Tekstil endüstrisi, çevreyi en fazla kirleten sektörlerden birisi. Örneğin tekstil sektöründe her yıl 190.000 ton mikroplastik elyaf okyanuslara giriyor. Polyester üretmek için her sene 70 milyon petrol varil kullanılıyor. Dünyadaki tatlı suyun %2,6’sı pamuk üretiminde kullanılıyor. Bir ton kumaşın boyanması ve terbiye işlemlerinde 200 tona kadar tatlı su kullanılıyor. Kullanılan sular arıtılmadan toksik halde (kurşun, civa ve arsenik gibi maddeler içerecek şekilde) nehirlere boşaltılıyor vs...

Bu şaşırtıcı tablo gardırobumuzda kullanılmayı bekleyen bir sürü kıyafetimiz varken, sırf modanın gerisinde kalmamak veya bize kendimizi iyi hissettirdiği için yaptığımız alışverişlerin, ekosistem için ne büyük tehdit oluşturduğunun göstergesi. 
Yeni bir kıyafet satın almamız sadece bizim gardırobumuzu ilgilendiren veya sadece bizim cebimizi yakan bir durum değil. Tüm ekosistemi ilgilendiren, gelecek nesillere bırakacağımız çevresel mirası yakan bir durum...

Elbette bu konuda atılan çok sayıda pozitif adım da mevcut. Yeni neslin çevre konusunda daha bilinçli yetişmesi, firmaların sırf tüketicilerin gözünü boyamak amacıyla da olsa geri dönüşüme öncelik veren ve atık miktarını azaltan politikalar geliştirmeleri, durumun vahametini anlatan belgesel ve film gibi yapımların artması, çevreci örgütlerin sesini duyurabileceği platformların çoğalması ve çevre bilincine sahip tüketici dalgalarının baş göstermesi bunlardan bazıları...

Bu hafta bu adımlardan biri olan “köpskam” akımından bahsedelim istiyorum.
Köpskam, 2019 yılının ikinci yarısında İsveç'te başlayan bir hareket. Türkçeye “satın alma utancı” olarak çevrilmiş. Bu hareketin İsveç’te çıkmış olması da pek tesadüf değil. Çünkü İsveç çevreci kültürel alışkanlıkların yaygın olduğu, çevre bilincine sahip bir ülke. Çevreyi en fazla kirleten ulaşım aracı olmasından dolayı hedef alınan ve uçak kullanımından duyulan utanç anlamına gelen "flyskam" akımı da İsveç’ten çıkmıştı. Köpskam da bunu takip eden bir diğer tüketici dalgalarından birisi, yalnız bu hareket sadece kıyafet alışverişini odağına alıyor. Tüketiciyi yeni giysi satın almaktan vazgeçip bunun yerine ikinci el kıyafet edinmeye teşvik ediyor.

Siz de tekstil endüstrisinin ekosistemde yarattığı bu korkunç tahribatın bir parçası olmak istemiyorsanız, en azından 1 ay boyunca “köpskam” hareketini benimseyebilirsiniz. Hatta belki de zaruri ihtiyaçlarınız dışında alışveriş yapmayı bırakmayı hayatınızın gelen prensibi haline getirebilirsiniz. Neden olmasın?
 Bol alışverişsiz haftalar...