Türkiye 6 Şubat sabahı acı bir güne uyandı. Ertesi gün okula, işe gitme düşüncesiyle yataklarına giren, sabah tekrar aydınlık bir güne uyanacaklarını düşünen milyonlarca insan kapkara bir günle karşılaşacaklarından habersizdi. 6 Şubat saat 04.17’de Kahramanmaraş merkezli 7.7 şiddetinde bir deprem meydana geldi. O büyük sarsıntı yalnızca Kahramanmaraş’ı değil Gaziantep’i, Hatay’ı, Adıyaman’ı, Diyarbakır’ı Şanlıurfa’yı, Adana’yı, Osmaniye’yi, Kilis’i, Malatya’yı yıktı. Tüm Türkiye öyle bir sabaha uyandı ki ülkenin Güneydoğu’sundan acı haberler peş peşe gelmeye başladı.


Dört bir yandan deprem görüntüleri gelirken göçük altında kalan insanlar sosyal medya aracılığıyla yerlerini bildirerek kurtarılmayı umdu. Twitter üzerinden yardım çığlıkları her saniye artmaya başladı. Milyonlarca insan evlerinin konumunu belirterek enkazın altında çıkmak için mücadele verdi.


Yüzlerce binanın yerle bir oluşu ülkenin dört bir yanına korku ve acı saldı. Kurtarma ekipleri, gönüllü vatandaşlar enkazın altındaki insanları çıkarmaya çalışırken aynı gün öğlen saatlerinde bir deprem daha meydana geldi. Yine Kahramanmaraş’ta yaşanan depremin merkezi bu sefer Elbistan oldu. Zaten çöken binalar ikinci kez çöktü, zar zor ayakta kalanlar yerle bir oldu. Yüzlerce insan enkaz altında kalan vatandaşları kurtarmaya çalışırken yeni bir sarsıntı yaşadı. Türkiye daha birinci depremin şokunu atlatamamışken ikinci yeni bir deprem haberiyle karşı karşıya kaldı.


Birçok bölgeden yardım çığlıkları yükselirken arama kurtarma ekiplerinin henüz giremediği yerlerdeki insanların çığlıkları tüm ülkenin vicdanında kocaman bir yara açtı. Bir yandan can kaybı sayısının arttığı bilgileri gelirken bir yandan kurtarılma haberleri geliyordu.
Deprem bölgelerinde enkazların altından insanlar çıkarılmaya çalışırken, ülkenin diğer şehirlerinde yardım tırları, gönüllü vatandaşlar durmadan mücadelesine devam etmeye çalıştı. Deprem bölgesine yardım edebilmek için herkes elinden geleni yapmaya çalışırken bulundukları durumdan utanç duyuyorlardı. Gece yatağa girmek, uyku uyumak, yemek yemek insanlara ağır bir yük gibi gelmeye başladı.
Büyük bir felaketin içindeyiz. Gördüğümüz her acı haber yüreğimizi dağladı. Yaşadığımız bu acıyı tarif edecek kelime bulamazken dua etmekten, yardım toplamaktan ve ağlamaktan başka çaremiz yoktu. Ülke çok büyük bir felaketin tam ortasında kaldı. Ülkenin yaşadığı en büyük felaket olarak tarihe geçecek bir dönemin içindeyken yerle bir olan şehirler, hayatını kaybeden aileler, ülkenin vicdanına kazınacak görüntüler ve yardım çığlıkları karşısında kurtarılan insanlara tutunmaya çalıştık. Lakin hala kurtarılmayı bekleyen seslerin içimizdeki çığlığı artmaya devam etti.


Ülkece yaşanan depremlerden ders alamadığımızı, ihmalkarlığa devam edildiğini ve insanların canının nasıl geri plana atıldığını gördük. Bundan sonra ise tüm vicdanların tek isteği gerekenlerin yapılması, insanların sağlam olmayan beton yığınlarının içinde tekrar aynı kara günleri yaşamaması.


Biz bu ülkenin vatandaşları olarak tekrar ayağa kalkmayı başarırız ama bundan sonra inşa edilen binalara nasıl güvenebiliriz orası meçhul işte.