Özel Haber: Kadir GÜRHAN Karadeniz’den gelen taze hamsi ve istavrit balığı Ankara’da, tezgahlardaki yerini aldı. Vatandaşın alım gücünün düşmesi hamsi satışlarına da yansıdı. Ulus halinde balık satışlarının eskisi gibi olmadığına dikkat çeken Sefer Yurtdaş, “1970’ten beri Ulus halindeyim her geçen gün bir önceki günü aratıyor. Asgari ücrete yüzde 50 zam yapıldı ama her şeye yüzde 100 zam geldi. Matematiğe ya da istatistike gerek yok. Eskiden çalıştığım günlük yevmiyem ile 6 kilo alabalık alıyordum şimdiki günlük yevmiyem ile ancak 3 kilo alabalık alabiliyorum” diye konuştu. Alabalığın kilosunun 50 TL olduğunu belirten Yurtdaş, alım gücü düşen vatandaşın alabalık yemesinin zor olduğunu söyledi. Yurtdaş, “Alım gücü düşen vatandaş nasıl alabalık yiyebilir ki? Çupra, alabalık, levrek ve somon gibi balık türleri yüzde 100 arttı. İhracat, ihracat diyoruz peki biz ne yiyip içeceğiz. Çupra ve levreğin kilosu geçen sene 35-40 lira civarındaydı. Bu iki balığın şu anki fiyatı 100 lira olmuş. Bu da yaklaşık olarak yüzde 200 zam demektir” dedi. Başkentlileri taze balık almaya davet eden Yurtdaş, Karadeniz’den Ankara’ya taze balık geldiğini ifade etti. Balık fiyatlarının düşmeyeceğinin de altını çizen Yurtdaş, “Balıkta taban fiyat yok. Serbest piyasa var. Herkes kafasına göre fiyat belirliyor. Bu şekilde devam edilirse balık fiyatları düşmez. Tam aksine artmaya devam eder. Çünkü denetleme yok. Türkiye nüfusu artarken, üretim azalıyor. Arz talebi karşılayamayınca fiyat da artmaya devam ediyor” şeklinde konuştu. “ANKARA İÇ ANADOLU’NUN BALIK MERKEZİDİR” Ankara’ya taze hamsi geldiğini söyleyen Yurtdaş, “Bir aydır Ankara’ya taze hamsi gelmiyordu, bugün Karadeniz’den taze hamsi geldi. Bu yüzden Ankaralı vatandaşlarımıza hamsi almalarını tavsiye ediyorum. Hamsi ve istavrit balığı deniz balığıdır, taze ve günlüktür. Ankara’nın balık yönünden büyük bir şansı var. Merkezi yer olduğu için gece Karadeniz’de avlanan balık sabaha kalmadan Ankara’ya geliyor. Ankara iç Anadolu’nun balık merkezidir. Kırıkkale, Konya ve Eskişehir’e Ankara’dan balık gidiyor. Ankara balık konusunda İstanbul’dan daha şanslıdır. Karadenizli Karadeniz balığını, Marmaralı Marmara balığını, Egeli Ege balığını yer ama Ankaralı bütün her yerden gelen balıkları yer. Çünkü merkezi bir yerdir” dedi. “SERBEST PİYASA DA BALIK AZ OLUNCA FİYAT UÇUYOR” Yurtdaş, “Hamsi ve istavritin fiyatları biraz pahalıdır. 25 liraya kilosunu satıyoruz. Kilosunun 20 liraya satılması gerekir. Ankara memur ve öğrenci kentidir. Ucuz olması gerekir ki tüketilsin. Ama maliyetler arttığı için doğal olarak fiyatlar da artmaya başlıyor. Balık kasa fiyatlarına taban fiyatı getirilmesi gerekir. Taban fiyatı yok. Her gün tutulan balığın kasasına neden taban fiyatı konulmuyor? Fakat buğday üreticisine devlet taban fiyatı koyuyor. Bu adaletsizliğe neden oluyor. Taban fiyat şart. Eskiden belediye bu fiyatı belirliyordu. Şimdi serbest piyasa olduğu için kimse belirlemiyor. Herkes kafasına göre bir fiyat belirliyor. Serbest piyasa olunca balık fiyatları da artıyor. Azami bir fiyatı olursa esnaf da kazanır, pazarcı da kazanır, vatandaş da balık yemiş olur. Serbest piyasada balık az gelince fiyatlar uçuyor. Bu durumun önüne geçmek gerekir” açıklamasında bulundu. “ÇUPRA, ALABALIK, LEVREK VE SOMON GİBİ BALIK TÜRLERİ YÜZDE 200 ARTTI” ‘Balık satışları eskisi gibi