Psikolojik Danışman Ekrem Çağrı Öztürk, geçmişte ve gelecekte sürekli düşünmenin kişinin anda kalmasını engellediğini, bunun ise hem duygusal hem de fizyolojik sıkıntılara neden olabileceğini söyledi.
Öztürk, geçmişe takılmanın genellikle tamamlanmamış meselelerden kaynaklandığını belirtti. "Örneğin, bir arkadaşımız ya da iş yerindeki yöneticimizden aldığımız bir söz üzerine o anda tepki veremediysek, haftalarca kafamızda farklı cevap senaryoları oluştururuz. Asıl önemli olan bu durumu anlamaya çalışmak ve bizi rahatsız eden sebebi keşfetmektir" dedi.
Geleceği düşünmenin de aynı şekilde yorucu olduğunu ifade eden Öztürk, bunun altında yatan nedenlere dikkat çekti. "Bir kişi arkadaşlarını ağırlamak için gezilecek yerleri, restoranları planlayabilir. Bu planlama davranışı aslında olası problemleri önlemeye, eleştirilmekten korkmayı azaltmaya ya da başkalarının takdirini kazanma çabası olabilir" diye açıkladı.
Öztürk, asıl önemli olanın geçmiş ve gelecekte takılı kalmak değil, "sonsuz bir şimdi" olduğunu vurguladı. "Geçmiş deneyimlerimizden öğrenir, gelecek için planlar yaparız. Ancak takılı kalırsak duygusal, zihinsel ve bedensel zorlanmalar ortaya çıkar. Bu yüzden anda kalmaya ve hayatın şimdiki anına niyet etmeye ihtiyacımız var" dedi.
