Haber: Kadir Gürhan

Türkiye Gıda ve Şeker Sanayi İşçileri Sendikası (ŞEKER-İŞ) tarafından Manavgat’ta düzenlenen "Medya Buluşmaları" etkinliğinde konuşan Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay, Amasra'daki maden faciasında sorumluluğu bulunanların bir an önce ortaya çıkarılması gerektiğini söyledi. Atalay, içerisinde iktidar ve muhalefetin yanı sıra maden mühendisleri, işçiler, sendikalar ve üniversitelerin olacağı bir maden zirvesi düzenlenmelidir ifadelerini kullandı. 

Türkiye'de bir daha maden facialarının yaşanmaması için bu konunun enine boyuna konuşulması gerektiğinin altını çizen Atalay, "Maden zirvesi yapmamız gerekiyor. Bu zirvede iktidar da muhalefet de olsun. Bunun içinde maden mühendisleri, işçisi, sendikaları, üniversiteler olsun. A'dan Z'ye de bu meseleyi ülke gündemine yeniden getirelim. Çünkü bu kabul edilecek bir durum değil" diye konuştu. 

Gelişen teknolojiyle birlikte tüm maden ocakları daha güvenilir hale getirilmelidir’ ifadelerini kullanan Atalay konuşmasına şu şekilde devam etti: "Aslında Amasra'daki kömür ocağında bizim iyi de bir teknolojimiz var. Aşağısı 350 metre, 2,5 kilometrelik bir alan var. Bu madenin tavanlarında su torbaları var naylondan. O su torbaları olmasa daha vahim olurdu. Çünkü ateşi gördüğü zaman su torbaları patlıyor. Madeni, kömürü, su, çamur yapıyor. Bu sistemi Türkiye'deki bütün maden ocaklarına kurmak lazım. Maden ocağının olduğu yerlerdeki üniversite hastanelerine yanık tedavi merkezi de kurulması gerekiyor" 

ŞEKER-İŞ Genel Başkanı İsa Gök ise, Türkiye Haber Kameramanları Derneği ile medya çalışanlarını 7 yıldır sendikanın otelinde bir araya getirdiklerini belirterek, geleneksel hale getirdikleri medya buluşmalarını sürdürmeye davam edeceklerini söyledi.

“ÖZEL OCAKLARIN BİR KISMINDA KURALSIZ ÇALIŞMA HALEN DEVAM EDİYOR”

Atalay, “İki hafta önce Amasra’da 41 kardeşimiz can verdi. Hastanede 6 arkadaşımız yatıyor ve 2’sinin durumu ağır. Onlar için dua ediyoruz, sağlıklarını en kısa sürede elde edip, ailelerine kavuşurlar. Meclis komisyonu kurdu. Komisyon içerisinde maden mühendisi, hukukçu ve o bölgenin vekilleri var. Enerjiyi bilen vekiller var. Bunun günü ocak ayının ortaları, 20’si gibi ve orayı bulmadan önce Meclis Araştırma Komisyonu sebebi nedir, niye olduğunu ortaya çıkartırlar. Biz şu an buradayken yerin altında 35 bin arkadaşımız çalışıyor. Yerin üstünde ise 110 bin maden işçisi çalışıyor. Patlamanın yaşandığı ocak bugüne kadar oradaki işçisinden memuruna, belediye başkanlarından sendika başkanlarına kadar tamamı benim de sık sık gittiğim bir ocak. Türkiye Kömür İşletmeleri ocağı, Türkiye’nin en güvenilir ocaklarından bir tanesi. Bu olay neden oldu ve bunun bir sebebi var. Bu gaz kendi kendine patlamıyor ve bir nedeni var. Bizimde arzumuz bu sırrı bir an önce bulmak ve sorumlularının bunun bedelini ödemesi. Yerin altındaki arkadaşlarımızın 10 bini örgütlü ama 25 bini örgütlü değil. Özel ocakların bir kısmında kuralsız çalışma halen devam ediyor. Her ortamda bunu ifade ediyorum. Kapalı veya mühürlü ocakları açıyorlar diye söylüyorum. Her gün 4 iş kazası cinayeti oluyor. Onu hissediyoruz ama Türkiye onu duymuyor. Ama sayı 10, 20, 30, 40 olunca herkes duyuyor. Bu tarz olaylar son bulsun diye mücadele ediyoruz ama maalesef bitmiyor. Umarım bu son olur. Rapor çıktığından daha net konuşabiliriz” dedi. 