değil’ diyen Yurtdaş, “1970’ten beri Ulus halindeyim her geçen gün bir önceki günü aratıyor. Asgari ücrete yüzde 50 zam yapıldı ama her şeye yüzde 100 zam geldi. Matematiğe ya da istatistike gerek yok. Eskiden çalıştığım günlük yevmiyem ile 6 kilo alabalık alıyordum şimdiki günlük yevmiyem ile ancak 3 kilo alabalık alabiliyorum. Şu an alabalığın kilosu 50 lira. Alım gücü düşen vatandaş nasıl alabalık yiyebilir ki? Çupra, alabalık, levrek ve somon gibi balık türleri yüzde 200 arttı. İhracat, ihracat diyoruz peki biz ne yiyip içeceğiz. Çupra ve levreğin kilosu geçen sene 35-40 lira civarındaydı. Bu iki balığın şu anki fiyatı 100 lira olmuş. Bu da yaklaşık olarak yüzde 200 zam demektir” ifadelerini kullandı. “ULUS HALİNDE KAYIT DIŞI BİRÇOK MÜLTECİ ÇALIŞIYOR” Taban fiyatı belirlenmedikçe, denetim olmadıkça fiyatların düşmeyeceğine vurgu yapan Yurtdaş, “Fiyatlar tam aksine artmaya devam eder. Çünkü denetleme yok. Türkiye nüfusu artarken, üretim azalmıştır. Arz talebi karşılayamayınca fiyatta artmaya devam ediyor. Şu anda Ulus halinde bildiğimiz kadarıyla 200 yabancı çalışıyor. Bunların çoğu kayıt dışı istihdam. İşsiz kişi sayısı 5 milyona dayanmış, gençlerimiz iş bulamıyor ama yabancılar çalışıyor. Çünkü kayıtdışı çalıştıkları için hem daha çok hem de düşük ücrete çalıştırılıyorlar.  Gençlere iş var mı? Var ama yabacı çalıştırıyorlar. Çünkü denetim yok. Denetimin yapılması lazım. Ulus’un restoranlarına, pazarlarına, marketlerine bakın kimlerin çalıştığını kendi gözlerinizle görmüş olursunuz. Mültecilerin düzenli bir şekilde kamplarda misafir edilmesi gerekir diye düşünüyorum” diye konuştu. “HERKESİN YEMESİ GEREKEN BALIK LÜKS OLDU” Esnaf olarak birçok sorunları olduğunu kaydeden Yurtdaş, konuşmasına şu şekilde devam etti: “KDV yüksek, elektrik, su faturalarımız her geçen gün artıyor, kiralarımız yüksek. Geçen ay 3200 civarında elektrik faturası ödedik. Neredeyse her ay bu civarda elektrik faturası ödüyoruz. Gider fazla olunca fiyatlara yansıyor. Bu da vatandaşın cebine yansıyor. Alım gücü olmayan varandaş da pahalı balığı tüketemiyor. Herkesin yemesi gereken balık lüks oldu şimdi. Herkes balık yiyemiyor. Fiyatlar yüksek çünkü. Buradan ev ve yurt bulamayan öğrenciler için ev ve yurt bulan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’a teşekkür ediyorum. Ulus’tan Dışkapı’ya kadar olan otelleri öğrencilere tahsis etti. Yürekten kendisini kutluyorum. Bütün esnaflarımıza hayırlı satışlar, bugün vatandaşlarımıza sağlıklı ömürler diliyorum. Koronavirüs denilen beladan kurtulmak, güzel eğitim, güzel bir yönetim ve temiz bir toplum diliyorum.” “ZİNCİR MARKETLER İŞLERİMİZİ CİDDİ DERECEDE ETKİLEDİ” 55 yaşında olduğunu ve 10 yaşından beri Ulus Halinde meyve sebze sattığını dile getiren Yurtdaş, 45 yıldır Ulus Haline hiçbir şeyin yapılmadığını söyledi. Değişen tek şeyin çatı olduğunu belirten Yurtdaş, “Alışveriş olarak baktığımızda 25-30 yıl önceki kalabalığı arıyoruz. O zamanlar daha yoğundu. Alışveriş merkezleri ve büyük marketler olmadığı zaman burası çok yoğundu. Ankara’nın alışveriş merkeziydi. Şimdiki zamanın beş altı katı yoğunluk vardı. Bu iki durumdan olumsuz etkilendik. Şu an dışarıdan gelen Somali, Irak, Suriye ve Afganistan’dan gelen misafirlerimiz bu civarda oturdukları için var olan alışveriş eksikliğini kapatıyorlar” şeklinde konuştu.    
Editör: TE Bilisim