Bizlere sevmeyi öğreten, acının en hasını tattıran bir şairi aktaracağım bugün köşemde. Konuşmuyor, anlatmıyor diye hissetmiyor sanmayın. Kimisi içine atar çığlıklarını diyerek hislerimize tercüman olan Cemal Süreya’yı..

“Asıl adı Cemalettin Seber olan Cemal Süreya, 1931’de Erzincan’da doğdu. Küçük yaşlarda, henüz 23 yaşında olan annesini kaybetti. Ailenin maddi durumu gittikçe kötüye gidiyordu. Cemal Süreya, ilkokula devam edebilmek için halasının yanına, İstanbul’a gitti. İstanbul’daki zamanını savaş kitapları okuyarak ve bol bol sinemaya giderek geçirdi. Babası Hüseyin Bey’i 1957’de bir trafik kazasında kaybetti.

Lise eğitimini yatılı olarak Haydarpaşa Lisesi’nde tamamlayan Cemal Süreya, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Maliye ve iktisat Bölümü’nü kazandı. 1954’te mezun oldu ve teğmen olarak askerliğini yaptı. Bu sırada farklı dersler vererek hukuk diploması aldı. 1954 yılında ilk aşkı olan ve aşklarının başlangıcı ilkokul yıllarına dayanan Seniha Hanım ile evlendi. 1954 yılında Eskişehir Vergi Dairesi’nde stajyer olarak göreve başladı.  8 Ağustos 1955’te yapılan Teftiş Kurulu sınavını kazanarak, 11 Ağustos 1955’te Maliye Müfettiş Yardımcısı olarak İstanbul’a gitti. 1958 yılında girdiği bir sınavı kazanmasının ardından Beşinci Sınıf Maliye Müfettişi oldu. Teftiş amaçlı yurdun çeşitli yerlerini gezdi. 1961’de Maliye Denetim Usulleri ve İktisadi Devlet Teşekkülleri’ni incelemek üzere Paris’e gönderildi. Bir yandan Fransızca’sını geliştirirken bir yandan “Göçebe” şiirini tamamladı. 1964’te İstanbul’a atandı ve dergi çıkarma fikrini hayata geçirmek için çalışmaya başladı. Dergi için 31 Temmuz 1965 tarihinde Maliye Teftiş Kurulu’ndan arkadaşları Sezai Karakoç ve Doğan Yel’le beraber istifa etti. Ancak 12 Eylül Darbesi nedeniyle memurluğa geri dönünce Süreya, Kültür Bakanlığının çıkaracağı kitapların basımında yer alan dokuz kişilik Kültür Kurulu üyeliğine de seçildi. Cemal Süreya 2 Şubat 1982 tarihinde yüksek bir bürokrat olarak emekli oldu. Şairin hayatındaki en önemli kırılma noktalarından biri adressizliktir: 4 kez evlenir, 29 farklı evde oturur. Hayatının bazı kesitlerine yer vermek istedim değerli şairin. Sözlerimi şu dizeleriyle sonlandırıyorum

“Sizin hiç babanız öldü mü?
Benim bir kere öldü kör oldum
Yıkadılar aldılar götürdüler
Babamdan ummazdım bunu kör oldum”