Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı, 48 binden fazla vatandaşın yaşamını yitirdiği 10 binlerce kişinin de yaralandığı 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki iki depremin yol açtığı ekonomik zarara ilişkin raporunu tamamladı.

Türkiye Deprem Toparlanma ve Yeniden İmar Değerlendirmesi Raporu’na göre depremlerin ekonomik zararı yaklaşık 2 trilyon TL. Aynı saatlerde, ajanslara, alakasız gibi görünen ancak birazdan nedenlerini açıklayacağım şekilde oldukça ilintili olan bir başka haber daha düştü. O da şuydu.


Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi ve İktisat Tarihi Uzmanı Şevket Pamuk, Türkiye’nin tıpkı İzmir İktisat Kongresi’nde olduğu gibi yeni kararlara, yeni politikalara, şeffaflığa ve hukuk devletine ihtiyacı olduğunu söyledi. 
Evet, 6 Şubat’taki depremler gerçekten asrın felaketi olarak değerlendirilebilecek nitelikte ve özellikteydi. Etkisi, büyüklüğünün çok ötesinde olurken, peş peşe aynı bölgede bu büyüklükte iki deprem olması da dünya tarihinde eşine az rastlanmış bir doğa olayı olarak değerlendiriliyor. 


Dolayısıyla depremin sonucu itibariyle eleştiri getirirken bu durumu da göz önünde bulundurmak gerekir. Ancak bir yandan da “asrın felaketi” diyerek, bugüne kadar yapılan ihmalleri, “müteahhit cinayetleri”ni görmezden gelmek de bu suçlara birebir ortak olmak olacaktır. 


Diğer yandan depremin ekonomik zararı o kadar büyük ki, Türkiye ekonomisi bu travmayı uzun yıllar atlatamayacaktır. Şimdi gelelim Şevket Pamuk’un uyarılarına. Ne diyor iktisat tarihi uzmanı Pamuk? Şeffaflık ve hukuk devleti diyor. Türkiye, 100 yıl önce cumhuriyetin kuruluş değerlerinden uzaklaşmasaydı, bugün 7.7’lik depremde kentlerimiz savaşta bombardımana uğramış gibi yerle bir olmazdı. 


Çünkü, hukuk devleti ilkesini benimsemiş olsaydık, denetim süreçlerinde, belediye meclislerinin karar mekanizmalarında şeffaflık ilkesi tam manasıyla benimsenmiş olsaydı, kimse binalarda kolay kolay deniz kumu kullanamayacaktı. Binaların temelleri bu kadar çürük olmayacaktı. İnşaatlarda kullanılan demir, standartların çok çok altında tercih edilemeyecekti. 
Sonuçta da ne 10 binlerce insanımızı yitirecek, yüzlerce çocuk annesiz babasız kalacaktı. Ne de gelecek nesillere 2 trilyon TL’lik ekonomik bir enkaz kalacaktı.