Teknik Direktör Abdullah Avcı, TamSaha dergisinin Haziran sayısına açıklamalarda bulundu. Avcı; tecrübeleri, hedefleri, Türk futbolunun neden gelişmediği ve geride kalan Süper Lig sezonunu konu alan değerlendirmelerde bulundu. Röportaja kendini tanıtarak başlayan 61 yaşındaki teknik adam, 'futbol kariyerin boyunca en çok kime minnettarsın' sorusuna da Trabzonspor Başkanı Ertuğrul Doğan'ın ismini verdi.

Abdullah Avcı'nın TamSaha dergisinde yer alan röportajı şu şekilde:

SORU: BİR TEKNİK DİREKTÖR OLARAK ZOR KARARLAR VERMEK ZORUNDASIN. BİR OYUNCUYA FORMA ŞANSI VEREMEDİĞİNDE VEYA ONU KADRO DIŞI BIRAKTIĞINDA BUNUN İNSANİ YÜKÜ SANA NASIL YANSIYOR?

Cevap: Maç önü, maç içi karar vermek bizim en önemli görevlerimizden biri. Hayali sahaya çıkıp fark oluşturmak, amaçları kendi kariyerini geliştirmek olan 24-25 farklı karakteri, farklı hayat bakışı olan insanı yönetmek zorundayız. Teknik direktör olarak rakibe göre plan hazırlayacaksın, oyun senaryosu hazırlayacaksın, A, B ve C planların olacak. Oyuncularına, yönetimine, taraftarlara karşı sorumlusun. Oyuncuların hafta içi davranışlarını, antrenmana katılımını, problemlerini biliyorsun ve kararlar alıyorsun. Problem çıkartan ama standardı yüksek bir oyuncuyu kimi zaman almıyorsun ve bu sorunları onu çok seven taraftarlarla paylaşamıyorsun. Ben oyuncularla doğru iletişim kurma konusunda iyi olduğumu düşünüyorum. Ancak radikal kararlar aldığında ve bir de sonuç kötü çıkarsa ihale de sana kalıyor

SORU: HAYATIN BOYUNCA HEP FUTBOLUN İÇİNDEYDİN. HİÇ 'ACABA FARKLI BİR MESLEK SEÇSEYDİM NASIL OLURDU?' DİYE DÜŞÜNDÜN MÜ?

Cevap: Sağ olsun futbol bana bunu çok düşündürtmedi. Oysa babam benim önce tersanede işçi olmamı istemişti, tersaneden kaçtım. Gemi Yapı Meslek sınavına soktu, boş kağıt verdim. Sonra Beyoğlu Ticaret Lisesi ve lisede okurken Vefaspor'a davet.. Şükürler olsun bugün bu röportajı veriyorum

SORU: PROFESYONELLİĞE GİDEN YOLDA NELER YAŞADIN?

Cevap: Vefaspor'da ilk antrenörüm çok şey öğrendiğim, Halil Bıçakçı'ydı, Allah rahmet eylesin. Genç takımda oynamadan Genç Milli Takım'a gittim. Üç sene sonra 18 yaşımda 20 maçta 32 gol atıp gol kralı oldum ve amatör takımda oynamadan A takımla profesyonel mukavele yaptım. Çok çalıştım. Babam izin vermiyordu, onu ikna etmekte çok zorlandım. Kolay olmadı ama güzel oldu.

SORU: TEKNİK DİREKTÖR OLMAYA NASIL KARAR VERDİN? BU YOLA ÇIKARKEN HEDEFLERİN NELERDİ, GELDİĞİN NOKTADA HEDEFİNİN YÜZDE KAÇINI GERÇEKLEŞTİRDİĞİNİ DÜŞÜNÜYORSUN?

