Türk Tarih Kurumu (TTK), geçtiğimiz günlerde Cumhuriyetin yüzüncü yılı nedeniyle önemli bir projeyi hayata geçirdi. Proje kapsamında “Tuvalde Yüzyıl: Cumhuriyet’in 100. Yılında 100 Ressam 100 Resim” sergisi seçkin bir davetli topluluğunun katılımıyla kapılarını açtı. 

Serginin asrın sanatsal serüvenine ışık tuttuğunu söyleyebiliriz. Sergideki eserler, yüzyıl içinde yer alan farklı akımları, bireysel eğilimleri ve bazı dönemleri örnekliyor. Sergi ile sanatçıların özgün anlatım biçimleri, yaşadıkları dönemin plastik değerleri ile aktarımları Türk resim sanatının yüzyılındaki gelişim sürecini de yansıtıyor.

“Tuvalde Yüzyıl” ile peyzajdan natürmorta, portreye ve figüratif eserlere, soyut resimden sürrealizme, günlük yaşamdan mekân içine, sokaktaki insan yaşamlarına kadar farklı birçok konu ve resim üslubu bu sergide buluşuyor. CerModern’de sergilenen bu özel seçkiyle Cumhuriyet’in yüzyılının resim sanatının yansımalarına tanıklık ediliyor. 
Sergideki kronolojik sıralamaya da dikkat çekmek gerekiyor. Cumhuriyet’in kuruluş döneminden itibaren 1923-1950 arasındaki dönemle, 1950 sonrası bireyselleşme olgusu bağlamındaki dönemlere iz bırakan ressamların eserlerini içeriyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk kuruluş yıllarındaki ulus olma bilinci ile sanatçıların kimlik arayışlarının izleri takip edilirken, ilk yıllarda Kurtuluş Savaşı ile dönemin söylem ve politikalarında öne çıkan köylü ve köy temasının işlendiği göze çarpıyor. 1938-1943 yılları arasında ise “Yurt Gezileri ve Sergileri” ile Anadolu’nun farklı köşelerinden taşınan izlerin yer aldığı eserler, sonraki yıllarda dünyadaki akımlardan etkilenen tablolara dönüşüyor. 

Cermodern’deki sergi, 2 Temmuz’a kadar sabah 10.00 ve akşam 20.00 saatleri arasında görülebilecek. Detaylara gelirsek sergiyi özel kılan ayrıntılardan biri de daha önce hiç sergilenmemiş sekiz önemli reisimin sanat severlerle buluşturması oldu. CerModern’de iki ay boyunca açık kalacak sergide aynı zamanda 1954 İstihsal konulu yabancı jürili yarışmada birincilik ödülü alan Aliye Berger’e ait “Güneşin Doğuşu” adlı eseri de Yapı Kredi Bankası koleksiyonu haricinde ilk kez kurum dışında sergilendi. Türkiye Büyük Millet Meclisi Sanat Koleksiyonu (TBMM) vilayet tablolarından Turgut Zaim ve Şadan Bezeyiş de yine ilk kez gün yüzüne bu sergiyle çıktı. 

Anadolu Medeniyetleri Müzesi envanterinde bulunan Cemal Tollu’ya ait Eti Fırtına Tanrısı adlı eseri ve Fahrelnissa Zeid’in müzenin ambiyansından etkilenerek hatta müzede kalarak hazırladığı soyut kompozisyon da ilk kez bu sergide izleyiciyle buluşuyor. Bedri Rahmi Eyüboğlu ailesinden alınan Hitit Güneşi adlı eser de ilk kez bu sergide sunuluyor. Etnografya Müzesi envanterinde bulunan Şevket Dağ’ın 1928 yılına ait eseri de ilkler arasında. Etnografya müzesinde bulunan ve 1938 yılında yurt gezileri kapsamında Gaziantep’e gidecek Feyhaman Duran’a Atatürk’ün “Git orada Kurtuluş savaşı gazisi ve kahramanı Nalbant Hasan Çavuş’u bul ve onun portresini yap” diye öneride bulunduğu ve sanatçının da bunun üzerine Gaziantep’te yaptığı bu tablo da bugün burada ilk kez sunuldu.

Türk Tarih Kurumu’nun böyle bir projeyi hayata geçirmesi gerçekten önemli. Kurumun bu yıl 92’nci kuruluş yıldönümünü kutladığını hatırlatalım. Cumhuriyetin 100. Yılında da Ankara’nın bu anlamda çok daha fazla böyle projelere ihtiyacı var.