Ankara, Gazi ve Hacettepe Üniversiteleri Sağlık Bilimleri Fakülteleri’nin katkılarıyla ve Gazi Üniversitesi’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen 3. Uluslararası Sağlık Bilimleri Kongresi geçtiğimiz günlerde gerçekleşti. Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım Öğretim Görevlisi  Doç. Dr. Deniz Sezgin'in de konuşmacı olduğu kongre oturumunda sağlıkta şiddetin önlenmesinde iletişimin önemi konuşuldu. Sezgin, konuyla alakalı olarak ''Araştırmalar, sağlıkta şiddetin hasta ve hasta yakınlarının tahammülsüzlüklerinden kaynaklığını gösteriyor'' ifadesini kullandı.
  1. Uluslararası Sağlık Bilimleri Kongresi 29 Kasım- 1 Aralık tarihleri arasında The Ankara Otel'de Ankara, Gazi ve Hacettepe Üniversiteleri Sağlık Bilimleri Fakülteleri’nin katkılarıyla ve Gazi Üniversitesi’nin ev sahipliğinde gerçekleşti. Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım Öğretim Görevlisi Doç.Dr. Deniz Sezgin'in de konuşmacı olduğu kongre oturumunda sağlıkta şiddetin önlenmesinde iletişimin önemi konuşuldu.
''HAYATTA KAYBOLMAYAN BAZI ŞEYLER VAR'' ''Araştırmalar, sağlıkta şiddetin hasta ve hasta yakınlarının tahammülsüzlüklerinden kaynaklandığını gösteriyor'' ifadesini kullanan Sezgin'in konuşmasının satırbaşlarını şunlar oluşturdu: ''Hayatta kaybolmayan bazı şeyler var maalesef şiddet  de bunlardan biri. Zaman zaman kaybolduğu yanılsamasına uğrasak da var olduğunu biliyoruz.  Çocukluk yaşlarından itibaren arkadaşlarımızın bazılarından psikolojik şiddet görüyoruz. Büyüyoruz,hayat değişiyor aileden şiddet görüyoruz. Kısaca hayatımızın her döneminde şiddetle karşılaşabiliyoruz.'' ''TÜRKİYE'DE PEK ÇOK YERDE ŞİDDETİN FARKLI BOYUTLARINI GÖREBİLİYORUZ'' ''İki kutuplu bir gerilim hattında ilerliyoruz.Dışa dönük, patlayıcı bir güce sahip,eski zamanları gözünüzün önüne getirin kanlı savaşlar vardı. Günümüze baktığımızda da terör var yeni medyanın içerisindeyiz ve şiddet de değişen dijital teknolojiyle birlikte evrilerek yaşamımızda var olmaya devam ediyor. Şiddeti ne kadar meşrulaştırmayalım desek de ne yazık ki  hayatımızın içerisinde olmaya devam ediyor. Şiddeti illa ki fiziksel olarak düşünmemek gerek, sözel şiddetle de çok daha fazla karşılaşıyoruz. Bu öyle bir şiddettir ki insanı her şeyden uzaklaştırır, yaralar, incitir. Türkiye'de pek çok yere baktığımızda şiddetin farklı boyutlarını görebiliyoruz fakat bu bir tek Türkiye'ye özgü bir şey değil dünya'nın her yerinde bununla karşılaşabiliyoruz.'' ''ARAŞTIRMADA 1500 KİŞİNİN YARISI ŞİDDETE UĞRAMIŞ'' '' Sağlık konusuna gelecek olursak, toplum şiddete nasıl bakıyor? Sağlıkta şiddet diye bir araştırma gerçekleştirdik. Araştırmanın bir kısmını sizlerle paylaşmak isterim. Üç bin kişilik bir araştırma gerçekleştirdik. Yaklaşık olarak 1500 kişiyle veri elde ettik. Öncelik olarak araştırma grubuna 'Hayatınızın herhangi bir döneminde şiddete uğradınız mı ?' sorusunu yönelttik. Türkiye'de 1500 kişinin yarısı şiddete uğramış ve bu şiddetin bir kısmı %53 oranında sözel. Şiddetle sorun çözülür mü diye sorduğumuzda, sorunun şiddetle çözülemeyeceğini düşünenler çoğunlukta. Bu konuyla ilgili olarak görüşlerine baktığımızda şiddetin ne olursa olsun olmaması gerektiği kanısındalar. Cinsiyete göre şiddet değişir mi diye sorduğumuzda çoğunluk değişmez diyor yine de kadınların daha fazla şiddete uğradığını düşünen kişiler mevcut. En çok ne zaman şiddete maruz kalıyorlar diye sorduğumuzda da hasta kendini ihmal edildiğini düşündüğünde, hastaya olumsuz kötü haber verildiğinde yüksek oranda iletişim sorunları yaşandığını görmekteyiz.En önemlisi toplum, sağlıkta şiddetin hasta ve hasta yakınlarının tahammülsüzlüklerinden kaynaklığını düşünüyor. HASTA VE HASTA YAKINLARINDA ''TAHAMMÜLSÜZLÜK'' HAD SAFHADA Son olarak  ''Toplumun bakışı aslında kendi  bulundukları yerle ilgili analiz yapıyorlar ve tahammülsüz olduklarını dile getiriyorlar diyen Sezgin, sözlerini şöyle sürdürdü: Topluma sorduk: Siz hiç öfkelenip de sağlık çalışanlarına şiddet uygulamayı düşündünüz mü diye hayır düşünmedik ve uygulamadım diyenler yüzde 83 oranında, evet düşündüm fakat uygulamadım diyenler ise yüzde 15, düşündüm ve şiddet uyguladım diyenlerse 1500 kişinin içerisinde yüzde 1 oranında çıktı. Sağlık çalışanlarına şiddete tanık oldunuz mu diye sorduğumuzda yüzde 30'u tanık olduğunu dile getirdi. Tanık olanlara siz nasıl bir gözlem yaptınız diye sorduğumuzda genellikle hasta yakınını haksız buluyorlar. Bu şiddete tanık olurken siz ne yaptınız, birilerine haber verdiniz mi diye sorduğumuzda karşımıza  bu durumu izleyenler çıkıyor, çok müdahale etmedim olay kendiliğinden çözüldü diyenler var, şikayet etmeye çalıştım diyenler var ama genel tepki seyirci kalma halinde. Medyada sağlıkta şiddet haberlerine değindiğimizde de '' Sağlıkta şiddet konusunda medyaya yansıtılan haberlerde siz nasıl bir görüşe sahipsiniz?' dediğimizde haberlerin yüzde 27'lik oranda sorgulayıcı, yüzde 21'lik oranda da kışkırtıcı olduğunu düşünüyorlar. (Ekin Hazal DOĞRUYUSEVER)
Editör: TE Bilisim