1987 yılında Ridley Scott’ın yönetmenliğini yaptığı “Someone to Watch Over Me” Türkçe adı ile “Biri Beni Gözetliyor” filmi, klasik bir polisiye gerilim hikayesidir. 80’ler New York’unun zıt kutuplardaki dünyalarını gösteren duygusal ve romantik bir şehir masalıdır. Suç, adalet ve beklenmedik bir aşk üçgeninde şekillenir. Film aslında, ilk bakışta basit bir koruma hikayesi gibi görünse de, aslında sınıf farklılıkları, sadakat, duygusal çatışmalar ve tutkulara dayalı bir hikayeyi işlemiştir. Senaryosunu Howard Franklin'in yazdığı filmin oyuncu kadrosunda; Tom Berenger, Mimi Rogers, Lorraine Bracco, Andreas Katsulas, Jerry Orbach gibi oyuncular rol almışlardır.
Film, Claire Gregory'nin bir gala gecesinde, şahit olduğu bir cinayetle başlar. New York'un yeraltı dünyasının kilit isimlerinden Joey Venza, kendi çıkarları uğruna bir adamı öldürürken Claire olaya tanıklık eder. Bu tanıklık, Claire’'nın hayatını anında tehlikeye atar. Artık mafyanın hedefindedir ve korunmaya ihtiyacı vardır. Polis teşkilatı, tanığın korunması görevini idealist ve temiz bir geçmişe sahip bir dedektif olan Mike Keegan’a verir. Mike, Queens’te sade bir hayat süren, karısı Ellie ve küçük oğluyla mutlu görünen sıradan bir aile babasıdır. Ancak Claire’in ihtişamlı ama yalnız hayatına adım attıkça, bu koruma görevi sadece bir iş olmaktan çıkar ve ikili arasında karşı konulamaz bir çekim başlar. Mike ve Claire arasındaki bu duygusal yakınlık, zamanla bir tutkuya dönüşür. Fakat Mike’ın aile yaşamı, Ellie ile olan ilişkisi ve babalık sorumluluğu, onu kendi içinde bir iç savaşa sürükler. Bir yanda mesleki görev bilinci, öte yanda ise aşk ve tutkuyla harmanlanan bir ikilem içinde kalırken, Claire’in hayatı hâlâ ciddi bir tehdit altındadır.
Mike Keegan filmde güven veren, dürüst ve kararsız bir karakterdir. Sıradan bir adamın, lüks ve tehlikeyle dolu bir dünyanın eşiğinde yaşadığı dönüşümü başarılı bir şekilde yansıtmıştır. Zarif ve kırılgan bir karakter olan Claire karakteri de hem duygusal hem de fiziksel olarak savunmasız bir kadındır. Fakat yeri geldiğinde, aynı zamanda güçlü bir duruş da sergileyebilen birisidir. Claire’in yalnızlığı, Mimi Rogers’ın sade oyunculuğuyla oldukça etkileyici bir şekilde ekrana yansıtılmıştır. Lorraine Bracco'nun canlandırdığı Ellie Keegan karakteri ise filmde kocasının uzaklaşmasını hisseden bir eş konumundadır. Bu karakter, sessiz ama derin bir güce sahip bir karakterdir. Filmin dramatik ağırlığını taşıyan bölümlerden bazıları onun üzerinden kuruludur diyebiliriz ve son önemli karakterimiz olan, Joey Venza karakteri de tehlikeli ve acımasız bir mafya lideridir. Claire’in tanıklığını engellemek için her yola başvuran, klasik bir kötü karakteridir.
Ridley Scott, filmin görsel atmosferini özenle oluşturmuştur. Claire ile Mike’ın yaşadığı dünyalar arasında devasa farklılıklar vardır. Film bu farklılıkları, romantik bir çatışma zeminine dönüştürmüştür diyebiliriz. Lüks dairelerin soğuk şıklığı ile Queens’teki mütevazi evin sıcak samimiyeti arasında net bir görsel tezat yaratılmıştır. Bu görsel ayrım, aynı zamanda sınıfsal farkları da simgeler niteliktedir. Claire’in yalnız ama ihtişamlı hayatı ile Ellie’nin sıradan ama içten davranışları, Mike’ın yaşadığı ikilemi daha da belirginleştirmiştir. Bunları da izlediğimizde aslında verilmek istenen ana temanın, sadakat ile yasak aşk arasındaki çatışma olduğunu görürüz. Mike, bir yandan görevinin sorumluluğunu ve ailesine olan bağlılığını taşırken, diğer yandan da Claire'ya duyduğu çekimin karşısında dayanıksız kalır. Film, seyirciye bu duygusal gelgiti tüm çıplaklığıyla göstermek istemiştir. Bunu da hiçbir karakteri karikatürize etmeden veya yargılamadan yapmıştır diyebiliriz.
Filmi, Ridley Scott’ın diğer büyük bütçeli işleriyle karşılaştırdığımızda daha sade bir yapım olsa da, karakter oluşumuyla ve duygusal atmosferiyle daha dikkat çeken, sıcak ve gerilim dolu bir şehir hikayesi filmi olmuştur diyebiliriz. Özetle film için, her ne kadar temelinde bir suç filmi gibi görünse de aslında aşkın ve bağlılığın etrafında, bütün karakterlerin ayrı ayrı yaşadığı iç sarsıntıyı, bir evliliğin sessiz çöküşünü ve bazen de en büyük tehditlerin dışarıdan değil, içeriden geldiğini anlatan bir filmdir denilebilir... iyi seyirler.