Çay simit hesabı üzerine çok konuşuldu, gündemi ıstakoz fiyatları da meşgul etti. Ancak, gerçekçi olalım, bizim yemek kültürümüzde ıstakoz referans alınarak hesaplama yapmak çok da heyecan verici değil, hayalini bile kuramıyoruz çünkü. 

Oysa kebap öyle mi? Kebap dediğinizde, iskenderi bir yana, Adana’sı öbür yana, Urfa kebap bu yana, Tokat kebap, İslim kebap, püreli kebap, orman kebap, çömlek kebap, şiş kebap ise her bir yana. Gördüğünüz üzere dört bir yanımız, yöremiz kebap. Bu kadar kebap nerden düştü aklına derseniz de, ah şu sosyal medya yok mu? 

Sosyal medyada gezinmeye görün, kebaplar, tatlılar, rengarenk sofralar her an karşımızda. Ama her şeyin bedeli var. Misal dört kişilik bir aile, bir pazar gününü kebapçıda taçlandırmak istedi, ne kadar hesap öder sizce? 

Yine sosyal medya üzerinden kısa bir adisyon araştırması yaptığımızda görüyoruz ki, bir porsiyon İskender kebap, ortalama 400 TL, içecek fiyatı ise 40 TL civarında. Kabaca bir kişi 440 TL, dört kişilik bir ailenin ödeyeceği ortalama hesap ise 1.760 TL. Aslında rakamlar üzerinde çok fazla durmak istemiyorum, ancak mevcut ekonomik durumu izah edebilmenin en iyi yolu rakamlar. Ay sonu geldiğinde, kredi kartı ödemesi yaklaştığında, faturalar kapıyı çaldığında, taksitlerin günü geldiğinde olduğu gibi, yine rakamlar düşüyor önümüze.

Tam bu noktada sizlere bir şarkıdan bahsetmek istiyorum. Durumu güzel anlatan sözleri var.
Büyük sanatçı, rahmetli Müslüm Gürses, ne diyordu şarkısında hatırlayalım:

“Son pişmanlık neye yarar
Her şeyin bedeli var
Buraya kadar”

Ülkemizin içerisinde bulunduğu bu ekonomik sürecin, elbette bir hikayesi, başlangıcı var, gelişmesini ise hali hazırda yaşıyor, hissediyoruz. Peki bu hikayenin sonucu nasıl olacak? Bu enflasyon, bu asgari ücret, bu pahalılık, kebap fiyatları nereye varacak? Buraya kadar mı?

Bu noktada da sözlerimi büyük sanatçı Erkin Koray’ın eserinden bir kupleyle sonlandırmak istiyorum. 

“ Alemin keyfi yerinde yine maşallah
Bize de bir gün kader güler, güler inşallah”