1995 yapımı bir kara komedi filmi olan Dört Oda filmi, dört farklı yönetmenin (Allison Anders, Alexandre Rockwell, Robert Rodriguez ve Quentin Tarantino) yönettiği dört ayrı hikayeden oluşmaktadır. Her hikaye, tek bir otelde geçen farklı olayları konu alarak, Tim Roth’un canlandırdığı otel görevlisi Ted’in gözünden anlatılmıştır. Film, absürd mizahı ve farklı yönetmenlerin tarzlarını birleştiren yapısıyla da enerjik bir anlatıma sahiptir. Filmin oyuncu kadrosunda; Tim Roth, David Proval, Quentin Tarantino, Madonna, Jennifer Beals, Antonio Banderas, Tamlyn Tomita, Bruce Willis, Salma Hayek, Kathy Griffin, Lili Taylor, Ione Skye gibi oyuncular rol almışlardır. Salma Hayek filmde, bir sahnede tv den bir dans planında kısaca görülmüştür. Bruce Willis ise filmde oynamasına rağmen jenerik de ismi yazmamaktadır. Çünkü bağlı olduğu oyunculuk cemiyetinin (SAG) kararı ile kendisine bağlı her oyuncunun ücretsiz çalışmama zorunluluğu vardır. Kendisi de Tarantino’nun ricası ile hiçbir ücret almadan bu rolde oynadığı için, jenerik de ismi yoktur.
Filmin konusu, Los Angeles'taki Mon Signor Oteli’nde geçmektedir. Hikayeler, otelin gece boyunca enteresan, sıra dışı konuklarına hizmet vermeye çalışan saf ve beceriksiz bir otel görevlisi olan Ted’in (Tim Roth) etrafında şekillenir. Ted, yeni işe başlamış ve ilk vardiyasını tutmaktadır. Yılbaşı gecesi boyunca dört farklı odada yaşanan tuhaf olaylara istemeden dahil olur. İlk konu; “The Missing Ingredient” Allison Anders’in yönettiği bu bölüm bir grup modern cadının hikayesidir. Odadaki eski bir ritüel havuzunda büyü yapmaya çalışırlar. Ancak büyüyü tamamlamak için bir bileşen eksiktir; bir erkekten alınacak spermle büyü tamamlanacaktır. Ted istemese de bu tuhaf büyü ayinine karışır ve olaylar absürd bir hal alır. İkinci odada geçen filmin adı; “The Wrong Man”dir. Alexandre Rockwell’ çektiği bu bölümde Ted, bir odada elinde silah olan bir adam (David Proval) ve sandalyeye bağlı bir kadınla (Jennifer Beals) karşılaşır. Adam, Ted’i kadını aldattığını düşündüğü kişi sanarak tehdit eder. Bu hikaye, absürt bir yanlış anlamalar zinciriyle komik ve gergin bir atmosfer yaratılarak işlenmiştir. Absürtlük ve gerilim dolu bu bölüm, karanlık bir kara komedi tonuna sahiptir.Üçüncü odada çekilen bölümün adı ise The Misbehavers’dir. Yönetmen Robert Rodriguez’in çektiği bu bölümde Ted, ünlü bir gangster olan Antonio Banderas’ın canlandırdığı karakter tarafından çocuklarına bakmakla görevlendirilir. Ancak çocuklar, Ted’in başına hiç beklenmedik belalar açar ve işler hızla kaosa dönüşür. Odada başlayan kaos, ceset, yangın ve daha birçok absürt olayla zirveye ulaşır. Son olarak The Man from Hollywood isimli bölümde, Quentin Tarantino’nun kendisinin de rol aldığı bu hikaye de, Alfred Hitchcock’un bir bölümünden esinlenmiştir. Ünlü bir yönetmen ve arkadaşları, Ted’i riskli bir bahse dahil ederler. Oyunun sonunda kaybeden kişi parmağını kaybedebilir! Bu bölüm, diyaloglara ve gerilime dayalıdır ve gece, sıra dışı bir finalle son bulur.