Cevap: Hem futbolculuk hem de teknik direktörlük hayatımda çok önemli bir rolü olan Ziya Doğan'ın verdiği motivasyonla bu yola girdim. "Senin gibi insanların bu işin içine girmesi lazım. Sen hem çok iyi bir antrenör olacaksın hem de senin iletişimin ve ilişkin diğer insanlardan çok farklı" diyerek beni teşvik etti. Ama daha somut bir yolu da önüme sundu, "Ben şu an yardımcılık yapıyorum ama teknik direktörlük yapacağım. Ben seni ekibimin içinde yardımcı antrenör olarak düşünüyorum" dedi. 1999'da girdiğim antrenör kursundan sonra Ziya hocamın yardımcı antrenörü olarak dört yıl kaptanlığını yaptığım İstanbulspor'da başladım ve başlayış o başlayış. İstanbulspor'da yardımcı antrenörlük, PAF takımı teknik direktörlüğünde üçüncülük, Galatasaray'da U19'la şampiyonluk, U17 Milli Takımı ile Avrupa şampiyonluğu ve dünya dördüncülüğü, İBB ile 2. Lig şampiyonluğu, Süper Lig'de dört yılda güzel işler, A Milli Takım Teknik Direktörlüğü, Başakşehir'de harika bir dört sezon. Sezon başında düşer miyiz diye düşünen yöneticilerimiz vardı ama ilk sezonumuzda dördüncü olmayı ve Avrupa kupalarına katılma hakkını kazanmayı başardık. İki kez ikinci, bir kez üçüncü olduk. Bizim ikinci olduğumuz puanlarla ligde şampiyon olan takımlar vardı. Beşiktaş'ta çalışmak ve Trabzonspor'da şampiyonluk, A Milli Takım'dan sonra Galatasaray ve Fenerbahçe'den alınan transfer teklifleri... Aslında hedeflerimin yüzde 80'inin gerçekleştirdim diyebilirim. Rakipleri hiç değersizleştirmeden, hakemleri hedef göstermeden, oyuna saygılı, futbola değer katan bir teknik adam olmaya çalıştım.

SORU: GEÇMİŞTE ÇALIŞTIĞIN HOCALARDAN ÖRNEK ALDIKLARIN VAR MI? VARSA HANGİ ÖZELLİKLERİ SENİ ETKİLEDİ?

Cevap: Çalıştığım her hocamdan elbette bir şey almışımdır ama kendi iletişimimi ve formasyonumu geliştirmek için çalışmışımdır. Özellikle Avrupa'daki güncel oyunu takip ederek

SORU: TAKIMLARINI ÇALIŞTIRIRKEN EN ÇOK ÖNEM VERDİĞİN TAKTİK PRENSİPLER NELERDİR?

Cevap: Doğru hücum, doğru savunma, takım oyunu, bütün içinde oyuncuların bireysel yeteneklerini maksimuma çıkarma. Alanları iyi paylaşma, oyuncuların takım savunmasında birlikte, üçüncü bölgede özgürlüklerini ve yeteneklerini kullanarak fark oluşturma, duran topta savunmada ve hücumda analizler doğrultusunda fark oluşturma

SORU: HERHANGİ BİR TAKIMIN YÜZDE 70-80 TOPA SAHİP OLDUĞU MAÇTA ALEYHİNE TABELADA 2 VEYA 3 SIFIR YAZMASINI NASIL DEĞERLENDİRİRSİN?

Cevap: Çok sık karşılaşılan bir durum değil bu Rakip kalecinin devleştiği, savunma oyuncularının verimli olamadığı, rakibin senin hatalarını cezalandırdığı, üzücü bir maç olarak hatırlarım. Yaşamışlığım da vardı ve çok üzücüdür ve daha çok çalışırım son pasa, son vuruşa, savunmaya. Bu istatistiklerle bir kaybedersin, dokuz kazanırsın.

SORU: GÜNÜMÜZ FUTBOLUNDA TEKNİK DİREKTÖRLERİN SÜREKLİ KENDİNİ GÜNCELLEMESİ GEREKİYOR. SEN KENDİNİ NASIL GELİŞTİRİYORSUN?

Cevap: İngiltere'ye gittim, Manchester City başta pek çok kulübün antrenmanlarını ve maçlarını seyrettim. Altyapı tesislerini inceledim. Antrenör ekibimle her hafta analiz toplantılarımız sürüyor. Geliştirebiliyor muyum bilmiyorum ama besleniyorum.

SORU: TEKNİK DİREKTÖRLÜKTE SAHA İÇİ KADAR SAHA DIŞINDAKİ İLETİŞİM DE ÖNEMLİ. FUTBOLCULARINLA VE EKİBİNLE NASIL BİR İLETİŞİM DİLİ KURUYORSUN?

