“SİNEMANIN RUHUNU TEMSİL EDEN FİLMLERE YÖNELMELİYİZ”
‘Geçen yıl pandemi sürecinde çevrimiçi canlı yayın yaptığımız sempozyumu bu yıl yeniden yüz yüze çevirdik’ diyen Öztürk, “Ancak bir fark var; sempozyumu İstanbul’dan Ankara’ya taşıdık. 2016 yılında uluslararası akademik hakem elektronik bir dergi olarak SineFilozofi etrafında başlattığımız SineFilozofi yolculuğumuz tüm hızıyla sürüyor. Türkiye’de sinema felsefesini SineFilozofi dergisi etrafında kurduk. Dergimiz sinemaya destek veren kurum ve kuruluşlarla yan yana büyük bir topluluk oluşturmuş durumda. Artık uluslararası boyutlara taşmış olan topluluk yeni SineFilozofi yolculuklarına hazırlanıyor. Sinemayı basit bir eğlence olarak görmenin ötesine geçebilmek öncelikle gözlerimizi ve kulaklarımızı geliştirmekten geçiyor. Bu nedenle sinemanın ruhunu temsil eden filmlere yönelmeliyiz. Günümüzde her ne kadar bol miktarda kamuda ve şiddet temsili içeren filmler yar alsa da sinemanın kalbi, sinemanın ruhu artık orada değildir. Sinemanın kalbi, sinemanın ruhu yıllar önce Türk yönetmen Metin Erksan’ın da dediği gibi ‘düşüncede yatıyor.” İfadelerini kullandı.
“SEMPOZYUMLARA SADECE AKADEMİ İLGİ GÖSTERMEDİ”
Düzenledikleri sempozyumlarda çok değişik alanların sinema etrafında bir araya geldiğine vurgu yapan Öztürk, “Sempozyumlara sadece akademi ilgi göstermedi, filmlerle amatör düzeyde ilgilenenlerden, sinemanın daha profesyonel ve daha teknik boyutlarıyla uğraşandan sıradan izleyicilere kadar pek çok kişi sempozyumlara katıldı. Önceki sempozyumlarımızı sinema etkinliklerine doymuş bir kent olan İstanbul’da yapmış olmamıza karşın bu yoğunluğa ve çoğulculuğa tanık olduk. Bugün Ankara’da gerçekleştireceğimiz bu entelektüel ve sanatsal şölene katılımdaki renkliliğin pandemiye rağmen süreceğini düşünüyorum” şeklinde konuştu.
“SİNEFİLOZOFİ BU ANLAMDA KAMUSAL BİR YAYINCILIK YAPMAKTADIR”
İlk iki sempozyumu youtube kanallarında yayınladıklarını kaydeden Öztürk konuşmasına şu şekilde devam etti: “Geçen yılki sempozyumumuzu her iki youtube kanalımızda iki ayrı salonda canlı yayınladık. Bu videoların değişik üniversitelerde bilim insanları tarafından akademik materyal olarak kullanıldığını biliyoruz. Bu yılda toplantılarımız kameraya alınacak böylece Ankara’ya gelemeyen ve toplantılara katılamayan binlerce SineFilozof daha sonra oturumları takip edebileceklerdir. SineFilozofi bu anlamda kamusal bir yayıncılık yapmaktadır. Kar amacı gütmeyen bir okuldur. Antik Yunan’da Platon’un akademisi, Aristo’nun lisesi ve Epikurus’un bahçesi farklı okul modelleridir. Bizim yaratmaya çalıştığımız okulda, klik ve klişelerden uzakta düşüncenin peşinde dijital ve fiziksel dünyanın tüm imkanlarından yararlanan minör bir topluluktur. Epikurus’un bahçesini bu tur fiziksel etkinliklerle ve dijital mecradan yararlanarak daha geniş bir bahçe haline getirme arzusundayız. Bu minör topluluk gözlerinizi ve kulaklarınızı geliştirmeyi ve böylece film üretimini daha kaliteli olmaya zorlayacak bir seyir kültürü inşa etmeye çalışıyor. İnanıyoruz ki değişen gözler, daha kaliteli yapımlar üretmeye zorlayacaktır. Aynı zamanda bağımsız yönetmenler, artan seyirci ve kaliteli film eleştirisiyle daha nitelikle filmler üretme motivasyonuna girebileceklerdir. Eğer böyle bir sinema eleştirisi artık elzem haline gelmişse SineFilozofi’nin de artık bir dernek çatısı altında toplanmasının zamanı geldi. Sinemaya destek olan herkesi bu yolda birlik olmaya çağırıyoruz. “
Muhabir: TE Bilisim