“SERMAYE HER YERDE ÇOK GÜÇLÜ”

3600 Ek göstergenin bittiğini söyleyen Atalay, sırada EYT, taşeron ve geçici işçilerin gündemde olduğunu söyledi. Atalay, “Sizin de bildiğiniz gibi vergilerle ilgili günlerdir, yıllardır dediğimiz bir durum var; ocak ayında aldıklarımızı aralık ayında verin. Vergi ile ilgili devasa bir sorun devam ediyor. En önemlisi de örgütlenme ile ilgili bu ülkede sermaye güçlü, Mecliste ’de, kamuoyunda, basında, gazetede, siyasilerde yani kısaca her yerde güçlü. Onun bedelini zaman zaman ödemeye devam ediyoruz. Ne zaman örgütlenme olsa karşımıza sermaye çıkıyor. Bu ülkede işyeri olup da sendikalı olmayan bir sürü bakan, milletvekili, iş insanı var. Sendikayı kapının önüne soktuğun zaman kapının önüne koyuyorlar. Her gün Türkiye’nin 7-8 bölgesinde örgütlendi diye işinden olan insanlar var. Biz de elimizden geldiği kadar mücadele etmeye devam ediyoruz. Ne zaman Meclis bu duruma el atarsa; bütün partiler, iktidarı muhalefeti gruplarına çıkıp bir kere kendi vekillerine Türkiye kamuoyuna, ‘örgütlenin’ demesi yeterli. Kime örgütlenirse örgütlensinler. İlla Türk-İş olacak diye bir durum yok ama yeter ki örgütlensinler. Çünkü işverenler şöyle bir Türkiye istiyor ve yıllardır başarıyorlar; biz istediğimiz ücretle, istediğimiz yemekle, istediğimiz yerde, kuralsız bir şekilde çalıştırırız ve maalesef bu sistem devam ediyor. Biz bunun önüne bu dönem ya da şimdiye kadar geçemedik. Bu dönemde bu işi beceremiyorsak, herkes ceketini alsın gitsin, bu işi yapmanın bir anlamı yok çünkü dayanışma gücümüz kalmadı. İnsanlar bize güvenip örgütleniyor” şeklinde konuştu. 

“MADEN OCAKLARI İÇİN GELİŞTİRİLEN TEKNOLOJİLERİ EN İYİ ŞEKİLDE KULLANMALIYIZ”

‘Patlama ile ilgili kurulan komisyon Amasra’daki olayın sebebini acilen bulmalı ve sorunlar ne ise kamuoyu ile paylaşmalı’ diyen Atalay şunları söyledi: Ondan sonra maden zirvesi adında bir zirve yapmamız lazım. Bu durumu yıllardan beri dillendiriyorum. İçerisinde iktidarından muhalefetine, maden mühendisinden işçisine, sendikalardan üniversiteye kadar birçok kesimden A’dan Z’ye ülke gündemine bu konuyu bir daha getirelim. Çünkü bu durum kabul edilebilecek bir şey değil. 301 kişi, 18 kişi, 41 kişi ara sıra her gün bir-iki kişi ölüyor, şehit oluyor. İş kazasına iş cinayetine kurban gidiyor ama kimse görmüyor. Bunun önüne geçmenin yolları belli. 2023 yılına giriyoruz. Bunun için geliştirilen teknolojiler var, bizim de teknolojimiz iyi. Bizim madenimiz 350 metre derinliğinde 2,5 km genişlikte bir alan var. Bu madenin tavanında su torbaları var. O su torbaları olmasaydı daha vahim olurdu. Çünkü ateşe gören su torbaları direkt patlıyor. Madeni ve kömürü Çamur haline getiriyor. Çünkü kömür aşağıda silah gibi vurduğu yeri yok ediyor. Yani buradaki sistemi bütün Türkiye’deki maden ocaklarına kurmak lazım. Türkiye’de maden alanları belli işte, Soma, Kütahya, Kahramanmaraş, Zonguldak bölgesi gibi alanlarda üniversitelere ve hastanelere yanık tedavi merkezleri kurmak lazım. Hastanedeki altı kardeşimizden dördü yanık tedavisi için İstanbul’a geldi çünkü o bölgelerde yanık tedavi merkezleri yok. Biz bunu yıllardır dinlendiriyoruz ama insanlar unutup gidiyor. İnşallah en kısa sürede raporu önümüze koyarlar. Biz de ona göre hareket ederiz.”

“ASGARİ ÜCRETİ ŞİMDİ DEĞİL ARALIK AYINDA KONUŞACAĞIZ”

Atalay kendisine asgari ücretle ilgili sorulan soruya ise şu şekilde cevap verdi: “Asgari ücretle ilgili şubat ayında alacağım maaşı neden ben ağustos ayında konuşmaya başlayayım. Konuşup millete umut mu satayım? Ben zamanı gelmeden konuşmak istemiyorum. Umut ve emek mi satayım olmayacak şeyi neden konuşayım. Olacak bir iş olduğu zaman sizde kamuoyu da bunu iyi biliyor, gidilecek bir yer varsa giderim, söylenebilecek bir yer varsa söylerim. Türk-iş Genel Başkanı söyler yerine getirir, yerine getirmeyeceği bir şeyi söylemez. Biz sendikacılar yaşama, yürütme, yargı değiliz. Biz ülkedeki sıkıntı ve problemleri ülke gündemine taşırız ve onların takipçisi oluruz. Yapılanları yaptı diye söyleriz, yapılmayanları yapmadı diye söyleriz. Yahut bununla ilgili bir eylem veya etkinlik olursa onları yaparız. Biz burada müzakere ve mücadeleyi bir arada yapıyoruz.” 

Editör: TE Bilisim