Cevap: Samimi ve dürüst oyuncu çok zekidir ve karşısında adil bir teknik adam görmek ister. Böyle davranmaya hep özen gösterdim. Oyuncularımın da samimi ve dürüst ama çalışkan olmasını isterim. Ekibimle uzun senedir birlikte çalışıyoruz. Herkesin sorumlulukları, neyi ne zaman ve nasıl yapmaları gerektiği bellidir. Geri bildirimleri, analizleri eksiksiz ve tam almak isterim. İletişim dilim gerektiği gibidir. Duruma, tansiyona göre değişir. Kalabalıklar içinde asla gurur kıracak bir dil kullanmam.

SORU: BİR OYUNCUNUN PERFORMANSI DÜŞTÜĞÜNDE ONU TEKRAR KAZANMAK İÇİN NASIL BİR YOL İZLİYORSUN? TAKIM İÇİNDEKİ REKABETİ VE OYUNCULARIN MOTİVASYONUNU NASIL SAĞLIYORSUN?

Cevap: Konuşuruz Problemin kaynağını doğru tespit etmek önemlidir. Oyuncunun motivasyonu için ekstra bir çabaya gerek yok. Çünkü bu mesleği en iyi şekilde yapmak için yüksek maaşlar alınıyor. Tabii zaman zaman abi gibi davranarak, kimi zaman uyarılarla, doğru çalıştırarak "ekibimle" yukarı çekmeye çalışırız.

SORU: KARİYERİNDE SENİ EN ÇOK ZORLAYAN DÖNEM HANGİSİYDİ VE BU SÜRECİ NASIL YÖNETTİN?

Cevap: Baktığınızda A Milli Takım ve Beşiktaş sonrası dönemlerde zorlandığımı söyleyebilirim. Bilgi alışverişi yaparak, zaman zaman destek alarak süreci yönetmeye gayret ettim.

SORU: TÜRKİYE'DE TEKNİK DİREKTÖRLER GENELLİKLE KISA SÜREDE BASKI ALTINDA KALIYOR. BU BASKIYI NASIL YÖNETİYORSUN? ELEŞTİRİLERLE NASIL BAŞA ÇIKIYORSUN? SENİ EN ÇOK HANGİ ELEŞTİRİLER ETKİLİYOR?

Cevap: Futbolun en güzel tarafı demokratikliği, bilgisi olmayanların bile fikri var! İzlerken de dünyanın en kolay oyunu, zaten bu yüzden hakkında herkes konuşabilir, yorum yapabilir. İşimizin en önemli kısmı baskıyla başa çıkabilmek. Zirvelerde rüzgar sert eser. Baskıyla başa çıkabilmek nispeten kolay, küfür ve hakaretler ise çok zorlayıcı. Eleştiriler başımız üstüne. Eleştiri hakaret içermiyor ve haklılık barındırıyorsa üzerinde düşünürüz. Yapıcı olan her eleştiri, önerme içeren her eleştiri etkileyicidir. Ama ömrünün 50 yılını futbolda geçirmiş, 25 yıldır teknik direktör olarak takım yöneten kişilere "bilgisiz olduğun bir konuda" futbol öğretir gibi konuşulması çok rahatsız edici oluyor.

SORU: GENÇ OYUNCULARA FORMA ŞANSI VERME KONUSUNDA NE DÜŞÜNÜYORSUN?

Cevap: Genç oyuncuyu en çok oynatan hocalardan biri benim. Yabancı sayısının bu kadar arttığı dönemde zor tabii. Her kulübün yarışan kimliğinin olması, bir organizasyonunun olmaması işi zor hale getiriyor. Ama oyuncu mental ve fiziksel olarak hazırsa, Cengiz Ünder ve Ahmetcan Kaplan gibi oyuncular hemen yükselip gidiyor.

SORU: A TAKIMA YÜKSELEN ALTYAPI OYUNCUSUNUN 1 YIL ANTRENMAN YAPTIĞI HÂLDE KONDİSYONUNUN A TAKIM SEVİYESİNE GELMEMESİNİ NASIL DEĞERLENDİRİYORSUN?

Cevap: Antrenman temposu ile maç kondisyonu kazanmak zor. Altyapıdan A takıma yükselen futbolcuların A takımda forma giymesinin zor olduğu dönemlerde maç yapmasını, rekabetçi oyunlarda mücadele etmesini sağladığımız zaman bu dediğin sıkıntı daha kolay ortadan kalkacaktır. Bu oyunculara muhakkak bireysel programlar da yapılmalı.

