Müzik sonsuzluğun anlatımıdır demişler ne kadar doğru, müziksiz bir hayatı düşünemiyorum. Ruhumuzun ritmi, melodisi hayatımızdan hiç eksik olmasın. İnternette müzikle ilgili bilgilendirici bir yazıya denk geldim, metni alıntılayarak sizlerle paylaşmak isterim.

“Eski Mısırlıların müziğe ilgisi ve verdikleri değer oldukça fazlaydı. Onlarca sanatçının birlikte çaldığı büyük orkestralar kurulmuştu. Bu orkestralarda çeşitli flütler, harp, çıngıraklar, ziller çalınırdı. Orduda ise trampetlerden, borazanlardan, kurulu bandolar bulunurdu. Eski Yunanlılar, İbraniler, Romalılar da müziğe büyük önem verirlerdi. Yunanların çeşitli şenlik ve organizasyonlarında müziğin yeri oldukça büyüktü.. Bu arada halkların müziklerine de ilgi arttı. Haçlı seferleri sırasında Doğu’ya gelen o dönemdeki adlarıyla ‘çalgıcılar’ Batı’ya yeni şarkılar ve çalgı aletleri getirdiler.

9. yüzyıla kadar milletlerin tamamının müziği teksesli (monodik) idi, eserler tek melodi üzerine işlenirdi. Daha sonralarda ise çoksesli (polifonik) müzik keşfedilmeye başlanıldı. Çok sesli müzik armoniye dayanıyordu. Kilise müziği 15.-16. yüzyıllarda en gelişmiş haline ulaştı. 17. Yüzyılda da yeni yeni müzik aletleri geliştirildi, opera keşfedildi.

18. yüzyıl batı müziğinin klâsik çağı oldu. Mozart, Beethoven, Bach, Handel gibi büyük besteciler bu çağda yetişti, bu arada ölümsüz orkestra eserleri hayat buldu. 19. yüzyıl romantik müziğin hayat bulduğu çağdır. Batı müziği bu çağda Chopin, Schubert, Dvorak, Liszt, Smetana, Schumann, gibi ünlü besteciler yetiştirdi. Yine bu yüzyılda opera alanında ileri derece bir canlanma oldu. Rossini, Wagner, Sibelius, Puccini, Verdi, gibi büyük opera bestecileri yetişti. 19. yüzyılın sonlarında sanatın her alanında olduğu gibi müzikte bir nevi empresyonizm hareketi yer buldu. Bu hareket Debussy ile başladı. 20. yüzyıldan beri müziğin her alanında olduçka hareketli gelişmeler yaşandı. Paul Hindemith, Dimitriy Şostakoviç Sergey Prokofiyev, İgor Stravinsky, gibi dünyaca tanınan büyük besteciler yetişti. Caz müziği bütün dünyayı çevreledi.

Günümüzde ise popüler müzik dünyayı etkisi altına almış durumda. Şarkılar daha çok elektronik mecralarda ortaya çıkartılıyor, bilgisayar ortamında ses efektleriyle keyifli bir hale getirilip insanların beğenisine sunuluyor. Her ne kadar elektronik çağda olsak da yüzyıllar öncesi icra edilmiş sanat eserlerini dinlerken aldığımız hazzın ve keyfin aradan yine yüzyıllar da geçse değişmeyeceğini bilmek mutluluk verici bir gerçektir.”