Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 1993 yılında aldığı karar ile 3 Mayıs tüm dünyada Dünya Basın Özgürlüğü Günü olarak kutlanmaktadır.

Türkiye’de de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Anayasa ile güvence altına alınan Basın Özgürlüğü nedir ve güvence altına alınmış olması etkin bir şekilde kullanılması için yeterli midir gelin bakalım.

Basın özgürlüğü, en genel tanımıyla, haber, fikir ve düşünceleri, çoğaltıcı araçlarla, özgür bir şekilde açıklayabilme özgürlüğüdür. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. Maddesi’nde, herkes ifade ve kamu makamlarının müdahalesi olmaksızın ve ülke sınırları gözetmeksizin, kanaat özgürlüğünü ve haber ve görüş alma ve de verme özgürlüğünü kapsar, yazmaktadır.

Anayasamızın 26. Maddesi de, herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir, şeklindedir. 1982 Anayasası’nın 28. Maddesinin 1. Fıkrası da, basın hürdür, sansür edilemez, der.

İfade özgürlüğü, demokratik bir devletin olmazsa olmazlarındandır. Demokrasilerde, yurttaşların, devletlerin işleyişleri içerisinde gerçekleşen olayları bilme hakları vardır. Olan bitenin şeffaf bir şekilde yansıtıldığı demokratik siyasal rejimler, “açıklık rejimi” olarak bilinirler. Açıklık rejimlerinde ise, kişiler günlük yaşamla ilgili her türlü konuda bilgi edinme, öğrendikleri konularla ilgili detaylı araştırma yapma, konuyla ilgili fikir ve kanaatlerini açıklama, eleştiri yapma, konuya dair yorum yapma haklarına sahiptirler.

Basın da yurttaşların yukarıda saydığımız haklarını gerçekleştirebilmeleri açısından oldukça önemli bir fonksiyona sahiptir. Basının görevi, toplumda yaşayan kişilerin bu haklarını somutlaştırmaktır. Basının haber verme görevi, denetim ve eleştiri görevi, kamuoyunun sesini duyurma görevi vardır. 

İfade özgürlüğü mücadelesi yüzyıllardır süren bir mücadeledir. Halihazırda içerisinde bulunduğumuz süreçte de bu mücadele devam etmekte. Freedom House’un raporlarına bakacak olursak, Türkiye 2018 yılına kadar “kısmen özgür ülke” kategorisinde değerlendirilirken, şu anda “özgür olmayan ülke” kategorisinde değerlendiriliyor. 

M4D projesi 2022 yılı mesleki memnuniyet araştırmasına bakacak olursak da, 331 gazetecinin katıldığı anketten elde edilen verilere göre, yalnızca üçte biri Basın İş Kanunu ile çalıştırılınan gazetecilerin, gelirleri yoksulluk seviyesinde, asgari ücret ve altında maaşlarla görev yapmaya çalışıyorlar. Bunun yanı sıra, çoğunlukla işsiz kalma ve yargılanma endişesi taşıyorlar.
Tüm bu bilgiler, hatta çok daha fazlası perspektifinden bir değerlendirme yapacak olursak; daha özgür değil, tamamiyle özgür bir basın ve dünya umuduyla, bugüne kadar verilmiş tüm mücadelelerin en kısa sürede neticelenmesi dileğiyle, 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nü kutluyorum.

Dayanışmayla!