Bu başlığın oluşmasında bizim ülkemizden neden herhangi bir konuda tabi ki foto muhabirliğinde de iyi isimler dünya gündeminde yeterince konuşulmuyor sorusu etkili oldu. Yakın zamanda Fenerbahçe’den İspanya’nın Real Madrid takımına transfer olan genç yeteneğimiz Arda Güler’in yaşadıkları dikkatimi çekiyor. Futbol kaliteleri maalesef kıyaslanamayacak iki ülkeden bahsediyoruz. Yetenekli ama tecrübesi az Arda Güler, rekabetin kıyasıya yaşandığı bir ülkeye ve dünya markası bir kulübe gitti. 

Ben futbol ile o kadar ilgili birisi değilim aslında sadece Fenerbahçeliyim diyebilirim. Futbolla ilgilenenler hatırlar, Arda Real’e gittikten kısa bir süre sonra sakatlık yaşadı. Ameliyat oldu. Ama Arda’nı sakatlığı geçmedi. Real bu sakatlığın geçmemesinden sorumlu tuttuğu 2017’den beri kulüpte gören yapan Hırvat doktor Niko Mihic'in görevine son verdi. Bu benim için önemli bir andı. Real genç yeteneğini uğruna uzun süredir takımda görev alan doktorunun bir anda gözden çıkarabilmişti. İspanya basını bu son vermede Arda’nın payının büyük olduğunu da yazmıştı. 

Arda yeni yeni takımda forma şansı bulmaya başladı. Türkiye’de bu dönemde üç dikkat çekici haber yapıldı hakkında. İlki Arda’nın kullandığı bir serbest vuruşun kale direğinde patlamasıydı. Bu andan sonra takım arkadaşlarının onun yanına gelip cesaretlendirmesi harika bir davranıştı. Maç sonunda da teknik Carlo Ancelotti’de kendisini Arda’yı tebrik etmiş ve cesaretlendirmişti. Bir sonraki hafta tüm haber siteleri “son dakika” paylaşımları yaparak Arda’nın Real forması ile ilk golünü attığını duyurdu. Yedek kulübedeki arkadaşları dahil altını çizerek yazıyorum özellikle Arda’nın gol atmasından son derece memnunlardı. Takım ruhu bu olsa gerek diye içimden geçirmedim dersen yalan söylemiş olurum. 

Ardından geçen hafta Arda, rakip kalecinin kalesinden fazla uzaklaştığını fark ederek orta sahadan çektiği şutun da kale direğinden dönmesi, ekranlara yansıdığı kadarıyla arkadaşları ve teknik direktörü tarafından muhteşem bulundu. 

Sözü futboldan biraz da fotoğraf doğru süreyim. Geçen yıl ülkemizde yaşanan 55 binden fazla insanı kaybettiğimiz depremde çekilen fotoğraflar birçok uluslararası fotoğraf yarışmalarında birincilikler kazandı. Kazanmaya da devam ediyor. Hatta AFP adına çalışan foto muhabiri Adem Altan ağabey Maraş’ta çektiği o muhteşem fotoğraf ile ödüller kazanıyor. Çok gurur verici ama yeterli değil. 

Neden yeterli değil biliyor musunuz? Bu başarıları yeterince takdir etme konusuna gelmeden önce. Dünyanın öbür ucundan gelen foto muhabirlerini sayısının fazlalığını bilen birisi olarak. Bu ülkenin başarılı foto muhabiri isimlerinin, genç yeteneklerinin dünyanın başka bir yerindeki herhangi bir olaya gidememesinden yakınıyorum. Bu nedenle yeterli değil. Çünkü bu ülke değerlerinin gelişmesi için istekli değil o yaklaşıma, motivasyona sahip değil. Ülkemizde yabancı ajanslarda çalışan birkaç foto muhabiri arkadaşımızın gitmesi farklı bir durum. Hatta şuna benzetiyorum ben bu durumu. Bu ülkeden zamanında başka ülkelere gitmiş. O ülke imkanları ile kendilerini geliştirmiş ve başarıyı yakalamış insanlarımıza benzetiyorum. Neden bizim foto muhabirlerimiz bizim ulusal basın kuruluşlarında çalışan arkadaşlarımız diğer ülkelerde yaşanan olayları takip edemiyor. Ettirilmiyor! 

İşte bu da yazının başlığı gibi. Birbirimizi dipsiz kuyuya çekmek yerine, o kuyudan ışığa doğru yönlendirecek, motivasyon ile hareket etmeliyiz. Bu ülke kaynaklarını insanın gelişmesi için daha fazla ayırmalı her alanda hem de. Şu çok net bu ülke foto muhabirleri çok kıymetli. Eminim ki ellerine fırsat geçtiğinde çok başarılı işler ortaya koyabilecekler. Yeter ki Arda’nı takım arkadaşlarının yetiştiği kültürü bizler de kendi etrafında oluşturup. Genel bir yapı oluşturabilelim. Yoksa sadece çok yakın çevremizde olan olaylara giderek sınırlı imkanlarla varabileceğimiz yer sınırlı.