Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli partisinin grup toplantısında açıklamalarda bulundu. 2023 yılının haziran ayında yapılacak Cumhurbaşkanı ve Milletvekili Genel Seçimlerine ilişkin konuşan Bahçeli, "Vesikalı hainlere Türkiye'yi bırakmayacağız. Ne efendi olacağız ne de uşak. Ne mağrur olacağız ne de mahkum. Yalnızca hizmetkar ve sevdalı bir gönülle aziz milletimizi bütün güzellikleriyle kucaklayacağız” dedi.

Gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Bahçeli, İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğine ilişkin, “Milliyetçi Hareket Partisi Finlandiya ile İsveç'in NATO üyeliğini zamansız, yersiz, gereksiz olarak değerlendirmekte ve soğuk bakmaktadır” dedi.

“KİM SUÇ İŞLEMİŞSE BUNUN BEDELİNE KATLANMAK DURUMUNDADIR”

CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu'na, verilen cezanın Yargıtay tarafından onanmasıyla ilgili konuşan Bahçeli şunları söyledi: "CHP'nin İstanbul İl Başkanı için siyaset yolu kapanmış, artık siyaset yasağıyla tasfiye olduğu hukuken netleşmiştir. Bu kapsamda kesinleşen ceza 1 yıldan fazla olduğu için gerek Milletvekili Seçim Kanunu gerekse de Mahalli İdareler Kanunu mucibince tartışmaya mahal kalmamıştır. Siyaset suçun ve suçlunun himaye edileceği bir alan olamaz. Siyaset devletin ve milletin hükmü şahsiyetine, insan hak ve onuruna saldırıların sevk ve idare merkezi hiç olamaz. Kim suç işlemişse bunun bedeline katlanmak durumundadır.”

2023 yılının haziran ayında yapılacak Cumhurbaşkanı ve Milletvekili Genel Seçimlerine ilişkin konuşan Bahçeli, "Vesikalı hainlere Türkiye'yi bırakmayacağız. Ne efendi olacağız ne de uşak. Ne mağrur olacağız ne de mahkum. Yalnızca hizmetkar ve sevdalı bir gönülle aziz milletimizi bütün güzellikleriyle kucaklayacağız. 18 Şubat 2022 tarihinde, 'Adım Adım 2023; İlçe İlçe Aydınlatma ve Anlatma' toplantılarımızın ilk etabını başlatmış, bu çerçevede 132 ilçemizde çalışmalarımızı tamamlamıştık. Ramazan ayı münasebetiyle ara verdiğimiz gönül seferberliğimizin ikinci etabına 13 Mayıs 2022 tarihinde tekrar başladık ve şu ana kadar 41 ilçemizi ziyaret ettik.” dedi.

RUSYA-UKRAYNA SAVAŞI

Rusya-Ukrayna savaşına değinen Bahçeli, 2 ülke arasında süregelen çatışma ortamının bölgesel ve küresel boyutlarda tehlikeli sonuçlara kapı açtığını vurgulayarak, "Bu 2 devlet arasında günbegün çetrefilleşen mahut krizin çözümü hususunda samimiyetle ve sorumluluk bilinciyle mücadelesini sürdüren yegane ülke Türkiye'dir. Silahların susması, akan kanın durması, mağduriyetlerin son bulması, müzakere masasında görüşülen konu başlıkları üzerinde mutabakat sağlanması bölgesel ve küresel tüm aktörlerin çıkarınadır. Moskova ile Kiev arasında barış köprüsünün inşası için henüz arayışlar sonlanmamış, ümitler solmamıştır” diye konuştu.

"İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyesi olmasıyla ilgili sürecin tartışmaya açılması, önemle ifade etmek isterim ki, Ukrayna savaşının dozajında, kapsamında ve şiddetinde azalmaya değil, bilakis artışa, kronikleşmesine ve hatta küreselleşmesine yol açabilecektir” diyen Bahçeli sözlerini şöyle sürdürdü: “Milliyetçi Hareket Partisi'nin bu şartlar altında oluşturduğu politikası, gündeme taşımak istediği görüş ve düşünceleri şunlardan ibaret olacaktır: NATO, 1949 tarihinde kurulduğunda 12 üyesi bulunuyorken şu andaki mevcut ve mecmu üye ülke sayısı 30'dur. NATO bugüne kadar tam sekiz genişleme evresinden geçmiş, en son 2017'de Karadağ, 2020'de de Kuzey Makedonya Atlantik Paktı'nın içine girmiştir. Rusya'nın bilinen en ciddi ve göze çarpan itirazlarından birisi NATO'nun doğuya genişleme stratejisidir. Ukrayna'da savaş sürüyorken, Rusya'nın tahrik edilmesi, bölgesel gerilimi daha da sertleştirecek maksatlı ve marazi tertiplerin NATO'yu Rusya sınırlarına tutundurması dünya barışına hizmet eden bir hedef olamayacaktır. Milliyetçi Hareket Partisi, NATO'nun genişleme ve doğuya açılma stratejisini bugünkü statükoda ve siyasi angajmanlar muhtevasında oldukça mahsurlu değerlendirmektedir."

