Merhaba, aileden ve arkadaşlardan uzak bir kentte uyanmak insanın içini hüzün ve özlemle dolduruyor. Bu kafayla eski fotoğraflara bakarken 2006 senesinden fotoğraflara rast geldim. 22 Mart 2006 dostlarım ve ben o güne dünya ‘’Guguk Kuşu Günü’’ diyoruz. 27 Mart Dünya Tiyatro Gününde üniversite yönetimi tiyatro oyunumuzu oynatmak istememişti, biz de 22 Mart’ta oynamıştık ve artık o gün bizim için ‘’Dünya Guguk Kuşu Günü’’ oldu.
One Flew Over the Cuckoo's Nest (Guguk Kuşu) tiyatroya uyarlanmış hali filminden çok daha etkili bir yapıt. Ben size kendi oynadığım karakter, Şef Bromden'ın gözünden anlatacağım oyunu. Bu arada çok iyi bir oyuncu olduğum için değil uzun boylu ve uzun saçlı olduğum için almıştım. (Tam buraya gülücük emojisi koymam lazım)
Ken Kesey'in ünlü eseri "One Flew Over the Cuckoo's Nest" tiyatro sahnesinde ve roman sayfalarında unutulmaz bir başkaldırı hikayesidir. Ancak, bu derin ve etkileyici hikaye, sadece Randle P. McMurphy'nin gözünden değil, aynı zamanda hikayenin sessiz kahramanı olan Şef Bromden'ın gözünden de anlatılmıştır. Şef Bromden, bu hikayenin içsel derinliğini ve insan doğasının karmaşıklığını yansıtan bir karakterdir. Bir ruhun yolculuğudur.
Şef Bromden, sessizlik içinde derin bir içsel güce sahip bir Alaska yerlisi. Şef, sessiz ve sakin bir yaşam sürmektedir. Şef Bromden, hastanenin sıkıcı rutinlerine boyun eğmiş gibi görünse de, aslında olayların gerisinde neler olup bittiğini gözlemlemektedir. Hastaların ve personelin arasındaki çatışmaları, insanların içsel mücadelelerini ve McMurphy'nin radikal başkaldırısını sessizce izler. Şef, McMurphy'nin getirdiği özgürlük ruhunu ve insanların kendilerine olan güvenlerini nasıl yeniden kazandıklarını gözler. Bu, Şef'in içsel bir yolculuğunun da başlangıcıdır. Kendi kimliği ve yerini bulma arayışı, hikayenin önemli bir teması haline gelir.
"One Flew Over the Cuckoo's Nest", psikiyatri hastanesinde geçen bir hikayeden çok hayatın ta kendisidir. McMurphy'nin başkaldırısı, insanın içindeki özgürlük arayışını ve baskılara karşı durma isteğini temsil eder. Hayatın sıkıcı rutinlerine ve toplumsal normlara karşı gelen bu karakter, seyircilere cesaret ve inanç konusunda ilham verir. Hemşire Mildred Ratched ise tam aksine bir otorite ve baskı sembolüdür. Bu iki karakterin çatışması ve bunun tam ortasında kalan diğer hastaların kaotik ilişkisi, tiyatro sanatının gücünü kullanarak insan hayatının derinliklerine iner ve seyircilerine unutulmaz bir deneyim sunar. Bu oyunun izleyiciler üzerinde bıraktığı etki, uzun süre unutulmayacak ve hayatın anlamını arama yolculuğunda rehberlik edecektir.
Guguk kuşu, anlamsız kural ve yasa yığınları içinde ‘sebzeleştirilmiş ve tepkisizleştirilmiş’ insanların oyunudur.
Bir akıl hastanesi…
Hastalar…
Dişli çarkını dilediği gibi işleten Hemşire Ratched…
Şef Bromden. ‘’İnsanın deliliğe biraz ihtiyacı vardı, yoksa zincirlerini kıramazdı.’’
Ve McMurphy…
Bugünlük bu kadar görüşmek üzere hoşça kalın.