Foto muhabirliğinde büyük iş veya küçük iş, önemli iş önemsiz iş diye kavram olmamalıdır. Fakat ne olursa olsun aynı gazetede ya da rekabet içinde olduğunuz diğer foto muhabirleri ile aranızda gazete sayfasında kesin yer alacak habere gitmek için bir rekabet, bir yarış mutlaka olur. Eğer o işe gidilmişse de kendi çektiğin fotoğrafı o sayfada yayımlatma yarışı, çabası da bu mesleği ayakta tutan motivasyonlardan birisidir. Netice de biraz bencil bir iş yapıyoruz. Bunlar olağan şeyler. Bu motivasyon olmadan gelişim olabileceğini de düşünmüyorum.

Meslekte tecrübeniz arttıkça ve gittiğiniz işlerde diğer meslektaşlarınıza fark attığınız sürece de önemli işlere gönderilme oranınınız yükselir. Bu ister istemez bir süre sonra foto muhabirleri arasında mesleğe küsme gibi etkilere neden olabiliyor da.

Benim şahsen kendisine ayrı bir değer verdiğim değerli foto muhabiri ağabey Bülent Hiçyılmaz’ın bu başlığa çok uygun bir anısı var.

1970 yılların sonunda Dünya Gazetesinde foto muhabiri olarak çalıştığı bir dönemde spor servisi müdürü Güral Soysal, Hiçyılmaz’ı Şekerspor- Fenerbahçe basketbol müsabakasında görevlendirmiş. Ama günün en önemli maçı Ankaragücü ile Fenerbahçe arasında oynanacak futbol maçı varmış. Bülent ağabey fanatik bir Fenerbahçe taraftarı aynı zamanda ve o maça gidip hem fotoğraflamak hem de maçı bu sayede de izlemiş olacakmış. Gel gelelim basketbol maçında görevlendirilmiş.

Bu maç iki takım için de çok iddiasız, sonuçları itibariyle hiçbir fark yaratmayacak, “basit” bir maç olacakmış. Bülent ağabey o maça gittiğinde de kendisinden başka bir tane biler foto muhabiri o maçı takip etmiyormuş. Koca sahada tek foto muhabiri olarak çalışmaya başlamış. Maçı sırasında Fenerbahçeli Engin Domaniç oyuna girmiş. Birkaç dakika sonra hakem Gökhan Günalp Engin’e faul çalmış. Engin hakeme bu kararından dolayı itirazlarda bulunmuş. Hakem itirazlar neticesinde Domaniç’e kart göstermiş, daha sonra itirazlarına devam eden Domaniç’i oyundan atmış.

Engin Domaniç oyundan atılması ile birlikte kontrolünü kaybetmiş. Mantıklı düşünemez hale gelmiş. Sonunda öfkesine yenik düşerek hakeme çok kuvvetli bir yumruk atmış. Hakem Günalp parkeye serilmiş o yumruğun etkisiyle. Düşünce de kafasını parkeye çarpan hakem bayılmış.

Maç durmuş. Sağlık görevlileri sahada yerde yatan hakeme müdahale başlarken, görevliler de basketbolcu Engin Domaniç’i hızla soyunma odasına götürmüşler.

Hakem Günalp’in dili boğazına kaçmış, nefes almakta sorun yaşıyormuş. Ölüm kalım savaşı veriyormuş aslına bakarsanız. Tribünlerde bulunan Orhan Girgin isimli bir doktor durumu fark edince sahaya atlamış ve Günalp’a müdahalede bulunarak dilini dışarı çıkarmış. Bir süre sonra da hakem kendisine gelmiş. Fakat hakem yere düştüğünde başında da yarılma meydana gelmiş ve parke kana bulanmış.

Hakem hastaneye kaldırılırken, basketbolcu Engin Domaniç’e ömür boyu men cezasına verilse de daha sonra çıkarılan bir af ile sahalara dönmüş.

Bülent ağabey kimsenin gitmek istemediği, kendisinin de gönülsüzce geldiği maçta yaşananlar nedeniyle günlerce tartışılacak bir olayı tek başına fotoğraflamış. Çok güçlü önemli fotoğraflara imza atmış. Çektiği fotoğraflar gazetenin spor sayfasında değil birinci sayfasında yayımlanmış.

Çok gitmek isteyip de gidemediği maç çok sıkıcıymış ve berabere sonuçlanmış.

Bu mesleğe gönül veren kardeşlerim, siz siz olun gözünüzü dört açın. Gittiğiniz her işi en önemli iş gibi sonuna kadar takip edin.