Grass: A Nation's Battle for Life, 1925 yılında yapılmış bir belgesel filmidir. Türkçe adı "Çimenler: Bir Halkın Yaşam Mücadelesi" olarak çevrilebilir. Filmin yönetmeni Merian C. Cooper ve Ernest B. Schoedsack'dir. Film, ABD'nin New York şehrinde bulunan bir stüdyo tarafından yapılmıştır. Süresi 71 dakikadır.
Çimenler filmi ABD Kongre Kütüphanesi tarafından 1997 yılında "kültürel, tarihi ve estetik olarak kayda değer" bulunarak, ‘Amerika Birleşik Devletleri Ulusal Film Arşivinde korunmak üzere seçilen filmler’ arasına alınmıştır.
Filmin konusu, İran'ın güneyindeki Bahtiyari aşiretinin yaz mevsimindeki göçlerini konu almaktadır. Bahtiyari aşireti, her yıl binlerce hayvanı da beraberlerinde götürerek, yaz mevsiminin sıcaklığından kaçmak için, Zagros dağlarından geçerek, serin bölgelere göç ederlermiş. Filmde, bu göç sırasında karşılaştıkları zorlukları ve doğal afetleri göstermektedir.
Çimenler filmi, görsel açıdan oldukça etkileyici bir belgesel filmidir. O dönemde kullanılan teknolojilere göre oldukça başarılı bir şekilde çekilmiştir. Filmin çekimleri sırasında yapılan zorlu doğa şartları da filmin kalitesini artırmıştır. Film, hem etnografik hem de antropolojik bir bakış açısıyla ele alınan önemli bir belgesel filmdir. Film, Bahtiyari aşiretinin yaşam tarzını ve kültürünü gösterirken, aynı zamanda göçler sırasında karşılaştıkları zorlukları da gözler önüne sermektedir. Aynı zamanda sinema tarihinde önemli bir yere sahiptir. Film, sesli filmlerin çekilmeye başlamasından önceki dönemde yapıldığından dolayı, sadece müzik eşliğinde gösterilmiştir. Filmde ara ara tanımlayıcı yazılı anlatımlar kullanılmıştır. Ayrıca müziklerin kullanımı ve filmin kurgusu, o dönemde yapılan filmlerin de ilerisindedir.
Filmin yönetmenleri, daha sonra King Kong gibi önemli filmlerin de yönetmenliğini yapmışlardır. Çimenler filmi, onların sinema dünyasındaki başlangıç noktasıdır ve sinema tarihinde önemli bir yer tutar. Ayrıca belgesel sinemanın gelişimine de katkıda bulunmuştur. Belgesel sinema, o dönemde henüz yeni bir türdü ve Çimenler filmi, gerçek hayat olaylarını ve insanları anlatan belgesel filmlerin öncülerinden biridir.
Filmin Ankara ile olan bağlantısı ise; Ankara’nın sinema perdesinde görüldüğü ilk filmdir. Filmin ekibinde üçüncü bir kişi daha bulunmaktadır. Oda Amerikalı gazeteci ve gezgin Marguerite Harrison’ dur. Kendisi belgeselde oyunculukta yapmıştır. Belgeselde ekibin yolculuk hikayesi de yer almaktadır. Hatta Ankara’da bu sahnelerde görülür. İstanbul’dan Ankara’ya trenle gelen çekim ekibi, Ankara’da iki hafta kalarak yolculuklarına ata arabası ile devam ederler ve bu kısmı da kayıt altına alırlar. İlk olarak kamera deve kervanını uzaktan çekmektedir. Diğer sahneye geçilir, bir yazı ile karşı karşıyayızdır: “Doğu’da geçmişimizin sırlarını bıraktık, Bizim kardeşlerimiz hala geleneğimizin köklerini yaşıyor, “unutulmuş halk” tan bu yana uzun zaman geçti.” Yazar. Sonraki karede develerin göründüğü bir köprüde (Ak köprü) üstten bir at arabası Akköprü üstünden geçer. Sonraki açıklama yazısında ise “İki erkek ve bir kadın ve “unutulmuş halkı” aradı ve buldu. Bu göç sırasında şu andan itibaren sadece bir erkek ekranda görünecektir, diğeri kamera arkasında yer alacaktır diyerek sırasıyla bu göçe tanıklık edecek olan kâşifler, seyyahlar sırasıyla tanıtılır. Tanıtımlar bittikten sonra ekranda bir açıklama belirir: “Bizim yolculuğumuz Küçük Asya'nın doğusundaki tepeler ile başlar.” Ankara kalesi ve Bent Deresi’nden devam ederek. Bozkırda kaybolurlar.
Yazının başında da söylediğim gibi filmin orjinali 71 dakikadır. Fakat araştırmalarımda İranlıların geçmiş yıllarda bu filmi restore ettiğine dair bulgulara rastlasam da orjinaline ulaşamadım. Yalnızca 8 dakikalık bir kısmına ulaşabildim. O kısım bile çok etkileyiciydi. İzlemenizi tavsiye ederim. Aşağıya linkini bırakıyorum. İyi günler diliyorum.
