Bazen yaşamımızda çoğu şeyin ters gittiğini düşünürüz. Ne yapsam, nasıl atlatsam diye kara kara düşüncelere dalarız. Akıl almayı değil daha çok akıl vermeyi seven bir toplum olduğumuz için de genellikle kendi aklımızla kalıp bir çıkmaza sürükleniriz.

Akıl almayı çok sevmediğimiz bir gerçek ama bazen hiç beklenmedik anlarda beklenmedik insanlardan ders niteliğinde öyle bir cevap alırız ki işte o an oturup iki kere düşünürüz. Herkesten öğreneceğimiz bir şey vardır illa ki. Küçük çocuklardan bile. Boşuna dememiş eskiler çocuktan al haberi diye. Bununla alakalı olarak size geçenlerde okuduğum ve ironi olarak hoşuma giden bir yazıyı paylaşmak istiyorum: 
‘’Adam, bir haftanın yorgunluğundan sonra, pazar sabahı kalktığında keyifle eline gazetesini aldı ve bütün gün keyif yapıp evde oturacağını hayal ediyordu. Tam bunları düşünürken oğlu koşarak geldi ve parka ne zaman gideceklerini sordu. Baba, oğluna söz vermişti; bu hafta sonu parka götürecekti onu, ama hiç dışarıya çıkmak istemediğinden bir bahane uydurması gerekiyordu. Sonra gazetenin promosyon olarak dağıttığı dünya haritası gözüne ilişti. Önce dünya haritasını küçük parçalara ayırdı ve oğluna uzattı: 
- "Eğer bu haritayı düzeltebilirsen seni parka götüreceğim!" dedi.
 - Sonra düşündü: "Oh be, kurtuldum! En iyi Coğrafya profesörünü bile getirsen bu haritayı akşama kadar düzeltemez!" Aradan on dakika geçtikten sonra oğlu babasının yanına koşarak geldi: 
- "Babacığım, haritayı düzelttim. Artık parka gidebiliriz!" dedi. Adam önce inanamadı ve görmek istedi. Gördüğünde de hayretler içindeydi ve oğluna bunu nasıl yaptığını sordu. Çocuk şu ibretlik açıklamayı yaptı: 
- "Bana verdiğin haritanın arkasında bir insan resmi vardı. İnsanı düzelttiğim zaman dünya kendiliğinden düzelmişti!"