Zeki Demirkubuz'un 2012 yılında yönettiği "Yeraltı" filmi, Dostoyevski'nin ‘Yeraltından Notlar’ adlı romanından uyarlanmıştır. Film, Demirkubuz'un Dostoyevski'nin eserlerine olan ilgisini ve onun düşünsel derinliğini sinemaya taşıma çabasını yansıtan önemli yapıtlarından biridir. Filmde Engin Günaydın, Serhat Tutumluer, Nergis Öztürk, Nihal Yalçın, Serkan Keskin, Feridun Koç, Murat Cemcir, ve Sarp Apak yer almıştır. Filmin tamamı Ankara’da Kızılay, eski SSK işhanı, Tandoğan gibi mekanlarda çekilmiştir.

“Yeraltı”, insan psikolojisinin karmaşıklığına ve içsel çatışmalara odaklanan bir karakter çalışmasıdır. Film, başkarakterin iç dünyasını ve toplumla olan çatışmasını derinlemesine inceleyerek, modern yaşamın getirdiği yalnızlık, anlam arayışı, ahlaki ikilemler gibi temaları ele alır. Zeki Demirkubuz, bu derin temaları atmosferik bir şekilde işleyerek karakterle seyirci arasında empati kurmayı başarmıştır.

"Yeraltı", sinematografik anlamda da öne çıkan bir yapım olarak dikkat çeker. Sahne düzenlemeleri, kamera açıları ve mekan kullanımıyla karakterin izolasyonu ve iç dünyasındaki çalkantılar görsel olarak da ifade edilmiştir. Ayrıca, filmdeki yavaş tempolu ilerleyiş ve sessiz sahneler, karakterin iç sıkıntılarını ve çatışmalarını vurgulamak için de kullanılmıştır.

Filmde, Engin Günaydın’ın canlandırdığı Muharrem, yakın çevresinde bulunan arkadaş grubuyla katıldığı akşam yemeğinde, arkadaşlarını eleştirmek ve yüzleşmek amacıyla adım atmışken, tam tersi şekilde, onların aşağılayıcı sözleriyle karşılaşır ve bu durumdan ezilerek ayrılır. Eve döndüğünde, evde çalışan temizlikçi olan Türkan tarafından da küçük düşürülerek incitilir. Muharrem'in dönüm noktası ve aynı zamanda filmin en çarpıcı anlarından biri, işte tam da bu andır. Aslında, herkes tarafından reddedilmek ve alçaltılmak filmdeki temel gerilim noktasını oluşturur.

Filmde simgesel anlatımlara da çokça yer verilmiştir. Örneğin Muharrem’in arkadan yaklaşarak dart oynayan neşeli adama gelmesi, ikisi arasındaki az mesafenin bile şeffaf bir naylon perdeyle ayrılması, adamın Muharrem'in varlığından habersiz olması ve Muharrem'in naylon perdeler yüzünden adamı seçmekte güçlük çekmesi, sanki karakter ile toplum arasındaki farklılığın bir tür sembolik anlatımıdır. Dart oynayan adamın sırtının dönük hali, mutluluğu ve Muharrem'i göz ardı etmesi, toplumu simgelerken, Muharrem ise aralarında sadece şeffaf naylon bir perde bulunsa da, dart oynayan adamı görebilmek için perdeye doğru uzanan elleriyle tamamen dikkati yoğunlaşmış şekilde bakmaya çalışmıştır. Bununla birlikte, arzuladığı iletişimi ve tanınmayı elde edemeyerek topluma sırtını dönmekten başka bir sonuca varamamıştır. Yine filmin ilk yarısında Muharrem, komşusunun rahatsız edici yüksek sesli müziğine tepki olarak penceresinden patates atar. Bu patates, ana karakterin duygusal durumu, topluma direnişi ve ahlaki değerlerine karşı gelmesinin bir sembolü haline gelir.

Film, Dostoyevski'nin edebi mirasına saygı duruşunda bulunurken, Demirkubuz'un kendi sinematografik yorumunu da içinde barındırır. Bu bakımdan "Yeraltı", hem sanatsal bir bağlamda önemli bir uyarlamadır. Hem de yönetmenin kendine özgü sinema dilini yansıttığı bir çalışmadır.

Sonuç olarak, Zeki Demirkubuz'un yönettiği "Yeraltı" filmi, insan psikolojisinin karmaşıklığını anlamaya yönelik bir sanatsal arayışın ürünüdür. Estetik güzellik, derin karakter analizleri ve insanın içsel çatışmalarının incelenmesi, filmi modern sinemanın en değerli eserlerinden biri haline getirmiştir. "Yeraltı", izleyiciyi insanın en karanlık ve derin noktalarına bir yolculuğa çıkarırken, aynı zamanda sinemanın sanatsal potansiyelini de en üst düzeyde kullanarak onlara unutulmaz bir deneyim sunmayı başarmıştır.