Gone Girl filmi, basit bir kayıp vakası gibi başlayıp evlilik, medya ve kimlik konularını ele alan bir psikolojik gerilim filmidir. Gillian Flynn’in aynı adlı romanından uyarlanan film, David Fincher’ın usta yönetimi ile izleyiciyi sürekli şaşırtan, çarpıcı bir film olmuştur. Rosamund Pike’ın akıllara kazınan performansı ve filmin şok edici finali de, Gone Girl’ü modern sinemanın en güçlü gerilim filmlerinden biri haline getirmiştir. Eğer evlilik ve kimlik üzerine sorgulamalarla dolu, zekice yazılmış bir gerilim filmi arıyorsanız, Gone Girl kesinlikle kaçırılmaması gereken bir yapım. Modern evlilik, medya manipülasyonu ve toplumsal beklentiler üzerine keskin eleştiriler barındıran filmin oyuncu kadrosunda; Ben Affleck, Rosamund Pike, Neil Patrick Harris, Tyler Perry, Carrie Coon, Kim Dickens, Patrick Fugit ve Missi Pyle gibi oyuncular rol almışlardır.
Missouri’de yaşayan Nick Dunne (Ben Affleck), evliliklerinin beşinci yıl dönümünde karısı Amy Dunne’un (Rosamund Pike) kaybolduğunu fark eder. Olay kısa sürede ulusal bir medya şovuna dönüşür ve herkes gözlerini Nick’e çevirir. İlk başta yas tutan koca rolünü oynasa da, ipuçları ve Amy’nin günlüğündeki ifadeler onun suçlu olabileceğini düşündürmeye başlar. Ancak filmin ortalarına geldiğimizde büyük bir ters köşe yaşanır. Amy ölmemiştir ve aslında kayboluşunu kendisi planlamıştır. Kendisini "Mükemmel Amy" olarak tanıtan ve hayatı boyunca mükemmel olma baskısı altında ezilen Amy, Nick’in ihanetini öğrendikten sonra onu mahvetmek için inanılmaz bir plan yapmıştır. Amy'nin zekası ve manipülatif doğası sayesinde medya, polis ve halk Nick’in üzerine çullanır. Ancak işler Amy'nin de planladığı gibi gitmez ve hikaye daha da karanlık bir hal alır. 
Filmdeki karakterlere geldiğimizde; Nick Dunne Ben Affleck'in karakteri başlangıçta sevimli ve biraz umursamaz bir eş olarak görünse de, zamanla onun bencil ve soğuk bir yapıya sahip olduğunu görürüz. Ben Affleck’in oyunculuğu, karakterin hem kurban hem de potansiyel suçlu olduğu ikili yapıyı başarılı bir şekilde yansıtmıştır. Onun rahat ama bir o kadar da mesafeli oyunculuğu, medya tarafından kolayca suçlu olarak gösterilen birisini canlandırmada oldukça başarılıdır. Aslında Nick, dışarıdan çekici, sıradan Amerikalı bir erkek gibi görünse de, derinlerde sorumluluklarını umursamayan, kibirli ve tembel bir karakterdir. Karısının kayboluşuyla birlikte hem polis hem de medya tarafından sıkıştırıldıkça, soğukkanlılığını koruyamaması onu daha da suçlu gösterir. İşte Ben Affleck’in yüzüne oturan belirsiz ve donuk ifadeler de, yönetmen David Fincher’ın bilinçli bir tercihi olarak Nick’in izleyicide sürekli şüphe uyandırmasını sağlamıştır diyebiliriz. İkinci baş karakterimiz olan Amy Elliott Dunne (Rosamund Pike) karakteride zekası ve manipülasyon yeteneğiyle filmin en unutulmaz karakteridir. Çocukken yazılmış Amazing Amy kitaplarıyla mükemmel bir kız çocuğu imajı üzerine inşa edilen kişiliği, evlilik sürecinde çatırdamaya başlar. Ancak Amy, edilgen bir kurban değildir. Aksine, olayları kendi lehine çevirebilecek kadar soğukkanlı ve stratejik birisidir. Rosamund Pike, Amy’nin hem kusursuz eş, hem de tehlikeli kadın karakteri olarak, iki farklı yüzünü olağanüstü bir şekilde canlandırmıştır. Amy karakteri, sinema tarihindeki en zekice yazılmış ve en korkutucu kadın karakterlerden biri olabilir. Pike’ da, karakterin soğukkanlılığını ve zekasını mükemmel bir dengeyle ortaya koymuştur. Onun günlük anlatıları ve sahte itirafları, izleyiciyi sürekli manipüle etmiştir. Filmdeki diğer karakterlerden bahsedecek olursak; Tanner Bolt (Tyler Perry) karakterinin filmdeki rolü de Nick’in avukatıdır. Kendisi tam bir medya cambazıdır. Karakter, Nick’in toplumdaki algısını yönlendirmeye çalışan, acımasız ama bir o kadar da zeki bir avukattır. Tyler Perry iyi bir oyuncu olarak rolüne beklenmedik bir sıcaklık katmış ve bu, karakterin çok daha inandırıcı olmasını sağlamıştır diyebiliriz. Filmdeki önemli karakterlerden biriside Margo Dunne (Carrie Coon) karakteridir. Nick’in sadık kız kardeşi Margo, filmde seyircinin gözündeki en mantıklı karakterlerden birisidir. Carrie Coon’un performansı, onun Nick’e karşı duyduğu sevgiyi ve bir yandan da ona olan kızgınlığını mükemmel bir şekilde dengelemiştir.
