Bir yaş sınırını aşmaya başlayınca anılar anlatılmaya başlıyor en küçük gruplar arasında bile. Erkekler için kaç gün yaptığının bir önemi yok, askerlik anısı anlatmak hiç bitmez. Hangi meslek grubununda çalıştığı fark etmeksizin kendilerine göre anlatılacak bir çok anısı, yaşanmışlığı var anlat anlat bitmeyecek. 

Herkesin gitmediği, cesaret edemediği ortamlara gitmeleri nedeniyle foto muhabirlerinin, gazetecilerin anıları biraz daha ilgi çekici oluyor. Savaş ortamları, depremler, çatışmalı ortamlar, herkesin hoşuna gidecek bir iş yapmadığımız için mutlaka sizin varlığınızdan hoşlanmayacak olan insanlarla aramızda yaşananlarla anlatacak bir şeyler çıkıyor biz gazetecilere, özellikle de görsel habercilere. Neticede tanıklık ediyoruz ve kaydediyoruz, ilk tepki de bizlere oluyor maalesef hiç arzu etmesek de.

Yaptığımız iş öyle her anı her dakikası aksiyonu bol film sahneleri gibi değil uzaktan bakınca öyle algılanmasın. Çoğu zaman bir noktada saatlerce, günlerce hatta haftalarca beklemekle geçtiğini söyleyebilirim. En sıkıldığımız anlar bizlerin. Bir fotoğraf karesi için karda kışta, güneşte, yağmurda çok uzun zamanlar bekledim. Neden sadece bir kare fotoğraf karesi için. ( Bu bekleme işleri ile ilgili ayrı biz yazı yazılabilir. Ne kadar verimli? Gerekli mi?) 

Bu anıların baş rollerinde, genellikle, siyasetçiler, güvenlik güçleri, koruma polisleri, gazeteciler, gazetecilerin haberleştirdiği insanlar olurlar. Aslında dar bir çevrede çok şey yaşanırdı. Cumhurbaşkanları, başbakanlar, bakanlar, askerler, polisler, parti liderleri, milletvekilleri… en çok haber yaptığımız, karşı karşıya geldiğimiz, iç içe olduğumuz kişiler. 

Bu sene meslek hayatımda 25 yılı geride bırakıyorum. Daha aktif olarak sahada çalıştığım dönemlerde o uzun bekleme anlarında özellikle anı anlatma yaşına ulaşan ustalarımızdan bol bol geçmişte yaşadıklarına dair anılarını dinlerdik. Benim kişisel olarak dört kulağımla dinlediğim şeylerdi. O sıkıcı anları şenlendiren, birbirlerimize takıldığımız, eğlendiğimiz anlardı açıkçası.

Bazen yazılarımda foto muhabirlerinin anılarını sizlerle paylaşıyorum. Bizlerin arasında kalmasına kıyamadığım bu anıları yaklaşık 2.5 yıl boyunca video ile kayıt altına alarak paylaştım. Maalesef ki bugün kaybettiğimiz insanlar da para aralarında. Yüz kadar foto muhabiri ile gerçekleştirdiğim bu çekimler sonunda 600’den fazla paylaşılabilecek anı ortaya çıktı. Daha da fazla anı kayıt altına alınabilirdi ama çekim anındaki zaman darlıkları izin vermedi. Anlatılanlar, anlatılmayanların küçük bir kısmı fakat önemli anılar. 

Şimdi geriye doğru dönüp baktığımda bizlerin de anlatacak bolca anılarının olduğunu görmek yaşımızın ilerlediğini hatırlatması açısından üzücü olsa da yaşanılan şeylerden edindiklerimizin çok kıymetli şeyler olduğunu görmek de mutluluk verici. Üzüldüğüm diğer bir nokta ise genç meslektaşlarımın bizim yaşadıklarımızın bir çoğunu yaşayamacak olması.Benim dönemim de benden önceki dönemde çalışan foto muhabirlerinin, siyasilerle yaşadığımız bir çok olay var Türkiye’de. Onlarla daha yan yana çalışabildiğimiz denemleden bahsediyorum.

İnönü’yle Özal’la, Demirel’le Ecevit’le, Erbakan’la, Çiller’le, Baykal’la, Kılıçdaroğlu’yla, Kenan Evren’le, Erdal İnönü ile Mesut Yılmaz ile onlarca, yüzlerce anı, birikim. 

İçinde olduğumuz bu dönemde foto muhabirlerinin en az anıya sahip olacağı bir dönem olduğu ortada. Bir zamanlar bir foto muhabirinin yer darlığından siyasilerin toplandığı yaptığı masanın üzerine bağdaş kurarak fotoğraf çekebildiği dönemlerden, aynı odada bile olamadığı zamanlara ve hatta günlerce bu siyasi parti liderlerini göremediği fotoğraflayamadığı zamanları yaşıyoruz.