Yeni eğitim öğretim döneminin başlaması ile 20 milyon öğrenci için de maraton başladı. Uzmanlar ise çocukların ders çalışmaları kadar kendilerine vakit ayırmalarının gerektiğinin de altını çiziyor. Eğitim Uzmanı Mustafa Kayaalp ise programlı ders çalışan bir öğrencinin derslerinde başarısız olma ihtimalinin düşük olduğunu ifade ediyor. Anne ve babaların çocuklarından beklentilerinin ders çalışıp, başarılı olmaları yönünde olduğunu ifade eden Kayaalp, ebeveynlerin çocukların üzerinde baskı kurmamalarını belirtti. Çok çalışmanın değil, verimli çalışmanın öğrenceleri başarılı kılacağının altını çizen Kayaalp, ebeveynlerin ya da öğretmenlerin öğrencilere bu yönde ders çalışmalarını ifade etmeleri gerektiğini söyledi. “ÖĞRENCİ ÖNCELİKLE AMACINI BELİRLEMELİDİR” Eğitimci Mustafa Kayaalp öğrencilerin öncelikle amaçlarını belirlemeleri, sonrasında da o amacın etrafında hareket etmeleri gerektiğini ifade etti. Amacının ne olduğunun farkında olan öğrencinin o amaçla ders çalışması, sınıfını geçmesi ya da başarı oranının yüksek tutmasının kendisini eninde sonunda amacına götüreceğini vurguladı. Planlı çalışmanın önemine özellikle vurgu yapan Kayaalp, “Öğrencilerin muhakkak nereden başlayacakları ya da başladıktan sonra nasıl ilerleyeceklerine ilişkin sorular akıllarında olacaktır. Bunu aşmanın yolu ise bir plan belirleyerek o plan etrafında çalışmak olacaktır. Şunu da unutmamak gerekir ki bir öğrencinin sadece bir tane dersi olmuyor. Birden fazla hatta neredeyse 10 tane dersi olduğundan her birine nasıl vakit ayıracağına dair bir program kuramayabiliyor. Çok zorlandığı derse daha çok vakit ayırarak diğer derslerini de ihmal edebiliyor. Tam da bu noktada yapacağı şey nerede, ne zaman ve nasıl sorularını cevap bularak bir program dahilinde çalışmak olacaktır” dedi. “PLAN YAPAN ÖĞRENCİ KENDİSİNE DE VAKİT AYIRMALIDIR” Kendisine günlük ve haftalık bölümlerden oluşan aylık plan yapan ve bu plan dahilinde ders çalışan öğrencinin başarısız olma ihtimalinin düşük olduğunu belirten Kayaalp, “Öğrenci hangi derse haftanın hangi günü çalışacak öncelikle onu belirlemelidir. Sonrasında ise ders çalışmanın olmazsa olmazı geçmiş konuları tekrar etmek için vakit ayırmalıdır. Ödevlerini yapacağı gün ve saatleri belirlemesi gerekir tabi. Bununla beraber sınav tarihlerini de ortaya koyarak, sınavlar yaklaşmadan çalışmaya başlamalıdır. Tüm bunları yapan öğrenci kendisine vakit ayırmayı da ihmal etmemeli; dinlenme, müzik dinleme, spor yapma, sinema veya tiyatroya gitme ya da televizyon izleme gibi aktiviteleri de programına eklemelidir” diye konuştu. “DERS ÇALIŞIRKEN BELİRLİ ARALIKLARLA MOLALAR VERİLMELİ” Kayaalp, her öğrencinin bedensel, zihinsel, duygusal, ilgi ve yetenek bakımından birbirlerinden farklı olduklarını söyleyerek şunlardan bahsetti: “Her öğrenci birbirinden farklıdır. Bundan dolayı kavrayabilme yetenekleri de birbirinden farklılık gösterir. Bir öğrencinin hemen anlayabildiği bir konuyu bir diğerinin anlaması biraz daha uzun sürebilir, bu da çok normaldir. Ya da bir öğrenci derslerden çabuk sıkılabiliyorken bir diğeri ona göre daha geç sıkılabilir. Tüm bunlar düşünüldüğünde her öğrencinin derse ayıracağı süre de