Bir film izlerken dikkat ettiğim şeylerden biri oyuncuların rollerini gerçeğe ne kadar yakın oynadıklarıdır.
Ne kadar gerçekçi?
Hayattaki örneklerine ne kadar benzer?
Gazetecilikle ilgili daha doğrusu foto muhabirliği ile ilgili film çok az gerçekten. Böyle bir film gösterime girdiğinde de her zaman haberim ya da bilgim olmuyor maalesef. Çünkü böyle filmlerin afişleri günlerce bilboardları süslemiyor ya da sinema salonlarında yeterince yer bulamıyor. Genellikle televizyon izleyicisi için çekiliyor bu tarz filmler. Böyle bir filme rastladığım zaman ya da arkadaşlarım tarafından tavsiye edildiği anda hemen izlemeye gayret ederim.
The Bang Bang Club filmi de onlardan birisi. Film bana bir arkadaşım tarafından önerildi ben de hemen izledim hatta en az 4-5 kez izledim filmi. Her seferinde de foto muhabirliğine yeni başlamış bir foto muhabiri kadar dikkatim üzerindeydi filmin. Canlandırılan karakterleri efsane fotoğraflarından zaten tanıyordum. Güney Afrikalı foto muhabiri Greg Marinovich karşıt kabileden olduğu iddiası ile yakılan ve pala ile öldürülen kişinin o anlarını fotoğraflayan ve bu fotoğrafla da Pulitzer kazanan efsanelerden birisi. Yine Güney Afrikalı foto muhabiri Keven Carter (daha önceki bir yazımda bahsetmiştim) Akbaba ve Çocuk fotoğrafı ile Pulitzer ödülü kazanmış efsane ve çok tartışılan bir isim. Portekiz doğumlu ve çocukluğundan itibaren Güney Afrika’da yaşayan diğer çok başarılı isimlerden birisi Joao Silva, World Press Photo ödüllü efsane foto muhabirleriden bir diğeri. Son olarak da yine Güney Afrikalı foto muhabiri Ken Oosterbroek, World Press Photo ödüllü bir isim o da.
Bu dört arkadaşın Güney Afrika’da yaşanan iç savaş yıllarında başlarından geçen ve hatta ödül kazandıkları fotoğrafların çekildiği dönemlerden de bahseden bir film. Bana göre filmde rol alan oyuncular foto muhabirliği konusunda iyi bir destek almışlar. Birbirleri arasındaki rekabet dilinden, fotoğraf çekerlerken yaşanabilecek olaylardan, fotoğrafçının açısı ile ilgili birbirlerine söyledikleri sözlerden, karşılaştıkları sorunlar sırasında karşı tarafı ikna etmeye yönelik hareketlerinden, çatışmalı ortamlarda aldıkları pozisyonlardan bu yardımı aldıkları anlaşılıyor. Bir foto muhabiri izleyici olarak oyuncuların bana o hissi geçirebildiklerini söylemeliyim.
Filmde “Hayat kurtarmak mı fotoğraf çekmek mi?” sorunun sembolü haline gelmiş Akbaba ve Çocuk fotoğrafının çekilişinden, “Bir fotoğrafı mükemmel yapan şey nedir? sorusunun cevabına, foto muhabiri ile kaynağı arasındaki güven bağının nasıl kurulabileceğine, hatta serbest foto muhabirliği nasıl yapılıyor, nasıl kazanç sağlıyor gibi bir çok merak edilen konuya açıklık getirildiğini de gözlemleyebileceksiniz.
Bu yazıyı film hakkında genel bilgiler paylaşmadan bitirmek istemem.
Filmde Greg Marinovich’i Ryan Phillippe, Joao Silva’yı Neels Van Jaarsveld, Kevin Carter’ı Taylor Kitsch, Ken Oosterbroek’i ise Frank Rautenbach canlandırıyor. 2010 yılı Kanada- Güney Afrika ortak yapımı. Yapımcıları Daniel Iron , Adam Friedlander , Lance Samuels olan filmin yönetmeni ve senaristi Steven Silver. Film 106 dakika.
Her dakikasını soluksuz izleyeceğiniz harikulade bir foto muhabirliği filmi.
Şimdiden iyi seyirler.