Zülfü Livaneli’nin 2013 yılında yayımlanan Kardeşimin Hikayesi adlı romanı, yazarın edebi kariyerinde polisiye unsurlar barındıran ve psikolojik derinliğiyle dikkat çeken önemli eserlerinden biridir. Roman, sadece bir cinayet soruşturması değil, aynı zamanda bireyin iç dünyasını, yalnızlığını, aşkı ve geçmişle yüzleşmesini işleyen katmanlı bir anlatıya sahiptir.
Roman, İstanbul dışında küçük bir sahil kasabasında işlenen bir cinayetle başlar. Genç ve güzel bir kadın olan Filiz’in öldürülmesi, sessiz sakin kasabanın dengesini bozar. Cinayeti araştırmak üzere gazeteci bir kadın, olay yerinde tanıştığı emekli mühendis Ahmet Arslan'la yakınlık kurar. Roman boyunca anlatıcı rolünü üstlenen Ahmet Arslan, hem cinayet hakkında düşüncelerini hem de geçmişine dair önemli olayları anlatır. Bu noktada roman, bir anlamda karakterin içsel yolculuğuna dönüşür. Romanın en dikkat çekici yönlerinden biri anlatıcının güvenilmezliğidir. Okur, Ahmet’in anlattıklarına büyük ölçüde bağımlı kalır, ancak zamanla anlatının alt metinlerinde saklı bazı çelişkiler ve detaylar, onun tamamen güvenilir biri olmadığını hissettirir. Livaneli, bu yapısıyla klasik polisiye kurgunun ötesine geçer ve karakter psikolojisine derinlemesine eğilir. Aynı zamanda, Kardeşimin Hikayesi toplumsal sınıf farklılıkları, yabancılaşma ve bireyin modern dünyada kendine yer edinme mücadelesi gibi temaları da işler. Ahmet’in geçmişte yaşadığı travmalar, kardeşiyle olan ilişkisi, aşk ve tutku gibi duygular, romanın duygusal yükünü artırır.
Livaneli'nin sade ve etkileyici dili, romanın hem akıcı hem de düşündürücü olmasını sağlar. Yazar, karakterin iç sesiyle okuru bir anlamda yüzleşmeye zorlar: Her insanın içinde karanlık bir yön olabilir mi? Bizi biz yapan şey gerçekten geçmişimiz mi, yoksa onunla ne yaptığımız mı? Romanın sonuna doğru gelen sürpriz gelişme, hikâyenin tüm yapısını sarsar ve okuru yeniden düşünmeye iter. Bu beklenmedik son, Livaneli’nin insan psikolojisini ne kadar iyi gözlemlediğinin de bir kanıtıdır.
Kardeşimin Hikayesi insan ruhunun karanlık dehlizlerine yolculuk yapan, psikolojik çözümlemeleriyle dikkat çeken, aynı zamanda edebi gücü yüksek bir eserdir. Livaneli, bu romanıyla hem polisiye severlere hem de derinlikli karakter çözümlemeleri arayan okurlara hitap etmeyi başarmıştır.