Son yıllarda Türkiye, bilim ve teknoloji alanında üreten, sürekli geliştiren ve çalışan bir ülke olarak önemli adımlar atmıştır. Savunma sanayiinden, uzay çalışmalarına, sağlık alanından, yerli yazılımlara kadar uzanan geniş bir alanda büyük projeler yapıldı. Devlet kurumları, üniversiteler, özel sektör ve genç girişimcilerin ortak çabasıyla şekillenen bu girişimler ülkemize, büyük teknik kazanımlar sağladı. Az önce söylediğim Savunma sanayii ve sağlık teknolojileri gibi alanlarda yapılan projeler ve girişimler bir başka yazının konusu olabilir; ama bugün bu yazıda ülkemiz için büyük öneme sahip olan TÜBİTAK kurumumuzun biraz kendisinden bahsedeceğim.
Türkiye’nin son yıllarda gerçekleştirdiği, bilim ve teknoloji projelerinde büyük payı olan TÜBİTAK, yani Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu, 1963 yılında kurulmuştur. 1963 yılından önceki yıllarda Türkiye’de bilimin, araştırmanın ve teknolojik gelişmenin kurumsal bir çatı altında toplanması fikri yeni yeni oluşmuştu.
1960’lı ve 1970’li yıllar, TÜBİTAK’ın araştırma altyapısını kurduğu ve kurumsal kapasitesini genişlettiği bir dönem olmuştur. Elektronik, yapı araştırmaları, savunma sanayi, ölçüm teknolojileri ve endüstriyel araştırmalar gibi alanlarda kurulan enstitüler, kurumun araştırma faaliyetlerini oluşturmuştur. Zamanla Gebze’de Marmara Araştırma Merkezi (MAM), Savunma Sanayi Araştırma ve Geliştirme Enstitüsü (SAGE), Ulusal Metroloji Enstitüsü (UME), Uzay Teknolojileri Araştırma Enstitüsü ve Türkiye Sanayi Sevk ve İdare Enstitüsü (TÜSSİDE) gibi yapılar, TÜBİTAK’ın bilimsel ve teknolojik üretimdeki omurgasını oluşturan yapılar haline gelmiştir. Bu enstitüler aracılığıyla TÜBİTAK, yalnızca akademik bilgi üretmekle kalmayarak; sanayiye, savunmaya ve kamu politikalarına doğrudan katkı sağlayan bir ekosistem yaratmıştır.
TÜBİTAK’ın kuruluş aşamasındaki en temel görevi, özellikle doğa bilimleri alanında temel ve uygulamalı akademik araştırmaları desteklemekti. Bununla birlikte genç araştırmacıların teşvik edilmesi, bilim insanı yetiştirilmesi ve bilimsel üretimin sürdürülebilir hale getirilmesi de kurumun ana hedefleri arasında yer aldı. Bu amaçla bünyesinde temel bilimler, mühendislik, tıp, tarım ve hayvancılık gibi farklı alanları kapsayan araştırma grupları oluşturuldu. Zaman içinde bu yapı genişletilerek Araştırma Destek Programları Başkanlığı ve Bilim İnsanı Destekleme Daire Başkanlığı birimlerine dönüştürüldü. Böylece TÜBİTAK, yararlı birçok projeyi destekleyen, insan kaynağını da merkeze alan bir kurum kimliği kazandı.
Bugün ise TÜBİTAK, bir araştırma kurumu olarak; bilimsel düşünceyi yaygınlaştıran, gerek bireysel gerekse kurumsal araştırmacıları destekleyen ve ülkenin bilim ve teknoloji politikalarına yön veren merkezi bir yapıdadır. Kuruluşundan itibaren temel hedefi, Türkiye’nin bilimsel üretim kapasitesini artırmak için faaliyetlerde bulunarak, üretimi, toplumsal ve ekonomik kalkınmanın hizmetine açmak olmuştur. TÜBİTAK’ın önemli görevlerinden biri de sanayi ile bilim arasında köprü kurmak olmuştur. Üniversitelerde üretilen bilginin raflarda kalmaması, sanayide karşılık bulması için çeşitli programlar yürütmektedir. Ar-Ge teşvikleri, teknoloji geliştirme projeleri ve girişimcilik destekleri bu anlayışın ürünüdür. Bu noktada TÜBİTAK, Türkiye’nin “ithal eden” değil, “üreten” bir ülke olma hedefinin önemli temsilcilerinden biridir. Özellikle son yıllarda yerli ve milli teknoloji söylemiyle birlikte TÜBİTAK’ın yaptığı projeler daha da görünür hale gelmiştir.
Uluslararası iş birlikleri de TÜBİTAK’ın temel sorumlulukları arasında yer almıştır. Kuruluş kanunu gereği Türkiye’yi uluslararası bilimsel ve teknolojik iş birliği platformlarında temsil eden TÜBİTAK, özellikle Avrupa Birliği Çerçeve Programlarına tam katılım sonrasında bu programların ulusal koordinasyonunu üstlenmiştir. Böylece Türk araştırmacıların ve kurumların uluslararası bilimsel ağlara entegre olması da sağlanmıştır.
Sonuç olarak TÜBİTAK, 1963’ten bu yana Türkiye’nin bilimsel ve teknolojik gelişiminde merkezi bir rol üstlenmiş; bilim ve teknoloji projelerinde, geniş bir faaliyet alanı oluşturmuştur. Kuruluş amacı olan bilimsel üretimi destekleme ve yaygınlaştırma hedefini, zaman içinde değişen ihtiyaçlara da uyarlayarak sürdürmüştür. TÜBİTAK, bugün de Türkiye’nin geleceğini şekillendiren en önemli bilim ve teknoloji kurumlarından biri olmayı sürdürmektedir.
BİLİMLE KURULAN GELECEK
Koray Çetin
Yorumlar