“ACININ, YOKLUĞUN NE OLDUĞUNU BİLİRİZ”
“Bizler, bu toprakların çocukları; anaları, babaları, evlatları, kadınları ve erkekleri, devletimizi sever, devletimizi sayar, devletimizi biliriz. Bayrağımızı yere düşürmez, düştüğü yerden kaldırır, düşürenlerden hesap sorarız. İnancımız da budur, fikrimiz de budur, zikrimiz de budur. Bizler, bu toprakların çocukları; acının, yokluğun ne olduğunu biliriz. Acı çekene, yokluk çekene, biz çekmiş gibi davranır, yarasını sarar, ekmeğimizi böleriz.”
“Bizler, bu toprakların çocukları; gerekirse bayrak nöbetinde, başına yağan bombalardan ölürüz. Vatanı, bayrağı, inancı beklediğimiz müddetçe, 'vatan sağ olsun' deriz, bağrımıza taş basar, yüce mevladan sabır, inayet dileriz. 'Devletimiz var olsun' deriz. Biz, bu toprakların çocukları; 'Şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasî emelleriyle tevhit edenlerden', hesap sorduğumuz gibi; şahsi menfaatlerini, memleketin menfaatleriyle bir tutanlardan da, hesap sorarız”
"Biz, meseleye şahsi hesaplarla bakmıyoruz. Biz meseleye, ülkemizin ve milletimizin menfaatleri üzerinden bakıyoruz. Bizim önceliğimiz akıldır. 'Sahaya da, masaya da devlet aklı hakim olmalı' diyoruz. Biliyoruz ki, akılsız başın ceremesini millet çeker. “
“Bayram Teğmen. 2 ay önce babasını kaybetmişti. Cenazeden sonra gittiği berber arkadaşına demişti ki; “Arkadaşlarım orada çarpışıyor. Ben de döneceğim. Belki bu son traşım olur. Öyle oldu. Mesela Batuhan Onbaşı. Şehit torunuydu. Daha 6 ay önce nişanlanmıştı. Yuva kuracaktı, çoluğa çocuğa karışacaktı. Şimdi karışamayacak. Mesela Birhan Onbaşı. "Biz 7 yaşında yağmurun altında, soğuktan titreyerek, 'Varlığım Türk Varlığına Armağan Olsun' derken şaka yapmıyorduk." diyen, koca yürekli bir yiğit… O kendi varlığını Türk varlığına armağan etti, mesela Mehmet Astsubay. Henüz 21 yaşındaydı. Göreve başlayalı daha 1 ay olmuştu. Toprağa düştü. Burkay Onbaşı. Bir kızı sevmişti, evleneceklerdi. Ölüm onları ayırdı. Mesela, Selman Çavuş. Bir buçuk yaşındaki Uygur’un babasıydı. O, oğlunu büyürken göremeyecek. Mesela, Ahmet Onbaşı. 23 yaşındaydı. Anası-babası her aradığında, ateş çemberindeyken bile, “İyiyim, merak etmeyin.” diyordu. Artık telefonu açamayacak. Mesela, Nihat Onbaşı. Lüleburgaz’dan İdlib’e gönüllü gitmişti. Geriye cenazesi geldi. Mesela, Emre Onbaşı. 20 Nisan’da düğünü vardı. Olamadı… Mesela Süleyman Yüzbaşı. Arkasında iki küçücük çocuk bıraktı. Onlar babasız büyüyecek.”
“Herkes bilsin ki, İYİ Parti siyasette aklın ve vicdanının sesidir. İYİ Parti kutuplaşmayı sona erdirmek için, milletin çağrısı üzerine oluşmuş bir siyasi harekettir. Biz alınan her karara, milletin çıkarları penceresinden bakarız. “
“SAHAYA DA, MASAYA DA DEVLET AKLI HAKİM OLMALI.”
“Biz meseleye, ülkemizin ve milletimizin menfaatleri üzerinden bakıyoruz. Bizim önceliğimiz akıldır. “Sahaya da, masaya da devlet aklı hakim olmalı.” diyoruz. Biliyoruz ki, akılsız başın ceremesini millet çeker”
(Eren GÜVENDİK)
Muhabir: TE Bilisim



