Günümüz dünyasında anadilinin yanında en az bir yabancı dil biliyor olmak bir zamanlar prestij göstergelerindenken şuan mecburiyet gerektiren bir durum. Öyle ki en az bir yabancı dil bilme mecburiyeti sınırları da zorluyor. Çünkü artık bir yabancı dil yetmiyor, yanında birkaç yabancı dil daha bilmek gerekiyor. Eh dünyanın da yavaş yavaş ‘küresel köye’ dönüştüğünü düşünürsek birkaç yabancı dil konuşabiliyor olmak artık elzem. 

Dünyanın birçok yerinde konuşulan yabancı dil İngilizce olarak geçiyor. İngilizce tüm dünyada kendisini teknoloji, sanat, eğitim, sosyal hayat gibi birçok alanda gösterdiğinden dolayı tercih ediliyor. İşte bundan dolayı da dünyanın birçok yerinde okullardan itibaren İngilizce öğretilmeye başlanıyor.

Türkiye’de de bu şekilde. Fakat Türkiye’nin gerçeğine gelecek olursak tablo biraz değişiyor. Türkiye’de bırakın anadil seviyesinde İngilizce öğrenmeyi, derdimizi anlatacak kadar bile İngilizce bilmiyoruz. İşin en kötü tarafı ise, üniversite eğitimi almış insanlarda bile durum farklı değil.

Az önce dünyanın küresel köy olduğundan bahsetmiştim. Ona rağmen ve Türkiye’de nüfusun çoğunluğunun gençlerden de oluştuğunu düşünürsek bu oran hiç de iç açıcı değil. Çünkü biz gelişmekte olan bir ülkeyiz. Doğu ile Batı arasında bir köprüyüz. Geleceğe dair yüksek hedeflerimiz var. Ancak tüm bu yetilerimize rağmen evrensel bir dili bile çözememişiz. Bununla ilgili yapılan bir araştırma sonuçları gösteriyor ki yabancı dil öğrenme konusunda sınıfta kalmışız. 
Dünyaca ünlü eğitim kuruluşu Education First’in, yapmış olduğu İngilizce yeterlilik verileri araştırmasında Türkiye içler acısı bir halde. Yapılan araştırmada Türkiye, araştırmaya dahil edilmiş 26 Avrupa ülkesi arasında sondan ikinci sırada; sadece Azerbaycan’ın üzerinde. Ayrıca kıtada sadece bu iki ülke “Çok Düşük” seviyesinde yer alıyor. Dünya genelindeki toplam 72 ülke arasında ise 51. sırada bulunuyoruz. 

Hem Avrupa’nın hem de dünyanın ilk 5’inde ise Hollanda, Danimarka, İsveç, Norveç ve Finlandiya bulunuyor. İskandinav ülkeleri bu konuda aşıp gitmiş anlayacağınız. Eğitimli, eğitimsiz hepimizin yaşadığı bu sorun, tablolarda böyle sonuçlar doğuruyor. Geç kalmış olsak bile bundan sonraki süreçte İngilizce eğitim için kapsamlı çalışmalar sistematik bir şekilde hayata geçirilmeli. 

Çocukların algısının en yüksek olduğu okul öncesi eğitimden başlayarak tüm eğitim dönemlerinde de devam ettirilmeli. Tabi bu durum sadece özel kurumlarda değil ülkenin tüm vilayetlerinde bulunan devlet okullarında da aynı şekilde uygulanmalıdır. En azından bundan sonraki nesiller, dil problemini bu şekilde rahatça çözüp dünyanın her köşesinde kendilerine yer bulabileceklerdir. Bu meselenin çözümü, bu kadar zor olmasa gerek.