Prekarya ya da prekarite, karşılığı güvencesiz demek olan “precarious” kelimesi ve Karl Marx’ın üretim araçlarına sahip olmayanlar olarak tanımladığı “proletarya” kelimelerinin birleşiminden türetilmiştir.  20.yüzyılda tanımlanmış bir çalışan sınıf olan prekarya, oldukça esnek bir istihdam biçimini tercih eden, sürekli düzensiz işlerde çalışanların oluşturduğu yeni bir sınıf olup, yapılan işlerin sürekliliğinin ve güvencesinin olmaması, her an değişen dünyaya adapte olmaya çalışıp işsiz kalmamak için, kişilerin sürekli olarak kültürel sermayelerine yatırım yaparak para kazanıp geçimlerini sağlayabilme saikiyle, karşılarına çıkabilecek her türlü fırsatı değerlendiren insanların oluşturduğu  bir sınıftır.  

Genellikle yaratıcı sektörler içerisinde olan reklamcılar, yazılımcılar, kitap çevirmenlik yapanlar, yarı zamanlı eğitim görevi yapanlar arasında daha sık rastladığımız bu yeni sınıf, proje bazlı veya belirli süreli çalışmayı tercih edenlerin oluşturduğu bir gruptur.

Sıklıkla serbest zamanlı çalışanların oluşturduğu bu grubun sözleşmeleri, sürekli iş güvencesini kapsamamaktadır.

İngiliz ekonomist ve yazar olan Guy Standing bu sınıfı, düzenli olarak düzensiz işlerde çalışanlar olarak tanımlıyor ve günümüzde ekonomik sistemin sınıfsal katmanlarını da, “elitler”, “maaşlılar”, teknisyen ve profesyonel kelimelerinin birleşiminden türettikleri “profisyenler”, “işçiler” ve “prekarya” olarak belirtiyor.

Guy Standing’in tanımladığı sınıfsal katmanlardan olan prekarya, Standing’e göre, para kaygısıyla ve kendini ekonomik anlamda güvencede hissetmeyen, emeğe dayalı bir dayanışma bilincinde olmayan, geçinebilmek için ne iş olsa yapan bir grubu kapsar. Bu sınıf, Standing’e göre mesleki kimliği olmayan, yeni ve tehlikeli bir sınıftır. Bu anlamda proletaryadan ayrılırlar.

Zira proletarya sınıfının istihdam süreci daha istikrarlıydı ve bu sınıftaki insanlar hayatlarının sonuna kadar aynı işleri yapabileceklerini düşünebiliyor, haklarını savunmak için sendikalaşabiliyor ve siyasetle ilgilenebiliyorlardı.

Günümüzde giderek yaygınlaşan ve prekarya olarak anılan bu yeni sınıf, güvencesiz çalışma ve esnek istihdam yapısında çalışanlar olarak karşılık bulmaktadır.

Sizce prekarya nasıl tanımlanmalıdır? Standing’in dediği gibi “yeni ve tehlikeli bir sınıf” olarak mı, yoksa sınıf ve güvencesizlik bağlamından çıkartılarak mı bir tanım yapmak gereklidir? Bu soruyu yanıtlamadan önce toplumsal sınıfların dinamik oluşu göz önünde bulundurulmalıdır.