SORU: TEKNİK ADAMLIK YOLCULUĞUNDA NE GİBİ ZORLUKLAR YAŞADIN, "NEREDEN GİRDİM BU İŞE" DEDİĞİN ZAMANLAR OLDU MU?

Cevap: Ben İstanbulspor altyapısında teknik direktör olarak toprak sahada dört yamalı topla bu göreve başladım. Hiç ama hiçbir zaman "Nereden girdim bu işe" demedim. Çok çalıştım. Bir-iki istisna hariç doğru başkan ve yöneticilerle, doğru futbolcularla, doğru kulüplerde çalıştığım için şanslıyım. Üzüldüğüm, daha iyisini nasıl yapabilirdim diye düşündüğüm çok maç, çok sezon oldu ama vazgeçmek yerine hep üstüne koymaya çalıştım.

SORU: TÜRK FUTBOLUNUN GELİŞMESİ İÇİN SENCE EN ÖNEMLİ ADIMLAR NELER OLMALI? TÜRK FUTBOLUNUN TEMEL SORUNU NEDİR. NEDEN AVRUPA KUPALARINDA MART AYINI İSTİKRARLI BİR ŞEKİLDE GÖREMİYORUZ.

Cevap: Türk futbolunun en önemli sorunu saygıdır! Büyük kulüplerde şampiyonluk dışında her sonucun başarısızlık sayılmasıdır. Kaybedenlerin mazereti hep dışarıda araması, yerel başarıların her şeyin üstünde tutulmasıdır, kaybedenlerin kazananları kutlamamasıdır. Avrupa'da mart ve ötesini göremiyoruz çünkü kadrolar her sene aşağı yukarı değişiyor. Kulüp kültürünü, oyun kültürünü bilen oyuncular takımlarında uzun süre görev yapamıyor. Ligimizin temposu çok düşük, top oyunda az kalıyor. Lig daha ön planda tutulduğu için mart ayını gören başarılı sayılıyor. Altyapıdan üstyapıya geçiş için de bir planlama yok!

SORU: HARCANAN BUNCA PARA, YAPILAN ONCA TRANSFERE RAĞMEN EDİRNE'DEN ÖTEYE GİTTİĞİMİZDE KAYDA DEĞER BAŞARI ELDE EDEMEYEN TAKIMLARIMIZIN HEDEFİ LİGİMİZDE ŞAMPİYON OLMAKSA O ZAMAN BU TRANSFERLERİ YAPMAYA, KULÜPLERİ BU KADAR BORCA SOKMAYA NE GEREK VAR DİYE DÜŞÜNÜYORUM. DÖRT BÜYÜKLER ZATEN SEZONA ŞAMPİYONLUĞUN DOĞAL ADAYI OLARAK GİRİYORLAR. SEN BU KONUDA NE DÜŞÜNÜYORSUN?

Cevap: Seninle aynısını düşünüyorum. Şampiyonluk çok önemli ve değerli elbette Ancak hemen şampiyon olabilmek için çılgınca transfer yapmaktansa sürdürülebilir başarı için doğru kadro planlaması ve denk bütçe yapmak şart. Bu kısır döngüden çıkmak için kulüp başkanları uzun vadeli planlar yapmalı ve taraftarlarını ikna etmeli. Taraftarlar da sadece galibiyet izlemek için değil, futbolu bütün kalbiyle sevdiği için stada gelmeli. Bu kadar para harcamaya gerçekten gerek yok. Ayrıca iş para harcamaya kalırsa senden fazla para harcayabilecek en az 30 takım var. İş organizasyonda.

SORU: SENCE İYİ TAKIM KURMAK İÇİN ÇOK PARAYA İHTİYAÇ VAR MI?

Filenin Sultanları’ndan ilk mağlubiyet!
Filenin Sultanları’ndan ilk mağlubiyet!
İçeriği Görüntüle

Cevap: Elbette belli bir bütçeye sahip olmak gerekir. Şampiyonlar Ligi hariç, UEFA ve Konferans Ligi'nde çeyrek finalden finale kadar kalan takımlara bakarsanız doğru bir kadro planlaması ve oyun ezberi ile oralarda olmak mucize değil. Bir Türk takımı Konferans Ligi'ni kazanabilir, UEFA'da çeyrek, yarı final yaşayabilir

SORU: SENCE KULÜPLERİMİZİN MEVCUT BORÇLARINDAN KURTULMASI İÇİN NELER YAPILMASI GEREKİYOR?

