Toplum içerisinde oldukça yaygın görülen diş sıkma sorunu; deprem ile tetiklenen travma ve endişe nedeniyle daha çok görülmeye başladı. İstanbul Sağlık ve Teknoloji Üniversitesi Öğretim Üyesi Diş Hekimi Dr. Melih Şengül “Diş sıkma ve çene rahatsızlıkları, toplumu pandemi gibi sarmış ve yayılmış durumda. COVID sırasında insanların bir yandan evden çalışması, diğer yandan hastalık endişesi taşıması kaygı ve korkuyu arttırmış; bu da diş sıkma şikayeti olan hastaları daha çok görmemize yol açmıştı. Şimdi de deprem dolayısıyla benzer bir durum yaşıyoruz. Mevcut diş sıkma sorunu olan ve tedavi ettiğimiz hastalarımız deprem sonrasında sorunları tetiklenmiş ve şikâyetleri artmış şekilde geri gelirken, daha önce diş sıkma şikayeti olmayan kişilerde de bu semptomlar görülmeye başladı. Bizim gibi stres oranı yüksek toplumlarda genel olarak diş sıkma şikâyeti daha çok görülüyor" dedi.

Dr. Şengül, sözlerine şöyle devam etti: ''Diş sıkma şikâyeti genelde biyopsikososyal sebeplere dayandırılır. Belirli dönemlerde artış gösterir. Deprem ile beraber; dişlerini sıktığının farkında bile olmayan kişiler için bu durum fark edilir oldu. Travma atağı sırasında cenin pozisyona çekilerek, kıvrılma ve dişlerini sıkma insana özgü psikolojik savunma mekanizmasıdır.''

Dr. Şengül, “Zor durumlarda söylediğimiz ve bilinçaltı kodlamamızda var olan “Sık dişini, bu da geçer” deyimi aslında tam olarak içinde bulunduğumuz durumu açıklıyor. Psikolojik olarak diş sıkmamız gereken durumlar artıkça, fizyolojik olarak da dişimizi daha fazla sıkıyoruz. Stresli zamanlarda gün içerisinde veya gece dişlerde sıkma görülebilir” diyerek depremin bu şikâyetleri artırdığına da dikkat çekti.

“Çocukluk travmaları diş sıkmaya yol açabilir”
“Diş sıkma bir hastalık değil bir sonuçtur; altında yatan psikolojik ve fiziksel nedenlere bakmak gerekir” diyen Dr. Şengül, “Çene ve dişler ortopedik olarak düzgün kapanmıyorsa; iskelet, çene için doğru bir kapanış vermiyor veya ortopedik bozukluk varsa diş sıkma ortaya çıkabilir. Bu sebepler dışında psiko-sosyal faktörler de var. Çocukluk travmaları, aile baskısı, gelecek kaygısı, anksiyete, korkular; antidepresan, alkol ya da madde kullanımı diş sıkma miktarı ve sıklığını artırabilir” şeklinde konuştu.

“Diş sıkmak pek çok hastalık riskini artırıyor”

Diş sıkmanın başka hastalıklara yol açabileceğini vurgulayan Dr. Şengül, “Diş sıkmaya sadece dişleri sıkmak olarak bakmamak gerekir. Temelde başka bir rahatsızlık sebebiyle bir sonuç olarak önümüze gelebilir. Yakın da ya da uzak pek çok hastalıkla birlikte kişinin kendisinin bile fark etmediği diş sıkma problemi bir arada olabilir. Diş sıkmak, dişler üzerinde kırılmalar, çatlamalar, aşınmalar yapabileceği gibi; diş eti çevre dokularında, diş eti çekilmeleri yapabilir, ağzın içindeki yumuşak dokular üzerinde olumsuz etkileri vardır. Başta aşınma olarak görülür. Ağızda eğer bir dolgu, restorasyon, köprü varsa kırılma olabilir; dişin kendisi dahi kırılabilir. Çene eklemleri üzerinde, kasların aşırı gelişmesinden yüzde asimetrik gelişmeler yaşanabilir. Estetik olarak görüntü bozukluğu yaşanabilir. Gece kaslar çalışmaya devam ettiği için, yorgun uyanılmasına; derin uykuya geçilemediği gibi uyku bozukluğu gibi problemlere neden olabilir. Hayat kalitesi büyük ölçüde düşerken genel hayattaki performansı da düşürebilir. Diş sıkmaya sebep olan faktörler, zaman içerisinde postürün bozulmasına yol açan hastalıklara da neden olabilir” diye konuştu.

Egzersizler işe yarar mı?

Dr. Şengül, sözlerini şöyle sonlandırdı: ''Kasları rahatlatıcı birtakım egzersiz ve metotlar mevcut ancak unutulmamalı ki bunların hiçbiri tedavi amaçlı değil. Diş hekimi tarafından önerilecek ve çene kaslarını kuvvetlendiren bazı egzersizler diş sıkmayı azaltabilir. Ancak tek başına egzersiz yeterli olmayacaktır. Kalıcı düzelme için sebepleri bulunarak tedavinin planlanması gerekir. Geçici bir rahatlama için kas masajları fayda verebilir. Vücudumuzda agonist ve antagonist dediğimiz birbirinin zıddı iki tür kas vardır. Her kas kendi zıddı ile çalışır. Kapatıcı kasının açma kası da var. Sürekli kapatıcı kas aktifse açma kası inaktif oluyor. Açıcı kasları kuvvetlendirdiğimizde, diş sıkma alışkanlığında azalmalar görülebilmektedir. Ağız açma kaslarını kuvvetlendirdiğimizde sıkma azalıyor.”

İHA

Editör: Nisa K.