Türk sinemasının 2019 yılında öne çıkan yapımlarından biri olan Çiçero, vizyona girdiği ilk gün itibariyle sinemaseverleri büyülü bir yolculuğa çıkarmış ve etkileyici bir gişe başarısına imza atmıştı. Serdar Akar'ın yönetmen koltuğunda oturduğu bu biyografik drama, II. Dünya Savaşı öncesinde Nazi Almanyası için istihbarat faaliyetlerinde bulunan Arnavut casus Elyesa Bazna'nın hikayesini anlatıyor.

2018 yılının 28 Mart'ında İstanbul'da düzenlenen bir basın toplantısında, Dijital Sanatlar Yapımevi'nin sahibi Mustafa Uslu, Arnavut casusu Elyesa Bazna'nın hayatını konu alan bir film projelerini duyurdu. Uslu, bu yapımın yönetmen koltuğunda Serdar Akar'ın oturacağını ve senaryosunu Ali Can Yaraş'ın kaleme alacağını belirtirken, aynı zamanda filmde ilk kez bir Türk yapımında Churchill, Hitler, Stalin, Roosevelt ve İsmet İnönü gibi tarihi figürlerin bir araya geleceğini açıkladı. Ayrıca, bu filmle birlikte T4 operasyonu'nun sinema dünyasına ilk kez taşınacağını vurgulamış. Ayla filmiyle de tanınan Uslu, basın toplantısında, bu yeni yapımın Ayla'dan daha büyük bir ilgi göreceğini iddia etmiş.

Filmin oyuncu kadrosunda; Erdal Beşikçioğlu, Burcu Biricik, Ertan Saban, Mustafa Presheva, Murat Garipağaoğlu, Tamer Levent, Mehmet Ulay, Levent Ülgen, Pete Cunningham, Selen Öztürk, Cem Kurtoğlu, Gerry George, Fuat Onan gibi oyuncular yer almışlar. Çekimler; Berlin, Macaristan, İstanbul ve Ankara'da gerçekleştirilmiş ve ortalama 8 hafta sürmüş. Çekimlerin Ankara kısmında Ulus meydanı, Ankara Kalesi ve Ankara Palas mekan olarak kullanılmıştır.

Filmin konusu ise şöyledir; Türkiye'de yaşayan İlyas Bazna, 1940'lı yıllarda İkinci Dünya Savaşı sırasında Ankara'daki İngiliz Büyükelçiliği'nde hizmetçi olarak görev yapmaktadır. İçeriden birçok istihbarat bilgisine erişebilen Bazna, Almanlar için istihbarat operasyonlarına katılmaya karar verir ve kendisine "Çiçero" kod adı verilir. Ancak, İlyas Bazna'nın çabalarına rağmen T4 programı çerçevesinde engellilerin gaz odalarına sevk edilmeleri ve iğneyle uyutulmaları engellenemez. Filmin ana hatları dışında, birebir gerçek yaşananları yansıtmadığı bilinmekle birlikte, gerçek Elyesa Bazna’dan bahsedecek olursak; Elyesa Bazna, "Çiçero" takma adıyla bilinen casus, 28 Haziran 1904 tarihinde dünyaya gelmiş. Arnavut kökenli bir Türk casusu olarak tanınmış. İngiliz Büyükelçiliği'nde çalışırken, özellikle babasının ölümünü İngilizlere bağlaması ve maddi kazanç arzusu, casusluk yolunu seçmesinde etkili olmuş. Başlangıçta Yugoslavya Krallığı büyükelçisinin ardından Almanya büyükelçiliği müsteşarının hizmetçiliğini yapmış. Ancak Almanya büyükelçiliği müsteşarı, mektuplarını okuduğu gerekçesiyle onu işten çıkarmış.

1942 yılında Britanya İmparatorluğu'nun Ankara büyükelçisi Sir Hughe Knatchbull-Hugessen'in uşaklığını yapmaya başlamış. 21 Ekim 1943'ten itibaren, çektiği gizli belgelerin örneklerini Almanya büyükelçiliğine iletmeye başlamış. Bu iş için, Almanya Büyükelçiliği'nde ataşelik yapan Ludwig Moyzisch'e kendisi yaklaşmış ve 20.000 Sterlin karşılığında elindeki elli altı belgeyi satmayı teklif etmiş. Kısa süre içinde ücretli bir Alman ajanı haline gelmiş ve Alman istihbarat servisleri tarafından "Çiçero" kod adı verilmiş.

Film, casusluğun gölgesinde yaşanan bu olayları, insan psikolojisinin karmaşıklığıyla harmanlayarak, izleyiciye sadece bir tarihi dram sunmaz, aynı zamanda insan doğasının derinliklerine de iner. "Çiçero," gerçek bir yaşam hikayesinden yola çıkarak, savaşın içsel ve dışsal etkilerini, insanların sıradanlıktan nasıl olağanüstülüğe geçebileceğini ve casusluğun kişisel bir trajediye nasıl dönüşebileceğini dokunaklı bir şekilde anlatır. Sonuç olarak, "Çiçero" sadece bir casusluk hikayesini değil, aynı zamanda insanlığın karmaşıklığını ve savaşın insanlar üzerindeki etkilerini anlatan güçlü bir sanatsal başyapıttır. Film, izleyicileri Elyesa Bazna'nın dünyasına çeker ve onun içsel yolculuğunu izlerken, casusluğun sınırlarını ve insanın ne kadar karmaşık bir varlık olduğunu keşfetmeye davet eder. İşte bu yüzden "Çiçero," sadece bir casusluk hikayesi değil, aynı zamanda insanlık ve insan doğası hakkında derin düşündürücü bir eser olarak sinema dünyasında yerini almıştır.