Cevap: Önce kulüp denk bütçe yapmalı. Altyapıdan üstyapıya oyuncuların hazır gelmesi sağlanmalı. Taraftar bu çocuklara hoşgörü ile bakmalı. Bankalar Birliği borçları kapatılıp faiz yüklerinden kurtulmalı. TFF altyapılarda nitelikli antrenörlerle doğru antrenman yapılıp yapılmadığını denetlemeli ve çocuklar çok maç oynayarak gelmeli. Yapacak çok iş var.

SORU: TRABZONSPOR'U 38 YIL SONRA ŞAMPİYON YAPAN TEKNİK DİREKTÖR OLARAK NELER HİSSETTİN? SEZON BOYUNCA YAŞADIĞIN ZORLUKLARIN ÜSTESİNDEN NASIL GELDİN?

Cevap: Bu benim hayatımdaki en büyük gurur kaynaklarımdan biri olarak kalacak. Kendi öz kaynaklarından çıkan futbolcularıyla üç büyüklerin saltanatına son veren, tutkunun en üst düzeyde yaşandığı ve uzun bir süre şampiyonluktan uzak kalmış bir kulüp. İyi başladık, arayı açtık ama finalde yavaşladık. Nisanda şampiyonluğu garantiledik, "Geç oldu" diye eleştirildi. Ertuğrul Başkan başta yöneticilerimizle, futbolcularımızla, teknik heyetimizle, stadyumları tıklım tıklım dolduran taraftarlarımızla... Şükürler olsun, kasketimle, kazandığımız kupalarla, fotoğraflarımızla ben de Trabzonspor tarihinde ve müzesindeyim.

SORU: YILLAR SONRA GALATASARAY-FENERBAHÇE DERBİNİ YABANCI HAKEMLERİN YÖNETMESİNİ NASIL DEĞERLENDİRİYORSUN? HAKEMLERİMİZE DUYULAN GÜVENSİZLİĞİN SEBEPLERİ NELERDİR?

Cevap: Bir derbi maçının yabancı bir hakem tarafından yönetilmesi üzücü, ancak hakemlik organizasyonunda çok radikal değişiklikler yapıldı. Yeni hakemler çok deneyimsizler, teknik olarak gelişmeleri ve kriz yönetebilmeyi başarabilmeleri için zamana ihtiyaçları var.

SORU: SON 20 YILDA FUTBOL SEYİRCİSİNİN HER GEÇEN SENE STADYUMLARI BOŞ BIRAKMASININ SEBEPLERİ NELER? SEYİRCİLERİ TEKRAR TRİBÜNLERE ÇEKMEK İÇİN NELER YAPILMALI?

Cevap: Çok sayıda sebebi var. Birincisi futbolsever kitle dünyanın her yerindeki maçları seyretme şansına sahip. Bizim kısır çekişmemizde futbola dair doğruları da çok görmüyorlar. Top oyunda Avrupa'nın üst liglerine göre 8-9 dakika daha az kalıyor. Bilet almaya bütçe oluşturmakta zorlanıyorlar. Anadolu'da özellikle gençleri stadyumlara çekmek için eğitici programlarla kampanyalar düzenlemeliyiz. Futbolu seven, rakibe saygılı, kuralları bilen genç bir jenerasyona bu alışkanlığı kazandırabilsek, o takımların futbol kalitesi de yükselecektir.

SORU: GEÇMİŞTEKİ FUTBOLLA BUGÜNKÜ FUTBOLU KARŞILAŞTIRDIĞINDA NE GİBİ FARKLILIKLAR GÖRÜYORSUN?

Cevap: Dayanıklılık, devamlılık, sürat, alan kullanımı, taktik yaklaşımlar, kadrodaki futbolcu sayısı, stadyumların güzelliği, bilimsel yaklaşımlar, beslenme, analiz, toplam maç sayısı, topların kalitesi her şey farklı. Kıyas kabul etmez ama geçmişteki maçların güzelliği, teknik futbolcuların çokluğu da bugünle kıyaslanamaz. Değişmeyen tek şey, futbol, dünyanın en güzel oyunlarından biri.

Kaynak: İHA