bu vicdana sığar mı? Biz yıllardır demokratik ve saygılı seçim süreçlerinin geçmesi için çabalamıyor muyuz? Biz her şeyden önce insan gelir demiyor muyuz? Yıllardır siyasilerin kavgalarından yorulduk diyerek sakinlik istemiyor muyuz? Peki neden şimdi eleştirdiğimiz insanların tarafında yer alıyoruz?
Öncelikle şuna değinmek istiyorum. Depremde yara almış insanlar dilenci ya da muhtaç değildi. Yaşadıkları felaket karşısında ülke olarak destek için ne kadar uzakta olursak olalım bir olmaya gayret ettik. Peki şimdi sosyal medya üzerinden “hakkımı ve yardımlarımı onlara helal etmiyorum”, “Allah’ın bir bildiği varmış”, beter olsunlar” gibi söylemler deprem felaketinden sonra yardım kampanyalarına katılanlara yakıştı mı?

Bu ülkenin insanları ne zamandan beri yardım ederken, yara sararken din, dil, ırk, mezhep ve “siyasi tercih” ayrımı yapıyor? Türk bayrağı altında nefes alan ve ülkenin bölünmez bütünlüğüne inanan her bir vatandaş ne zamandan beri yaptığı iyiliğin peşine düşerek karşılığını bekliyor? 

Cemil Meriç’in çok sevdiğim bir sözü vardır: “İyilik eden mükafat bekliyorsa tefecidir” Şimdi siz düşünün yapılan iyiliklerin karşılığı oy ile beklendi. Bu iyilik oldu mu? Bu insanlığa sığdı mı? Onca insanın canını bu cümlelerle yakmak vicdanınızı rahatlattı mı?

Şimdi umarım ki deprem bölgesindeki vatandaşlara kin kusan okurlar yukarıda yazılan soruları kendi içinizde samimi bir dilde cevaplar ve vicdan muhasebesi yaparsınız. Bir diğer yazıda görüşmek üzere…