İlgi, nehri geçtiği zaman kıyıda biriken çamurları görmüş. Düşünceli düşünceli bakmış çamura, sonra eğilmiş ve yerden bir parça çamur almış. Evirmiş çevirmiş, en sonunda da çamura şekil vermeyi başarmış. Verdiği şekil üzerine düşünen İlgi, yanından Jüpiter’in geçtiğini fark etmiş ve seslenmiş. Jüpiter’den şekil verdiği çamura ruh (can) vermesini istemiş. Jüpiter önce ne diyeceğini bilememiş ama İlgi’nin bu kararlı ısrarını kıramamış ve çamura can vermiş. Her şey İlgi’nin istediği gibiymiş ama ardından bu varlığın isminin ne olacağı konusunda bir tartışma başlamış. İlgi, çamura şekil veren kişi olarak kendi isminin verilmesini istemiş. Jüpiter ise çamura can veren bensem benim adımı almalı diye yinelemiş. Tartışmayı duyan evren “Benim adım verilmeli, sonuçta benim bedenimden bir paça” demiş. Tartışma giderek büyümüş. Yoldan geçenler bir bir şekle verilecek isimle ilgili yorumda bulunuyormuş. Aradan bir süre geçtikten sonra Satürn (zaman) görünmüş ve “Bu varlığa ‘homo (insan)’ ismi verilsin, zira topraktan (humus) hasıl olmadı mı?” diyerek tartışmaya son vermiş.

İlginin, insanı şekillendiren unsur olduğu üzerine kısa ve sade bir efsane...
İnsan varlığını ilgiyle sürdürmez mi zaten? İster çoban olsun, ister yazar, ister kadın veya erkek, ister çocuk veya yaşlı...
İlgi olmadan düşünmez insan, düşünmeye meyletmez, yeltenmez… Osho’nun da dediği gibi “ilgi, enerjidir” İlgi olmadan insan harekete geçmez...
İlgi olmadan gelişemez insan, büyüyemez…

“Bilgi beş harflidir” diyor Mümin Sekman ve ekliyor “beşte dördü ilgidir.” İlginin olmadığı yerden bilgi çıkmaz…
İnsan ilgi duyduğu ölçüde var olur hem de ilgi duyduğu kadar…
Daha bebek yaşta ilgi ile emekler, adım atar, yürür, koşar…
İlgi ile okur, öğrenir, iş sahibi olur ya da meslek…
Hobilerine tutunur ilgi ile…

İlgi ile aşık olur, sever ve ilgi sayesinde sevilir.
İşte ben de bugün burada yazmaya ilgi ile başlıyorum.
Yazdıklarımın okunmasına, okuduklarımın paylaşılmasına…
Ve sizin de ilginizi çekerse her hafta bu köşede sizinle buluşmaya...
Haftaya görüşmek üzere…