İlişkilerde sürekli “uyumlu” görünmeye çalışan, duygularını bastırarak yaşayan ve çatışmalardan kaçınan bireylerin içsel dünyasında büyük bir yalnızlık ve tükenmişlik barınır. Uzman Klinik Psikolog Aslı Kanizi, bu durumu “teslimiyetin sessiz yükü” olarak tanımlıyor ve bu yapının psikolojik etkilerini detaylı şekilde açıklıyor.
Teslimiyetin sessiz yükü: Kaçmak gerçekten çözüm mü?
Görünürde uyum, içeride fırtına
Teslimiyetçi bireyler, yüzeyde sakin, çevresiyle kolay geçinen ve sorun çıkarmayan kişiler gibi algılansa da, aslında içlerinde yoğun bir kaygı, değersizlik duygusu ve terk edilme korkusu taşırlar. Kanizi’ye göre bu kişilerin sıkça kurduğu cümleler şöyle olur:
- “Kırılmak istemediğim için sessiz kaldım.”
- “Bir şeyleri zorlamanın faydası yoktu.”
- “O üzülmesin diye kendimi geri çektim.”
Bu tür ifadeler, aslında çatışmadan kaçınma stratejisidir. Ancak yüzeydeki bu “kabul” hali, bastırılmış öfke, kırgınlık ve görünmeyen sınır ihlalleriyle doludur.
Kaçınmanın bedeli ağır olabilir
Kaçıngan yapılar, acıdan kaçınmak için sorunları bastırır ve zihinsel olarak uzaklaşır. Ancak bastırılan hiçbir duygu ortadan kalkmaz; sadece içe doğru büyür. Kanizi, bu noktada şu çarpıcı cümleyi kullanıyor:
“Sorunlardan kaçmak dikkatini değiştirmekle mümkün değildir. Çünkü insan, eninde sonunda kendi içine döner.”
Zamanla bu bastırma hali, depresyon, bedensel semptomlar ve kimlik karmaşası gibi daha ciddi psikolojik sorunlara yol açabilir.
Terapide hangi yol izleniyor?
Bu yapıya sahip bireyler, terapiye çoğunlukla şu şikayetlerle başvurur:
- “Ne hissettiğimi bilmiyorum.”
- “Kendimi savunamıyorum.”
- “İlişkilerde sınır koyamıyorum.”
Psikoterapi süreci, bireyin önce bastırdığı duygulara temas etmesini, sonra ise yavaş yavaş kendi duygusal merkezini yeniden inşa etmesini sağlar. Bu süreçte:
- Bastırılmış öfkeye yer verilir,
- ‘Hayır’ diyebilme kası çalıştırılır,
- Sevilmek için verilen ödünler fark edilir.
Böylece birey, başkalarına göre şekillenmekten vazgeçip kendi kimliğini keşfetmeye başlar.
Cesaret yüzleşmeyle başlar
Uzman Klinik Psikolog Aslı Kanizi, konuyu şu ifadeyle özetliyor: “Kendinden uzaklaşarak ilişkileri sürdüren, ‘uyumlu’ görünerek var olmaya çalışan bir yapı, zamanla kendine yabancılaşır. Dönüşüm yüzleşmenin olduğu yerde başlar. Teslimiyetle değil; farkındalıkla, iradeyle ve kendine sadakatle yaşamak mümkündür.”
Teslimiyetin yerine farkındalığı koymak, çoğu zaman içsel yalnızlıkta filizlenir ama asıl iyileşme orada başlar.