Akademik yılın başlamasıyla birlikte binlerce üniversite öğrencisi yeniden ders başı yapacak. Bazı üniversiteler hem yüz yüze hem uzaktan eğitimi tercih edecek. Uzaktan eğitim imkanının bulunduğu dersler online olarak verilebilecek. Derslerin başlamasıyla birlikte şehirlerdeki hareketlilik artacak, hareketliliğe bağlı olarak coronaya ne olacak? İşte orası tam belli değil. 

Üniversitelerin açılış tarihi her üniversitenin kendi bünyesinde değişiklik gösterse de 13 Eylül 2021 tarihi itibariyle resmi olarak akademik yıl başladı. Yani bu tarihten itibaren fakültelerde ve yüksekokullarda dersler başlayabilir. Öğrenciler bağlı bulunduğu fakülteyi arayarak derslerin hangi tarihte başladığını da öğrenebilir. 

Ders kaydı ve diğer kayıt işlemleri de yine üniversitelerin kendilerinden öğrenilebilecek. Öğrenciler eğitim görecekleri fakültelerin belirledikleri tarihlerde kayıtlarını yaptıktan sonra derslerine başlayacaklar. YÖK geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullanmıştı; Küresel Salgında Eğitim ve Öğretim Süreçlerine Yönelik Uygulamalar Rehberi'ne göre, örgün eğitimde öncelik yüz yüze eğitimde COVID-19 salgınının seyrine göre yükseköğretim kurumları örgün programlarda harmanlanmış (hibrit) eğitim modeli de kullanılabilecek. Harmanlanmış eğitime geçildiği durumda da gerekli önlemler alınarak uygulamalı eğitimler, olabildiğince yüz yüze yapılacak. Teorik dersler ise salgının seyrine göre yüz yüze veya belirli bir oranda uzaktan eğitimle verilebilecek.

Tüm bu gelişmelere rağmen, şehirler arası insan sirkülasyonu yaklaşık 10 gündür başlamış durumda. kimi öğrenci gidip kayıt yapıyor, kimisi ise kayıttan sonra ev arıyor ya da yurt bakıyor. Yurt sıralamasında adı yedekler arasında çıkan öğrencinin ise işi biraz daha zor oluyor. Yedekte adı olmayan öğrenci ise ciddi bir barınma sıkıntısı ile karşı karşıya kalıyor. Üstelik evlerin olmadığı, olan evlere çok fahiş fiyatların istendiğini hem yaptığımız haberlerden hem de diğer medya organlarından arkadaşlarımızın yaptığı haberlerden biliyoruz. Fırsatçılara paralel olarak mağdurların da çoğaldığı vakitlerden geçiyoruz. Kimisi boş bir eve birkaç parça eşya atıp o evi muhtaç öğrenciye fahiş fiyatlarla kiralamanın derdinde, kimisi ise elinde ki cüzi paralar ya da harçlıklarla ucuza ev bulmanın peşinde. Nedense bu süreçler hep mağdur, eğitimden kopuk bireyler yetiştirdi.  

Tüm bu mağduriyetler yaşanırken, bir de virüs ile mücadele ediliyor. Korona hayatımıza dahil olduğundan beri mağduriyetleriz de arttı. Hatta sadece mağduriyetlerimiz değil, sağlık sorunlarımız da buna paralel olarak arttı. İki yıldır aralıksız taktığımız maskelerin ileri de biz de ne tür sağlık sorunlarına yol açacağı ise belirsizliğini koruyor. Kısaca öğrenci sirkülasyonuyla birlikte virüsün artabileceği aşikar. Çünkü yaklaşık 10 gündür şehirlerarası bir etkileşim var. Bu etkileşim taşımayı da beraberinde getiriyor. Bunun için üniversite yönetimlerinin gerekli önlemleri alıp bu tehlikeli durumu en aza indirmesi gerekir.  Aksi taktir de eğitimin aksaması ile tekrardan karşı karşıya kalabiliriz. Eğitimin önemini göz önünde bulundurursak bu sürecin ciddi hasarlar yaratabileceğini şimdiden belirtmek gerekir. 

Editör: TE Bilisim