Türk sanat müziğinin en güçlü ve duygulu seslerinden biri olan Muazzez Abacı, sadece sesiyle değil, sahne duruşu ve zarafetiyle de bir döneme damgasını vurmuştur. Sanat yaşamı boyunca radyo, gazino ve albüm çalışmalarıyla geniş bir hayran kitlesi edinen Abacı, klasik Türk müziğini geniş kitlelere sevdirmiştir.
MUAZZEZ ABACI KİMDİR?
Hicran Muazzez Abacı, 12 Kasım 1947’de Ankara’da doğdu. Çocukluk yıllarını başkentte geçiren sanatçı, müziğe olan ilgisini küçük yaşlarda fark etti. Eğitimini tamamladıktan sonra müzik tutkusunun peşinden giderek sanat hayatına adım attı.
Muazzez Abacı’nın profesyonel kariyeri 1960’lı yılların ortasında Ankara Radyosu’nda başladı. Kısa sürede güçlü sesiyle dikkat çeken sanatçı, 1970’lerden itibaren sahnelerde ve gazinolarda assolist olarak yer aldı. 1973’te çıkardığı ilk plağıyla tanınmaya başlayan Abacı, 1980’li ve 1990’lı yıllarda “Vurgun”, “Şakayık”, “Felek” ve “Bir Garip Yolcuyum” gibi eserlerle büyük çıkış yakaladı.
Klasik Türk sanat müziğini modern bir yorumla buluşturan Muazzez Abacı, güçlü sesi ve duygusal yorumuyla dinleyicilerin gönlünde yer etti. Sahnede gösterdiği zarafet ve sahne hakimiyetiyle Türk müzik tarihinin en önemli assolistlerinden biri olarak kabul edildi. 1998 yılında Devlet Sanatçısı unvanı alan Abacı, müziğe katkılarından dolayı birçok ödülle de onurlandırıldı.
Muazzez Abacı’nın özel hayatı zaman zaman magazin gündeminde yer alsa da sanatçı her zaman müzikle anılmayı tercih etti. Bir kızı olan sanatçı, uzun yıllardır İstanbul’da yaşamını sürdürüyor. Sağlık durumuyla ilgili zaman zaman gündeme gelen Abacı, müzikten hiçbir zaman kopmadı. Türk sanat müziğine adanmış hayatı ve sahnedeki duruşuyla, bugün hâlâ saygıyla anılan bir usta olarak görülüyor.
