Zeytinyağı, tarih boyunca hem mutfakta hem de geleneksel tıpta önemli bir yer edinmiş, özellikle Akdeniz coğrafyasının temel gıda kaynaklarından biri olarak öne çıkmıştır. Besleyici içeriği ve sağlığa olan olumlu etkileri nedeniyle modern beslenme literatüründe de sıkça yer bulan zeytinyağı, yalnızca kalp-damar hastalıkları açısından değil, çok daha geniş bir sağlık yelpazesinde olumlu katkılar sunmaktadır.
Zeytinyağı, yüksek oranda tekli doymamış yağ asitleri içermesinin yanı sıra, özellikle güçlü antioksidanlar açısından zengin bir doğal üründür. Bu antioksidanlar, vücutta oksidatif stresin azaltılmasında etkili olup, serbest radikallerin hücrelere verdiği zararı önlemekte önemli rol oynar. Bu özellik, yalnızca yaşlanma karşıtı etkilerle sınırlı kalmayıp, aynı zamanda çeşitli kronik hastalıkların önlenmesine de katkı sağlamaktadır. Ayrıca, sindirim sistemi üzerindeki olumlu etkileri de dikkat çekicidir. Özellikle sabah saatlerinde aç karnına tüketilen sızma zeytinyağının, bağırsak peristaltizmini artırarak kabızlık şikayetlerini hafiflettiği; mide asidini dengeleyerek reflü ve gastrit gibi rahatsızlıkların semptomlarını azalttığı gözlemlenmiştir. Bu etkiler, zeytinyağını sadece bir besin maddesi olmaktan çıkarıp fonksiyonel bir gıda haline getirmektedir.
Zeytinyağının dermatolojik kullanım alanları da göz ardı edilmemelidir. Haricen uygulandığında cilt bariyerini güçlendirdiği, kuruluğu önlediği ve atopik dermatit gibi cilt rahatsızlıklarında yatıştırıcı etki gösterdiği klinik olarak raporlanmıştır. Saç sağlığı açısından da besleyici bir rol üstlenmekte, saç derisini nemlendirerek kepeğin azaltılmasına ve saç tellerinin güçlenmesine yardımcı olmaktadır.
Zeytinyağı yalnızca mutfakta değil, genel sağlık pratiğinde de çok yönlü faydalar sunan değerli bir besin maddesidir. Ancak bu faydaların görülebilmesi için özellikle soğuk sıkım, sızma kalitesinde ve rafine edilmemiş ürünlerin tercih edilmesi gerektiği unutulmamalıdır. Bilimsel veriler ışığında değerlendirildiğinde, zeytinyağı dengeli ve düzenli tüketildiğinde yaşam kalitesini artırıcı bir potansiyele sahiptir.