Film, medya gücünün insanların algısını nasıl şekillendirdiğini çok iyi işlemiştir. Özellikle Nancy Grace tarzı haber programlarının, Nick’in suçlu olup olmadığı konusunda kamuoyunu yönlendirme şekli, bir senaryo başarısı olarak oldukça gerçekçidir. David Fincher, medyanın hikayeleri nasıl çarpıtabildiğini ve insanların gerçeğe ulaşmasını nasıl engelleyebildiğini ustaca göstermiştir. Nick ve Amy’nin ilişkisi, bir evlilikte iki insanın gerçekten kim olduklarıyla nasıl mücadele ettiğini gözler önüne seren bir ana temayı işliyor diyebiliriz. Amy’nin "Cool Girl" monoloğu, kadınların toplumsal beklentiler nedeniyle nasıl değişmeye zorlandığını ve sonunda bu oyunu kaybettiklerinde nasıl patlayabileceklerini anlatan muazzam bir diyalogdur. Amy, bir yandan son derece zeki ve güçlü bir kadın karakter olarak öne çıkarken, diğer yandan da onun bir sosyopat olup olmadığı tartışılmaya bırakılmıştır. Feminist bir ikon mu, yoksa sadece tehlikeli bir psikopat mı? Film, bu sorunun cevabını net bir şekilde vermiyor ve sanki bunu izleyiciye bırakıyor diyebiliriz. 
Film hakkında teknik yönden de birkaç şey söyleyecek olursak David Fincher'in diğer filmlerindeki klasik anlatımı burada da hakimdir. Diğer filmlerinden farklılığı bu filminde, klasik bir doğrusal anlatım yerine geçmiş ve şimdiki zaman arasında gidip gelen bir yapıyı benimsemiştir. Amy’nin günlüğü ve iç sesleriyle Nick’in hikayesini iç içe geçirerek seyirciyi sürekli olarak "gerçek nedir?" sorusunu sormaya itmiştir. Trent Reznor & Atticus Ross’un besteledikleri filmin müzikleri de huzursuz bir atmosfer yaratarak, başlangıçta sakin görünen melodiler, olaylar geliştikçe daha da ritmik bir hale gelmiştir. 
Özetle Gone Girl filmi, basit bir kayıp vakası gibi başlayıp evlilik, medya ve kimlik konularını derinlemesine ele alan, psikolojik bir gerilim filmi olarak akıllarda kalıyor. David Fincher’ın yönetmenlik becerisi, Ben Affleck ve Rosamund Pike’ın akıllara kazınan oyunculukları ve filmin şok edici finaliyle, Gone Girl filmi, modern sinemanın güçlü gerilim filmlerinden biri olmuştur. Filmin sonunda, Amy ve Nick’in birbirlerine mahkum oluşları ve bu toksik ilişkinin kaçınılmaz devamı, seyirciye rahatsız edici bir tat bırakmıştır. Peki, biz bu hikayede kime güvenmeliyiz? İşte filmin gücü de burada yatıyor: Gerçeğin ne olduğu tamamen bakış açımıza bağlı. İyi seyirler…