Her sektörde olduğu gibi turizm sektöründe de her sene yeni bir trend ortaya çıkıyor. Eskiden tatil deyince aklımıza popüler destinasyonlar ve deniz-kum-güneş üçlüsü gelirdi. Şimdi ise kalabalık ve popüler destinasyonlara seyahati avam bulan yeni bir kesim var. Az bilinen veya gizli-saklı kalmış yerlere seyahat etme, kent yerine köy; otel yerine tekne turu ve kamp gibi özgün seyahat modellerini tercih etme eğilimi gün geçtikçe artıyor…

Kentleşmeyle birlikte doğadan kopan insanoğlunun doğaya dönme, doğayı önemseme ve özümseme ihtiyacı da geri gelmiş durumda. Evcil hayvan sahiplenme oranının hiç olmadığı kadar fazla olmasından kaynaklı, evcil hayvanlara kapısını açan turistik tesislerin sayısı gün geçtikçe artıyor ve artık daha fazla gezgin doğaya zarar vermeden seyahat edebilmenin peşinde. Çevreye duyarlı, ekolojik malzeme kullanan tesisler ve karbon ayak izinin minimize edildiği destinasyonlar daha fazla talep görüyor. Bu talebin ortaya çıkardığı sürdürülebilir turizm, ekoturizm, ekolojik turizm gibi kavramlar dilimize çoktan yerleşti bile. Ancak dilimizde yaygınlaşmaya yeni başlayan kavramlar da var. Örneğin “sylvotherapy” kavramı. “Orman banyosu” olarak da bilinen “sylvotherapy”, daha çok yetişkinler arasında talep gören bir akım. Kişinin ormanda vakit geçirdiği terapötik rahatlama uygulaması veya süreci olarak tanımlanıyor. Klasik sağlıklı yaşam gezilerinden sıkılan ve doğayı seven yetişkinlerin taleplerini karşılamak amacıyla ortaya çıkmış.

Doğayla ilişkimizin ve hayatı yaşama şeklimizin değişmesi elbette iş hayatımızı yürütme şeklimizi de etkiledi. Örneğin daha çok beyaz yakalı, tatile iş bilgisayarını alarak çıkıyor, işlerini tatil yerinden yürütüyor. “Work” (iş) ile “vacation” (tatil) kelimelerinin birleşiminden türeyen “workation” kavramı, hibrit ve uzaktan çalışma modellerinin hayatımıza yerleşmesiyle birlikte ortaya çıkan bir trend. Bunun bir benzeri de "iş" ve "eğlence" kelimelerinin birleşiminden oluşan “bleisure” kavramı. İş adamlarının bir iş gezisine, kişisel amaçlı başka geziler ekleme eğilimini ifade ediyor, yani kurumsal iş seyahatinin kişisel amaçlarla uzatılmasına deniyor.

Benim en çok ilgimi çeken turizm trendi ise “set-jetters”. Son yıllara damgasını vuran seyahat akımlarından birisi. Bir dizide veya filmde izledikten sonra bir yere seyahat etmek anlamına geliyor.

Peki küreselleşme ve teknolojinin ilerlemesi ile birlikte artan bireyselleşmenin ve yalnızlaşmanın sonucunda ortaya çıkan bir turizm trendi yok mu? İnsanoğlu komün yaşamdan geniş aileye, geniş aileden çekirdek aileye, çekirdek aileden parçalanmış aileye (tek ebeveynli aile) ve parçalanmış aileden çocuksuz ve yalnız yaşayan bireylere giden bir süreci yaşıyor. Ama üzülmeyin! Sizin için de yeni bir kavram var: Solo travel. Tek başına seyahat etmek anlamına gelen “solo travel”, her geçen yıl daha da artıyor. Yalnız seyahat etmek, kişinin kendini tanıması, kişisel gelişim fırsatlarını yakalaması açısından kimimiz için son derece de önemli görülüyor. Zaten ne demiş Michel Foucault "Eğer bir kişi yalnız olmayı beceremiyorsa, başkalarıyla bir arada olmayı da beceremez."

Keyifli haftalar…