Psikoterapist ve iç hastalıkları uzmanı Dr. Selin Yurdakul, tutulan oruçların beyin ve psikoloji üzerindeki etkilerine ilişkin bilgilendirmelerde bulundu. Orucun strese karşı dayanıklılığı artırdığına dikkat çeken Yurdakul, "Son zamanlarda çok moda olan intermittent fasting denilen aralıklı oruç beslenme şekli, 16 saat açlığı takiben 8 saat yemek ya da 20 saat açlığa 4 saatlik yemek yenilen periyodlar şeklinde beslenmeyi ifade ediyor. Ramazan ayında tutulan oruç aslında intermittent fasting için güzel bir örnek. Aralıklı beslenmenin beden sağlığı üzerine etkileri çok konuşuldu. Peki bu şekilde beslenme beynimizi nasıl etkiliyor? Oruç sırasında glukoz düşer ve enerji kaynağı olarak ketonlar kullanılır. Ketonların kullanılması sonucu BDNF (brain derived natriuretic peptid) düzeylerinde artış olur. BDNF nörogenezi ve nöroplastisiteyi aktive ederek beynin yeniden yapılanmasını sağlar ve anti-aging etki gösterir. Bu sonucun, oruç tutmanınstrese karşı dayanıklılığı artırmada ve bilişsel performansı sürdürmede ve artırmada potansiyel bir rolü olduğunu göstermektedir. Oruçta beyindeki değişikliklerden diğeri serotonin ve tryptofan seviyelerinde artış olmasıdır. Bu da daha iyi hissetmek ve ağrı algısının azalmasıyla ilgilidir. Salgılanan endojen opioidler de daha iyi hissetmekle ilişkilidir" dedi.

"Ödül, başarı, gurur ve kontrol duygusu gibi olumlu psikolojik deneyimlere yol açar"
Dr. Selin Yurdakul, kemirgenlerde yapılan deneylerde oruç sırasında nöropeptid Y düzeylerinde artış saptandığını da ifade ederek, "Genel olarak oruç tutmak, strese bağlı artan kortizol ve katekolaminlerin potansiyelzararlı etkilerini dengelemeyi sağlayan koruyucu hücresel stres direnci mekanizmalarını etkinleştirir. Aksine aşırı beslenme, nöronal dejenerasyonu arttıran ve nörogenezi bozan kronik nöroendokrin aktivasyon ile ilişkilidir. Oruç tutarken kısa vadede sinirlilik yorgunluk gibi olumsuz duygular görülse de uzun vadede ödül, başarı, gurur ve kontrol duygusu gibi olumlu psikolojik deneyimlere yol açar. İlk defa oruç tutanlarda olumsuz duygular başlangıçta daha çok olabilirken, deneyimli kişilerde daha çok olumlu duygular olmaktadır. Özellikle dini inanç sebebiyle motivasyonu yüksek olanlarda bu pozitif duygulara daha sık rastlanmaktadır. Ramazan sırasında oruçla kişilerinpsikolojik iyi oluş arasındaki ilişkiyi inceleyen bir çalışmada kendini kabul, özerklik, olumlu ilişkiler, çevresel uyum yetenekleri ve kişisel gelişimin ortalama değerlerinin oruç sonrasında önemli ölçüde arttığı görüldü. Parkinson hastalığı modeli ve epilepsi ile ilgili de orucun olumlu etkilerini destekleyen yayınlar mevcut. Yine de kronik hastalıkları olan kişiler için intermittan fasting uzun açlık oruç gibi beslenme şekillerini denemeden önce doktorlarından görüş almalarını öneririm. Tabii dikkat edilecek bir diğer nokta da yemek yenilen iftar ve sahur dönemlerinde de sağlıklı seçimler yapmak" diye konuştu.

İHA