Yaratıcı yazarlık üzerine o kadar güzel metinler okudum ki, yeteneğin doğuştan gelmekten ziyade çalışarak kazanılabilecek bir değer olduğunu bana yeniden hatırlattı… İçinizde yazı işleri ile ilgilenenler var ise buyrun öğrendiklerimi paylaşayım.

Öncelikle yazmak gönül işi, öyle sevmiyorsanız para için veya hava için yapılacak iş değil. Yazmayı sevmek, okumayı da sevmeyi gerektiriyor. Lakin Rainer Maria Rilke gibi “Evet, yazmak zorundaydım, yoksa çıldıracaktım!” diyecek kadar abartmaya da gerek yok…

Kurmaca bir metin yazacaksanız karakter yaratımı çok önemli, bu nedenle bu konuda biraz kurnaz olmanız gerekiyor. Çevrenizdeki kişileri, aile, arkadaş ve iş çevrenizi bu uğurda kullanabilirsiniz. Bir kaç kişinin karakterini tek bir kişide birleştirmeyi, hayat öykülerini harmanlamayı deneyin. Burada önemli olan kahramanınızın kanlı canlı iyi yaratılmış bir varlık olması, öykünüzü omuzlayabilmeli ve hikayenizde size yol arkadaşı olabilmeli…
Önce ana karakteri yaratmalısınız. Yaratacağınız ana karakter sıradan biri olmamalı… İnsanlar sıradanlığı zaten hayatında yaşıyor, vurulmaları için sıradışı özgün bir karakter yaratmalısınız. Gerçek hayatta varolan bir karakterden ziyade, insanların olmayı hayal ettiği karakteri yaratmalısınız. Bu süper güçleri olan gerçek üstü bir karakter de olabilir, sorunları ile baş ederken onurlu duruşundan asla taviz vermeyen ideal insan da... 

Ana karakterin geçmişine dair, yani nereden geldiğine ilişkin iyi bir hikaye uydurmalısınız. Çünkü okuyucu ana karakterinizin davranışlarının ve duygu durumunun nedenini anlayabilmeli, ona hak vermelidir.

Ana karakterin bir veya birkaç özelliğini ön plana çıkarmalısınız. Bu özelliğini okuyucunun aklında kalacak şekilde tekrar etmeli veya vurgulamalısınız. Örneğin edebiyatta Oblomov tembelliğin, Katip Bartleby pasif direnişin, Raskolnikov ise cinayet işlemesine rağmen ahlak ve erdemin simgesidir… Gregor Samsa, Don Kişot, İnce Memed, Emma Bovary, Anna Karenina da ön plana çıkan özellikleri ile hatırlanırlar…

Ana karakteriniz değişime açık, yaşadıklarından anlam ve ders çıkaran bir yapıda olmalı. Hikaye boyunca yaşadığı badirelerden dolayı olgunlaşmalı ve bu olgunluk ona bilgelik katmalıdır. Böylece okuyucu, ona hayranlık duyacak, çıkardığı dersten etkilenecektir.

Hikayenizde tek bir ana kahraman varsa, buna protagonist diyoruz. İki ana kahraman seçecekseniz protagonistinizin hayallerine ve hedeflerine ulaşmasını engellemeye çalışan kişiyi, yani antagonistini yaratın. Her romanda bir antagonist iyidir. Antagonist, protagonistinizin mücadelesini bileyen, onu bilge ve savaşçı olmaya zorlayan kişi olmalıdır. Antagonistinizi de en az protagonistiniz kadar iyi yaratmalısınız.

Yan karakterler ise her zaman ana karakterin hayallerine ve hedeflerine ulaşmasında ona hizmet eden yan figürlerdir. Bu nedenle olabildiğince düz, değişmeyen bir yapıda olabilirler, zaten kimse yan karakter olmak istemeyecektir.

Benim öğrendiklerimin özeti bu. Haftaya “Yaratıcı Yazarlık (Hikaye Yaratımı)” konusunu kaleme alacağım.
Keyifli haftalar…