CHP Parti Meclisi Üyesi ve Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal TBMM’de basın açıklaması düzenledi. Sarıbal açıklamasında “Türkiye'nin gıda egemenliği ulus ötesi şirketlere teslim edilmiştir" ifadesini kullandı. “795 MİLYON İNSAN AÇ” Sarıbal konuya ilişkin açıklamasında şu ifadeleri kullandı: "Birleşmiş Milletler’in uzman kuruluşlarından biri olan Gıda ve Tarım Örgütü FAO’nun kuruluş yıldönümü olan 16 Ekim, her yıl Dünya Gıda Günü olarak kutlanmaktadır. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’ne (FAO) göre ise halen dünyada 795 milyon insan açlık çekmektedir. Yani dünyada her 9 insandan 1’i kronik olarak yetersiz beslenmektedir. Yetersiz beslenme Dünya’daki hastalıklara neden olan faktörlerin en başında geliyor. Dünya’daki bütün çocuk ölümlerinin neredeyse yarısı malnutrisyon yani, uzun süre yeterli ve dengeli beslenememekten dolayı hastalanarak yaşamını yitiriyor.” “KAPİTALİST SİSTEM ÇOCUKLARI ÖLDÜRÜYOR” Sarıbal açıklamasına şöyle devam etti: “Açlık ve kötü beslenme bakımından en yüksek risk altında olan grubu anneler ve çocuklar oluşturmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) verilerine göre 5 yaşın altındaki her 7 çocuktan 1’i olması gereken kilonun altında bulunmakta ve her gün 16 bin çocuk 5 yaşını göremeden yaşamını yitirmektedir. Birleşmiş Milletler’e (BM) göre, 2015 yılında 5 yaşın altındaki yaklaşık 6 milyon çocuk yetersiz beslenme nedeniyle hayatını kaybetmiştir. Yoksul ailelerde doğan çocukların beslenmeye bağlı olarak beş yaşından önce ölme ihtimalleri, zengin ailelerde doğanlara göre iki kat daha fazladır. Dünya’da beş yaşın altındaki her dört çocuktan biri, yetersiz beslenmeden dolayı yaşıtlarından daha kısa yaşıyor. Bu veriler beslenme ihtiyacının ve gıda güvencesini kâr ve sömürü alanı haline getiren kapitalist sistemin çocukların yaşamını ve dünyanın geleceğini yok ettiğini ortaya koymaktadır.” “ENDÜSTRİYEL TARIM ÖNE ÇIKIYOR” Sarıbal, “Günümüzde dünya ölçeğinde uygulanan tarım politikaları küçük ölçekli işletmeleri tasfiye etmekte onların yerine çokuluslu tarım-gıda şirketleri tarafından dayatılan endüstriyel tarım ve sözleşmeli üreticilik modelini öne çıkarmaktadır. Böylelikle hem çokuluslu şirketler tarafından üretilen/pazarlanan tohum, ilaç ve gübre gibi tarım girdilerine pazar yaratılmakta hem de tarımda tekellerin hakimiyeti güçlenmektedir. Küresel tarım-gıda zincirlerindeki korkunç tekelleşme kimin, neyi, hangi piyasada ve hangi fiyattan tüketebileceği kararının verilmesinde temel belirleyici unsurdur. Tohum üretimi ve pazarlamasında faaliyet gösteren 7 büyük şirket dünyada 40 milyar doları aşan tohum piyasasının yaklaşık %71’ini kontrol etmektedir. 54 milyar dolarlık bitki koruma ilaçları sektöründe 6 ulus-ötesi şirket küresel piyasanın yaklaşık %75’ini elinde tutmaktadır.” “TÜRKİYE GIDA GÜVENLİĞİNDE 49. SIRADA” Küresel Gıda Güvenliği Endeksi 2017 raporunda Türkiye 113 ülke arasında 49’uncu sırada yer aldığını belirten Sarıbal sözlerine şöyle devam etti: “Oysa 2015 yılında 39’uncu, 2016 yılında ise 45’inci sırada yer almıştı. Türkiye gıda güvenliği konusunda Umman, Yunanistan, Arabistan, Arjantin, Şili, Brezilya, Uruguay, Slovakya, Panama, Belarus, Kosta Rika ve Malezya gibi ülkelerin yanı sıra, AKP’nin ambargo sürecinde gıda yardımı yapmakla övündüğü Katar’ın bile gerisinde kalmıştır.” “TARIMDA İTHALATA BAĞIMLILIK ARTIYOR” Sarıbal, “Hükümet şirketlerden yana tarım politikaları uygulamakta, üretim yerine ithalatı teşvik etmektedir. Tarımda ithalata bağımlılık her geçen gün inanılmaz biçimde artmaktadır. Artık Türkiye’de, tohumdan gübreye, ilaca, makineye canlı büyük ve küçükbaş hayvandan bunlardan yemine, samanına kadar her alanda ithalat, üretimi teslim almış durumdadır. Milli gelir içinde tarımın payı son 15 yılda yüzde 10’dan yüzde 6’ya kadar gerilemiş, tarımsal üretimi deyim yerindeyse çökmüştür.” dedi. “HALK AÇLIĞA MAHKUM EDİLİYOR” Sarıbal açıklamasını şöyle sürdürdü: “TÜİK verilerine göre, Türkiye’deki yoksulluk oranı yüzde 21,2’dir. Başka bir deyişle, ülkede yaşayan yaklaşık her beş kişiden biri, yoksuldur. Türk-İş’in 2017 Eylül ayı verilerine göre, dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) 1.523 liradır. Asgari ücretin 1.404 lira olduğu bir ülkede, bu alım koşullarında insanlarımızın sağlıklı, ulaşılabilir, yeterli, sürdürülebilir gıdaya ulaşması mümkün değildir. AKP’nin uyguladığı “Milli tarım politikalarının” sonuçları bunlardır. Halkı açlığa mahkûm etmek, “Milli” denilerek meşrulaştırılamaz. Ve son olarak soruyorum “Dünyanın neresinde hangi “Milli” politika kendi halkını açlığa ve yoksulluğa mahkûm etmiştir?” (Eren GÜVENDİK)

Editör: TE Bilisim