Öncelikle yazıma cumartesi günü Bartın’da maden ocağında yaşanan patlama sonucu hayatını kaybeden 41 maden işçisine rahmet dileyerek başlamak istiyorum. Tüm Türkiye’nin yüreği yandı, 41 ocağa ateş düştü. Ateş düştüğü yeri yakar daha çok, bu kez her birimizin yüreğine ateş düştü. Dilerim bir daha gerçekleşmez. 

Hayatımızda her şey yolunda gidiyor olsa da şikayet etmekten çoğu zaman kendimizi alamıyoruz. Bu bahsettiklerimi eminim birçok kişi yaşamıştır. Tüm dünyanın son güncel olayı korona virüsü düşünecek olursak daha ortada pandemi yokken çok çalışmaktan, koşturmacadan, evde bulunamamaktan, sevdiklerimize vakit ayıramamaktan yakınırdık. Korona virüs çıktıktan sonra ve karantina başladıktan sonra da sürekli evde olmaktan yana şikayetçi olduk. Tamamıyla değişik bir döngü.
Hayatımızda sürekli daha iyi şeylerin olmasını bekler dururuz. Halimizden memnun olmayı, şikayet etmeden yaşamayı bir türlü beceremeyiz.  Hep bir tık daha ilerisi, bir üst daha iyisi der dururuz ama bizim için hayırlı olanı hesaba katmaz, gözden kaçırırız. Bununla alakalı olarak bir anektod paylaşmak isterim siz okuyucularımla;
''Madenci sıcak bir yaz günü güneşin altında çalışırken, birden sıcağın onu daha verimli çalışmasından alıkoyduğunu fark etmiş ve o an "güneş benim çalışmamı engelliyor. O zaman benden daha güçlü" diye düşünmüş.
Güce de çok önem verdiği için o an GÜNEŞ olmayı dilemiş Allah'tan.
Allah, madencinin isteğini kabul etmiş ve madenci güneş olmuş. Bütün dünyayı ışınıyla aydınlatmış, her yeri kavurmuş gücünü herkese göstermiş.
Fakat bir gün güneşin önüne bulut gelmiş .Bizim madenci çok sinirlenmiş bu işe. Çünkü bulut güneşin ışınlarını kesiyormuş ve madenci "bulut güneşten daha güçlü ben bulut olmak istiyorum" demiş
Ve o an bulut olmuş madenci.
Yağmurlar yağdırmış, seller bastırmış, şimşekler yaratmış.
Güçlü olduğu için halinden memnunmuş.
Ama fazla uzun sürmemiş mutluluğu. Çünkü bu sefer de rüzgar bulutu
sürüklemiş ve bizim madenci yine düşünmüş ki "rüzgar bulutu sürükleyebiliyorsa o zaman en güçlüsü rüzgar", "ben rüzgar olmak istiyorum" demiş
ve rüzgar oluvermiş o an.
Madenci rüzgar şeklinde fırtınalar estirmiş, denizleri coşturmuş, kasırgalar yaratmış. Ama bu seferde eserken karşısına koca bir taş kütlesi çıkmış. Bir bakmış "bu nasıl bir şey ki benim rüzgarımı kesiyor?" diye düşünmüş. O taş kütlesi aslında bir dağmış. Ve Allah'tan son bir dilekte bulunmuş. Bir dağ olmayı istemiş.
Madencinin isteği kabul olmuş ve sonsuza kadar dağ olarak yaşamaya karar vermiş. Çünkü dünyadaki en güçlü şey dağ olduğunu düşünmeye başlamış.
Madenci dağ olarak hayatından memnun bir şekilde yaşarken birden bir rahatsızlık hissetmiş. Bir şey içini kemiriyormuş.
Derken dağ onu rahatsız eden şeyin ne olduğunu bulmuş;
Onu rahatsız eden, içini kemiren bir madenciymiş. ''

Editör: TE Bilisim