Hem Türkiye’de hem de dünyanın neredeyse her yerinde sezonluk işler vardır. Tarım, turizm gibi sektörler bu dediğimin başında gelir. Sezonluk olmalarının sebebi ise, işverenlerin ya da bu işlerde çalışan kişilerin tercihlerine bağlı değildir. Bu durum, tamamen mevsimsel duruma bağlıdır. Mesela yaz dönemlerinde havaların ısınmasıyla birlikte deniz sezonu açılır ve turizm piyasası canlanır. Ya da tarımsal ürünlerin iklime bağlı hasat zamanları olduğu için tarım işçileri, bu dönemlerde yoğun olarak çalışır. Genellikle günlük yevmiye ile çalışan bu insanlar, bu dönemlerdeki kazançları ile de yıllık giderlerinin kazanımlarını sağlarlar. Hepimizin bildiği bu konuların, işleyiş tarzı ve mantığı böyledir.
Kimi sektörlerin böyle çalıştığından bahsetmişken tiyatro sanatçıları için de aynı şeyin olduğunu söylemek mümkündür.
Yani dönemsel ve yevmiyeli çalıştırılan, bu işin eğitimini almış, devletin tiyatrolarında emek veren sanatçılar da sezonluk çalışanların arasında yer alıyor diyebiliriz.
Pandemi ile tiyatro sanatçılarının şu süreçte daha büyük sorunlar yaşadıklarını söylemek mümkün. Çoğu uzun süreden bu yana neredeyse sahneye çıkamıyor. Çoğunun belki de tek geçim kaynağı bu ve ekmeklerini tiyatrodan kazanıyorlar. Fakat pandemi ile ekonomik anlamda çok büyük sıkıntılar yaşıyorlar. Seslerini sahneden duyuran bu isimler ne yazık ki seslerini duyurmak için fırsat dahi bulamıyorlar.
Tiyatro sanatçıları için devlet elinden geleni yapmalı. Şu dönemde sanatın elinden tutmazsak pandemi bittiğinde yıkımı daha ağır olabilir. Az önce dediğim gibi zaten tiyatrocular dönemsel çalıştırılan sanatçılar. Hem de yevmiyeli ve günlük sigorta ücretiyle çalıştırılıyorlar. Hem de çok komik rakamlara… Yıllık kazançları, ay bazında hesaplandığında asgari ücretin altında kalıyor. Üstüne bir de sosyal güvenceleri yok.
Üstelik istedikleri fazla bir şey de yok. Sadece olması gerekeni, yani devlet tiyatrolarının bu güne kadarki zamanda konuya olan ilgisizliğini bir kenara bırakmasını ve emeklerinin karşılığını, devletin güvencesinde almak istiyorlar.
Kendi payıma düşen sorumluluğu üstlenmek için meseleyi sizlere aktardım. Umuyorum ki, sayıları Türkiye genelinde yaklaşık bin kişi olan bu insanların talepleri, yetkili merciler tarafından duyulur ve en kısa sürede hakları kendilerine teslim edilir. Bu hak kazanımı sadece onların değil tüm Türkiye’nin kazanımı olacaktır. Çünkü ülkelerin gelişmişlik düzeylerini gösteren etkenlerden bir tanesi de sanat ve sanatçıya verilen değerdir.
Atatürk’ün de belirttiği gibi;
“Bir millet sanattan ve sanatkardan mahrumsa, tam bir hayata sahip olamaz.”

Editör: TE Bilisim