“ÇOCUK BAKIMINDAN SADECE KADIN DEĞİL EBEVEYN SORUMLUDUR”
Kreş konusunda çocuklar kadar esasında kadınlar da zarar görüyorlar değil mi?
Katılıyorum size. Kadınlar bu süreçte her zamankinden daha çok mücadele etmeliler. Çocuğun bakımından sadece kadın sorumluymuş gibi gösteriliyorlar çünkü. Fakat çocuk bakımından sadece kadın değil ebeveyn sorumludur. Bu noktada da yapılması gereken kreş gibi kamusal hizmetlerin artırılması olacaktır.
Ayrıca çocuk sanki annenin malıymış gibi bir düşünce hakim toplumda. Ama çocuk başlı başına zaten bir bireydir. Çocuğun doğduğu andan itibaren güvenli ortamda büyüyüp, nitelikli bir eğitim alması gerekiyor. Bunlar ise kreşler kamusal bir hizmet olarak sunulduğu takdirde mümkün olacaktır.
Devletin kreş hizmeti verecek olması devlet açısından çok mu maliyetli olacak ki yanaşmıyor?
Bunu bir maliyet olarak görmekten ziyade bunu bir hizmet olarak görmek gerekiyor. Çocuklar geleceğimiz diyoruz. Çocuklarımızın nitelikli bir şekilde büyümesi aynı zamanda toplumsal barışın da sağlanması açısından da önemli. Bunu kar/zarar hesabı olarak görmekten ziyade çocukların sağlıklı büyümeleri için gerekli olan bir kamusal hizmet olarak bakmak gerekiyor.
Şuan kreş hizmetinin neredeyse tamamını özel sektör veriyor. Peki, özel sektör bu anlamda ne kadar kaliteli? Yapılması gereken denetimler yapılabiliyor mu?
Türkiye’nin her yerine biz denetlenebilir kamu kreşlerinin yapılmasını talep etmiştik ve bu talebimiz hala geçerli. Çünkü çocukların hayatlarının özelleştirmeye bırakılmayacak kadar önemli olduğunu biliyoruz. Esasında biz burada çocuklardan bahsediyoruz. Özel kreşlerin güvenliğinden nitelikli eğitimine kadar birçok sorun var. Çocukların servisle taşınması ise bambaşka bir konu. Çünkü çocuklar sabah ve akşam olmak üzere kreşe gidebilmek için servisle taşınma durumundalar. Bu şekilde çocuklar kendilerini ne kadar güvende hissediyorlar, anne-baba çocuklarını kreşe bıraktıklarında ne kadar huzurlular bunların hepsi muamma.
Kaldı ki kreş ücretleri de çok yüksek. Bu yüzden bu konu özele devredilemeyecek kadar mühim.
“TÜRKİYE DÜNYA ÜLKELERİ ARASINDA SON SIRALARDA YER ALMAKTA”
Peki, dünyada durum nasıl?
Dünyada örnek alınabilecek birçok ülke var. Örneğin İsveç’te 16 aylık dönüşümlü ebeveyn izni uygulamasına sahip. Kadınların itirazları sonucu bu 1 ay dönüşümsüz hale getirildi. İsveç’te kadınların %72’sinin işgücüne katıldığı da (Türkiye’de %27) bilinmeli tabi. Dönüşümsüz ebeveyn izni uygulaması ise kadın istihdamını artıran bir uygulamadır.
Türkiye’nin tarafı olduğu Barselona hedeflerine göre Erken Çocukluk Bakım ve Eğitimi yaygınlaştırılmalıdır. Hedefler 0-3 yaş arasında %33 okullaşma iken 3-5 yaş arasında %90 okullaşmanın başarılması. Türkiye ne yazık ki hedeflerinin çok aşağısında. Bu yönüyle dünya ülkeleri arasında son sıralarda yer almakta; Kuveyt, Tayland, Mısır, İran ve Libya’yla aynı seviyede kreş hizmeti sunmaktadır.
“HER İŞYERİNE BİR KREŞ YAPILMASI GEREKİYOR”
Sizce sayısal olarak devlet tarafından ne kadar kreş sağlanmalıdır?
Her işyerine bir kreş yapılması gerekiyor. Düzenlemeye göre ise 150 kadın çalışanın olduğu işyerlerine kreş yapılabilir diye bir ifade var. Öncelikle bu ifade çok cinsiyetçi bir ifade. Çünkü çocuk sadece kadının bir parçası değil. O ifade 150 çalışanın olduğu olarak değiştirilmeli öncelikle. Fakat olması gereken çalışan sayısına bakılmadan her iş yerine bir kreş açılması gerektiğidir.
Yerel seçimlere sayılı günler kaldı ve belediye başkan adayları mahallelere kreş açmaktan bahsediyorlar. Bununla ilgili ne düşüyorsunuz?
Bu şekilde vaatlerle sıkça karşılaşıyoruz ve beklenen tabi ki sadece vaat olarak kalmaması. Aynı zamanda belediyelerin toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı belediyecilik yapmaları da sendika olarak bizim temennimiz.
(Türkan ÇATAL YILDIZ)
Muhabir: TE Bilisim