Bu yazıda bahsedeceğim iki kelime son zamanlarda iş çevremde yoğunlukla gördüğüm iki duygunun gözlemlenmesi aslında. Biri meslekte tecrübeli diğeri ise henüz başlarında iki meslektaşımda gözlemlediklerim üzerine bu yazıyı yazmaya karar verdim. 

Kibir kelimesini eminim son bir iki haftadır duymayan kalmamıştır. Sizler de çevrenizdeki bazı insanlar için bu kelimeyi kullanıyor olabilirsiniz. Kibir sözlük anlamı olarak bir kişinin kendisini beğenme ve başkalarından üstün görme anlamına geliyor. Kibir insanı hataya zorlayan en temel olgulardan birisi aynı zamanda. Kibir lider, yönetici ya da başarı elde etmiş kişinin kişilik değişimidir. Kibri bir hastalık belirtisi olarak yorumlayanlar da var. Önceleri kendini beğenen kişi, zamanla sahip oldukları ile övünmeye, özellikle rakiplerinden farklı olduğunu düşünerek böbürlenmeye, büyüklenmeye başlar. Etrafındakileri küçük görerek kendisinin "en üstün" olduğu duygusu benliğini sarar. Kişinin büyüklük duygusunu bastıramaması ve yoğun bir şekilde bu duyguyu yaşaması olarak da tarif edebiliriz.

Başlığımızdaki diğer bir kelime de öfke. Öfke Türk Dil Kurumu sözlüğünde, engelleme, incinme veya gözdağı karşısında gösterilen saldırganlık tepkisi, kızgınlık, hışım, hiddet, gazap diye tanımlanır. Yoğunluk kişiden kişiye değişen duygudur. Öfke duygusunun yoğunluğu kişiden kişiye değiştiği içinde dışarıdan gözlemlemek her zaman mümkün olmaya da bilir. Ayrıca öfke geçici bir duygudur. Doğru iletişim yöntemleri ile kendimizi ifade edemediğimiz ve öfkeye neden olacak unsurlardan uzaklaşamadığımızda ortaya çıkar. 

Bu kadar tanımı ve açıklamayı boşuna yapmadım tabi ki. Hepimiz yaptığımız mesleklere ilk başladığımız anlarda gerginlik hissederiz. Kendimizi kanıtlama istediği, yeni bir ortama girmiş olmak, yeni insanlarla tanışmak, konfor alanımızın aniden değişmesi ile birlikte hayatımıza dair kontrol edemediğimiz unsurların artması değişmesi, stresimizin artmasına, öfkemizin artmasına neden oluyor. 

Gazetecilik bu pencereden bakıldığında çok vahşi bir çalışma ortamı. Her anlamda sirkülasyonu çok olan bir meslek. Günlük anlamda çok fazla haber ile karşılaşırsınız. Bu mesleğin zor koşulları herkese göre değildir. O nedenle daha deneme dönemlerinde çok fazla genç meslektaşımızın bu mesleği bıraktığına, bırakmak zorunda kaldığına tanıklık ettim. Mesleği bırakmalar sadece başladıktan sonraki ilk aylarında değil ilk 10 yıl içinde de oldukça fazla diyebiliriz. 

Bu yazıyı yazmama neden olana, benim de zamanında kontrol etmekte zorlandığım öfke hali, genç meslektaşlarımın başa çıkmakta zorlandığı durumlar arasında gittikleri görevlerde yaşanan aksiliklere karşı yaklaşımları, diğer meslektaşlarına karşı tavırları, sürekli gerginlik hali bir süre sonra  üstlerine yapışmaya, çevrelerinde hep gergin, öfkeli birisi olarak anılmalarına, ekip olarak yapılacak önemli işlerde de tercih edilmemeye, başka bir kuruma geçmeye çalıştıklarında da önlerine engel olarak çıkıyor. 

Şimdi gelelim kibir konusuna, genç yaşta henüz yeterince tecrübesi yokken yönetici olan, yöneticileri tarafından daha çok tercih edilen veya meslekte başarı kanamış gazetecilerin yoğun olarak yaşadığı bir duygu durumu kibir. Kibirli birisi genellikle etrafında ona mecbur olanlar tarafından çekilmek zorunda kalınıyor. Kibirli insanlar da zaten etrafında kim var pek önemsemezler. Onlar için önemli şey kendi başarılarına katkı sağlanması, haklarında kendilerinden daha fazla da konuşulacak insanların da olmamasıdır. Bu insanların hata yapma ihtimalleri diğer meslektaşlarına oranla daha fazladır. Yaptıkları hataların sonucu kendileri açısından çoğunlukla çok da iyi sonuçlar doğurmuyor maalesef. 

Bazen insanlar nasıl bir ruh halinde içinde olduklarının farkında olmakta zorlanıyorlar. Öfkeli ve kibirli insanların çevrelerinde onlara destek olarak içinde bulundukları duygu durumunun farkına varmalarını sağlamak için uyarıda bulunacak yeterince arkadaşları olduğunu düşünmüyorum. Bu da ayrı bir mesele. Çok başarılı insanlarımızı doğru yönlendiremediğimiz için kaybediyoruz maalesef. Baştan sona yeniden kurgulanması gereken bir mesleğimiz olduğu bir gerçek. 

Tavsiye verecek bir noktada mıyım bilemiyorum ama genç arkadaşlarım. Her zaman kendinizi ifade edebilecek yollar arayın. Öfke ve kibir sizin kendi yolunuza koyduğunuz dikenli teller gibi. Onlarla yol almaya çalışırken sizi çok yaralıyor.