“VİKİNG MANTIĞI VANDAL MANTIĞIDIR”

İsveç ve Finlandiya'nın NATO'ya girme sürecine ilişkin konuşan Bahçeli şunları söyledi: "Birinci olarak, bu üyeliklerin gerçekleşmesi halinde Rusya'nın askeri veya siyasi tepkiselliği de kışkırtılmış olacaktır. Ayrıca Finlandiya'nın Rusya'yla sınır uzunluğu 1340 kilometredir. Şayet bu 2 Kuzey Avrupa devleti NATO'ya alınırsa, Ukrayna savaşının Finlandiya'dan İsveç'e kadar sıçrama ihtimalini hiç kimse yabana atmamalıdır. Finlandiya ile İsveç'in NATO'ya alınması demek Ukrayna savaşının uzaması, hatta coğrafi olarak genişlemesi demektir ve bize göre böylesi bir niyet insanlık suçudur, uluslararası norm ve değer piramidinin yıkımı anlamına gelecektir. İkinci olarak, hem Finlandiya hem de özellikle İsveç'in Türkiye düşmanlarına nasıl kucak açtığı herkesin bildiği gerçekler arasındadır. PKK'nın, FETÖ'nün, DHKP-C'nin barınağı, ikmal ve ihanet merkezi İsveç'tir. Hiç kimse bize maval okumasın, hikaye anlatmasın. Viking mantığı vandal mantığıdır. Bir yanda elimizi sıkarlarken, diğer yanda sırtımıza hançer vurmalarına seyirci mi kalalım? Terör örgütleriyle silah çatanların, katillere yardım ve yataklık edenlerin sözüne nasıl güvenelim? İttifaklarına hangi mantıkla itimat ve itibar edelim? Finlandiya ile İsveç'in bekleme odasına alınması geldiğimiz bu aşamada akla yatkın en doğru seçenektir. Üçüncü olarak, Kuzey Avrupa'nın mezkur 2 ülkesinin NATO'ya girmesiyle ilgili hazırlık süreci, bir bakıma tehditleri Batı Avrupa'dan süpürme ve uzaklaştırma sinsiliğinden başka bir şey değildir. Bu itibarla, Milliyetçi Hareket Partisi Finlandiya ile İsveç'in NATO üyeliğini zamansız, yersiz, gereksiz olarak değerlendirmekte ve soğuk bakmaktadır."

ABD'yle süren stratejik sorunların çözüm kulvarına hala giremediğine değinen Bahçeli şöyle konuştu: “F-16 savaş uçakları konusunda somut bir gelişme yoktur. F-15 savaş uçaklarını ağzına alan yoktur. Üstelik ABD, PKK/YPG'ye inatla, iştahla, isyan ettiren ilkellikle destek vermeyi sürdürmektedir. Biden yönetimi, geçtiğimiz hafta, ABD'lilerin terör örgütü PKK/YPG'nin Suriye'de fiilen işgal ettiği bölgelere yatırım yapmalarının önünü açmıştır. Yani Suriye'ye uygulanan yaptırımlar terör örgütünün bulunduğu alanlarda geçerli olmayacaktır. Bu şu demektir: ABD, yani müttefikimiz, NATO'da beraber olduğu Türkiye'ye yaptırım uygularken, terör örgütlerini bundan muaf tutmuş, kollamış, pozitif ayrımcılık muamelesi yapmıştır. Bu küstahlık bize reva mıdır? Bu kadir bilmezlik bize hak mıdır? Bu kifayetsizlik meşru mudur? Böylesi kasıtlı ve kindar tutuma hangi vatan evladı tamam diyebilecektir? NATO'nun genişleme patikasına girebilmesi için Türkiye'nin tavrı belirleyicidir. Çünkü NATO kararı, 30 üye ülkeden her birinin müşterek şekilde vereceği oyun sonucudur ki, tüm kararlar oy birliğiyle somutlaşmaktadır. Milliyetçi Hareket Partisi'nin kanaati bellidir: ABD'nin Batı'yı ve NATO ülkelerini konsolide etmek için fırsat gördüğü Ukrayna savaşı bitmeden, ateşkes ve barış rejimi temin ve tesis edilmeden NATO'ya yeni üye katılımı insanlığı yeni bir ateşe sürükleyecektir.” (Serkan DEMİRTAŞ)