birbirinden farklılık gösterir. Tüm bunları bir araya getirdiğimizde arzu ettiğimiz öğrencinin masadan hiç kalkmadan ders çalışması değildir. Belirli aralıklar kendisine mola vermesidir. Molalar ise dikkatini dağıtmayacak şekilde her bir saatte bir 10-15 dakika aralığında olabilir. Böylelikle yorulan öğrenci dinlenmiş olacak, dağılan dikkatini de tekrardan toplayacaktır. “VERİMİ AZALTACAK ETKENLER ORTADAN KALDIRILMALI” Verimli çalışmanın önemine dikkat çeken Kayaalp, verimi azaltıcı etkenlerin de ortadan kaldırılması gerektiğini belirtti. Kayaalp sözlerini şöyle sürdürdü: “Çalışma esnasında ya da çalışmaya başlamadan önce birçok etken öğrencinin veriminin düşmesine neden olacaktır. Bu etkenler ise uykusuzluk, yorgunluk, gerginlik, öfke gibi birçok durum olabilir. Burada yapılacak en iyi şey ise verimsizliğe neden olacak etkenlere son vermek olacaktır. Zira öğrenci ders çalıştığı süreç boyunca verim alamayacaktır. Konsantre sağlamak için uygun bir çalışma ortamının önemine de değinen Kayaalp, “Çalışma yerinin önemi büyüktür. Elden geldiğinde yalın, sakin, uygun bir ışık ortamının olduğu, oda ısısının normal olduğu ortam seçilmelidir. En önemlisi ise muhakkak masada ders çalışmak olacaktır. Çünkü yatakta, koltukta ya da başka bir yerde ders çalışmak öğrencinin dikkatini toplamasını engelleyecektir” dedi. “ÖĞRENCİ DERSLERDE NOT TUTMALIDIR” Dikkat konusuna da değinen Kayaalp, öğrencinin dikkatinin çabuk dağılmasının ya da dikkatin dağılmasına sebep olacak etmenlerin olmasının öğrencinin verimliliğini azaltmasına neden olacağını söyledi. Dikkat dağınıklığının yaşandığı durumda öğrencinin dikkatini toplaması için sevdiği ya da ilgisinin çeken bir konu üzerine çalışmasının bu problemi gidereceğini ifade ederek, “Ders çalışılan ortamın sessiz olmasının, sandalyede oturarak çalışılmasının, masada işine yarayacak bütün araç ve gereçlerinin bulunmasının, çalışma yerinin ısının ayarlanması olmasının ve daha birçok faktörün öğrencinin dikkatini uyanık tutmasını sağlayacaktır” dedi. Derslere hazırlıklı gidilmesi gerektiğine ilişkin de konuşan Kayaalp, “Öğrenci derslerde pasif değil aktif olmalıdır. Bunu sağlamanın yolu ise derslere hazırlıklı gitmek olacaktır. Okula gitmeden önce o gün işlenecek konuları çalışmalı, en az bir kez okumalıdır. Böylelikle öğrenci hem derslere katılmış olacaktır hem de kavraması daha kolay olacaktır. Bu esnada eksiklerini de fark edecek ve dersin öğretmeninden eksikliklerine dair yardım alacaktır” diye konuştu. Ders esnasında not almanın önemine de değinen Kayaalp son olarak şunları söyledi: “Öğrencilerin belki de ne büyük eksiklerinden birisi not tutmayı ihmal etmeleridir. Ya da not tutanlarında nasıl not tutacaklarını bilmiyor olmalarıdır. Çünkü not tutmak demek öğretmenin ağzından çıkan her şeyi yazmak demek değildir. Yani dersin tamamını not tutmakla geçirmekten ziyade dersi hem not tutarak hem de dinleyerek geçirmek önemlidir.” Nasıl verimli ders çalışılacağına dair anlattıklarını uygulayan öğrencilerin derslerinde başarısız olma ihtimallerinin çok düşük olduğunu ifade eden Kayaalp, bütün öğrencilere başarılar dileyerek sözlerini bitirdi. (Türkan ÇATAL YILDIZ)

Editör: TE Bilisim