İklim krizi ile ilgili çalışmalara Türkiye de önemli bir adımla katkıda bulunacak. Paris İklim Anlaşması... İklim krizinin önüne geçmek amacıyla 197 ülkenin ortak hareket etmeleri gerektiğini kabul ettikleri uluslararası bir anlaşma olan Paris İklim Anlaşması, küresel ortalama yüzey sıcaklığındaki artışı 2 derece ile sınırlandırmayı hedefliyor. Hatta mümkünse 1,5 derecenin altında tutmak anlaşmaya onay veren ülkelerin ortak hedefi. TBMM, İklim Değişikliğinin Nedenlerini ve Alınacak Önlemleri Araştırma Komisyonu da bu konuyla ilgili yaptığı araştırmanın taslak raporunu tamamladı. Taslak rapora göre bu yüzyılın son çeyreğinde Türkiye’de yaz aylarının sıcaklığı 6 dereceye kadar artabilir. Ayrıca yağış miktarı da yüzde 60 oranında azalabilir. Paris İklim Anlaşması’na taraf ülkelerden belirli bir emisyon azaltım hedefi dayatılmıyor. Buna ülkeler kendileri karar veriyor ve ulusal katkı beyanlarıyla bunu diğer ülkelere iletiyor. Anlaşmaya göre ülkeler her 5 yılda bir hedeflerini ve beyanlarını iyileştirmeye davet ediliyor. 

Türkiye’nin Birleşmiş Milletler Sekreterliği’ne sunduğu Niyet Edilen Ulusal Katkı Beyanı’nda, 2012 yılında 430 milyon ton olan toplam sera gazı emisyonlarının, 2030 yılında 929 milyon tona kadar çıkabileceği belirtildi. Bu da demek oluyor ki Türkiye sera gazı emisyonlarını azaltma taahhüdü vermedi... Bunun yerine emisyon miktarının iki katından fazla artabileceğini belirtti. Tabi burada başka konularda devreye giriyor. Eğer hiç önlem alınmazsa 2030 yılında bu miktarın 1 milyar 175 tona çıkacağı fakat önlem alınırsa 929 milyon ton civarında olacağı belirtiliyor. Kısacası bir artış olacak fakat beklenenin daha aşağısında olacak.

Paris Anlaşması, iklim sorununun çözümü için önemli öneriler sunuyor. Fakat bu maalesef tek bir ülke ile çözülecek bir sorun değil. Bu nedenle tüm ülkelerin çözüme yönelik adım atması gerekiyor. Küresel iklim krizi konusunda uluslararası işbirliğini temsil eden tek araç olduğu için ülkelerin Paris Anlaşması’nı önemsemesi gerekiyor. Dünya geneline bakıldığında küresel ısınmanın sebebi olan emisyonların yüzde 50’si Çin, Amerika Birleşik Devletleri, AB ve Hindistan’dan kaynaklı. Türkiye ise en çok emisyona sahip 20 ülkeden biri. Yani kalabalık nüfusları ve üretim tesisleri ile öne çıkan ülkeler maalesef ki dünyanın ve insanlığın geleceğini tehdit ediyor.