Filmdeki karakterlerden bahsedecek olursak; Ted the Bellhop (Tim Roth):
Tüm hikayelerin merkezinde yer alan otel görevlisidir. Film boyunca izleyiciyi dört odaya taşıyan ana karakterdir. Naif, sakar ve olaylara istemeden karışan bir karakterdir. Tim Roth’un abartılı jest ve mimikleri, karaktere değişik bir komedi figürü katmıştır. Ted filmde, naifliği ve aşırı tepkileriyle komik bir merkez noktası oluşturmuştur. Filmde rol alan iki diğer oyuncu; Madonna ve Antonio Banderas'ın rolleri oldukça kısadır.Madonna filmdeki adıyla Betty İlk hikaye de bir cadıyı canlandırmıştır. Bu rolüyle Madonna, filmin tuhaf atmosferine küçük de olsa katkıda bulunmuştur. Antonio Banderas ise üçüncü hikayede otoriter ve sert bir baba rolündedir. Kısa ekran süresine rağmen karizması ve komedisiyle akıllarda kalmıştır. Quentin Tarantino'nun hem yönettiği hem oynadığı son hikayede de kendini beğenmiş bir yönetmen olan Chester karakterini canlandırmıştır. Tarantino’nun bu rolü, oldukça uzun tiratlardan ve çoğu uzun sahneleri tek planlardan oluşmuştur. Sam (David Proval) karakteri de “The Wrong Man” bölümündeki paranoyak adamdır. Aşk ve intikam duyguları arasında sıkışmış bir karakterdir. Filmde irili ufaklı başka karakterlerde var ancak onların hepsini burada anlatmak bu yazı için uzun olabilir. Fakat en önemli karakterimiz az önce bahsettiğimiz Ted karakteridir. Özellikle güçlü ya da zengin müşteriler karşısında yaşadığı, ne yapacağını bilemeyen, çaresiz rolü, yönetmenlere, sınıfsal farklılıkları komediyle işleyen bir hal aldırmıştır. Bölümlerde, karakterlerin kontrol edemediği olaylar zinciri görülür. Ted, bu olayların pasif bir kurbanıdır diyebiliriz.
Filmin yapısı genel olarak absürd mizah ve grotesk (abartılı gülünç durumlar) üzerine kurulmuştur diyebiliriz. İnsan doğası ve ilişkileri biraz abartılı şekilde yansıtılmıştır. Tüm hikayelerde, küçük olayların nasıl hızla kaosa dönüşebileceğini görürüz. Aslında filmin kara mizah tonu, sıradan olayların absürd bir biçimde ele alınmasıdır. Evlilik krizleri, ebeveyn-çocuk ilişkileri, dostluklar ve daha fazlası ironik bir şekilde anlatılmaya çalışılmıştır. Bu benzerlikler dışında tabi ki de yönetmenlerin Her bölümde farklı tarzları olduğu oldukça belirgindir. İlk yönetmen Allison Anders, feminist bir bakış açısıyla bir konu işleyip ve bu konuyu da mistik bir anlatımla yansıtırken; İkinci bolümün yönetmeni Alexandre Rockwell, karanlık ve minimal bir atmosfer de hikayeyi işlemiştir. Tarantino'nun yıllardır birlikte çalıştığı ve çoğu filminde de görüntü yönetmenliği yapan Robert Rodriguez ise enerjik ve kaotik bir görsel anlatım tercih etmiştir. Son olarak Quentin Tarantino ise, yine diyaloglara ve sinemasal göndermelere ağırlık vererek kendine ait bölümü çekmiştir. Filmin müziklerinden de kısaca bahsedecek olursak; 1990’ların ruhunu taşıyan çeşitli caz ve lounge melodilerinden oluşan müzikler kullanılmıştır.
Özetle Dört Oda filmi, absürd mizah anlayışı ve benzersiz hikaye anlatımıyla alışılmadık bir sinema filmi olmuştur. Farklı yönetmenlerin vizyonlarını bir araya getiren bu film, her ne kadar eleştirmenler arasında karışık tepkiler almış olsa da, kendine has bir kült takipçi kitlesi edinmiştir. Ayrıca Tim Roth’un performansı da, filmde ana birleştirici öğe görevi görerek farklı tonları bir arada tutmayı başarmıştır. Tüm hikayeler eşit derecede güçlü olmasa da film, kara mizah severler için eğlenceli bir seçenek olmuştur diyebiliriz. İyi seyirler...