Pandeminin okul öncesi çocukları nasıl etkilediğini ve bu süreci kreşlerin nasıl geçirdiğini okul öncesi öğretmeni Perihan Demiraslan ile konuştuk. Çocukların gelecekleri için okul öncesi eğitimin yüz yüze olması gerektiğini ifade eden Demiraslan, “Okullar, sokaktan daha güvenilir ve daha sağlıklı yerlerdir. Kreşlerimizde aldığımız önlemleri ne bir AVM ne de başka bir yer alamaz” diye konuştu.

Özel Düş Perisi Kreş ve Gündüz Bakımevi’nin eğitim koordinatörü olan, aynı zamanda kendisi de okul öncesi öğretmeni olan Perihan Demiraslan, kreşlerde eğitimin hijyenik bir ortamda sağlanması için bütün önlemleri aldıklarını ifade ederek, “virüse karşı korunmada en büyük etken olan temizlik konusunda çocukları eğitiyoruz.” dedi.

Pandemiden dolayı bu sene eğitim her alanda sekteye uğradı. Siz okul öncesi öğretmeni olarak öncelikle 2-6 yaş arası çocuklar için bu süreci değerlendirebilir misiniz?

Bu yıl tüm dünya ciddi ve zor bir süreçten geçiyor. Pandeminin yarattığı travmayı sadece 2 – 6 yaş grubundaki çocuklara indirgemek biraz haksızlık olacaktır. Sadece 2 – 6 yaş grubunda değil tüm çocuklarda ve yetişkinlerde geleceksizlik korkusu ve ekonomik sorunlar artış gösterdi.

Biz kurum olarak 2 – 6 yaş arası çocuklara eğitim vermekteyiz. Bu yaş grubu, özellikle anne ve babası çalışan çocuklarda pandemi daha fazla bir etki bırakıyor. Bunda en önemli etken; çocukların henüz kendi ihtiyaçlarını karşılayabilecek yetide olamaması. Anne ve babalar çocuklarını bakıcı gözetiminde bırakmak istemedikleri için okul öncesi eğitim kurumlarına çocuklarını emanet etmesi onlar açısından en sağlıklı durum oluyor.

Pandemi nedeni ile okulların açık kalmasındaki belirsizlik ile hem aile hem de öğrenciler ciddi anlamda ne yapacağını bilemiyor. Anne ve babası çalıştıkları şehirde olmayan ebeveynler çocukları için bakım ve eğitim hizmeti almak zorunda kalıyor. Okullarda yapılan aç-kapa durumları hem veliler hem de çocuklar açısından belirsizliği daha da körüklüyor.

Okulların kapanması ile çalışma hayatında zaten geri planda olan kadınlar, toplumda hakim olan “evde çocuk baksın” mantığı ile işten ayrılmak zorunda bırakılıyor. Bu durum da tabi sonrasında ciddi bir ekonomik zorluğa neden oluyor.

Birkaç gün önce okul öncesi eğitimin de uzaktan yapılacağı bildirildi. Okul öncesi çocuklar için uzaktan eğitim ne derece verimli olabilir?

Çok net söylüyorum! Hiçbir verim alamazsınız. Bu yaş grubu çocukların sınıfta yanımızda dahi çok çabuk dikkatleri dağılıyor. Öğretmenlerinin yanlarında olması, teması ve göz kontağı çocuğun yaptığı etkinliklerden verim almasını sağlıyor. Ekran başında ya da EBA üzerinden bu çocuklara bir şey kazandırmanız imkansız. Pandemiden dolayı kapalı olduğumuz süreçten sonra okula başladıklarında çocukların ne kadar gerilediğini ve bireysel davrandıklarına şahit olduk. Arkadaşları ile sosyal bir alanda eğitim almak her zaman daha ilerletici olacaktır.

Her şeyden önce bu çocukların okula bırakılmalarının en büyük nedeni eğitimden bağımsız olarak bakım hizmeti de istiyor olmaları. Uzaktan nasıl bir bakım hizmeti verebilecekler çok merak ediyorum.

EBEVEYNLER ÇOCUKLARIYLA BOLCA VAKİT GEÇİRMELİ

Anne-babası çalışan çocuklar için bu süreç nasıl geçecek? Bu noktada ebeveynlere ne gibi önerilerde bulunmak istersiniz?

Bu süreçte en büyük zorluğu çalışan aileler yaşayacak. Yukarıda da değindiğim gibi ne yazık ki birçok ailede ya anne ya da baba işten ayrılıp çocukların bakımı ile ilgilenmek zorunda kalacak. Çocukları işyerlerine götürmek gibi bir şansı olmayan birçok aile var. Bu sürecin en az zararla atlatılması çocuklar açısından en önemli şey olacaktır. Anne veya babanın evde kalması bile çocuklarda büyük bir eksiklik bırakacaktır. Anne ve baba eğitim anlamında ne yazık ki çocuğa yetemeyecektir. Çocuklar da televizyon ve telefon gibi yaşları için çok zararlı şeylere maruz kalacaktır.

Aileler için önereceğim en önemli şey çocukları ile bolca vakit geçirmeleri ve çocukları mümkün olduğunca televizyon ve akıllı telefonlardan uzak tutmaları olacaktır. Tamamen hayatlarından çıkarsınlar demiyorum ancak bunu kontrollü yapmaları çocukları hem psikolojik olarak rahatlatacak hem de kısmen de olsa kurallı yaşamaya alıştıracaktır.

Perihan Demiraslan

Kreşlerin de kapanması gibi öneriler geliyor kimi zaman. Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda?

Kreşler ve Anaokulları birbirinden çokta farklı kurumlar değiller aslında. Anaokulları Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde eğitim veriyor, Kreş ve Gündüz Bakımevleri de Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bünyesinde eğitim veriyor. Kreşlerde uygulanan eğitim müfredatı zaten Milli Eğitim Bakanlığı tarafından tavsiye edilen müfredattır. Kreş ve anaokullarını ayıran durum biraz da yaş gruplarına verilen hizmet ile alakalı. Yani anaokullarında 3 – 6 yaş arası verilen eğitim, kreşlerde 0 – 6 yaş arasında veriliyor. Kreşlerde sadece 0 – 2 yaş arası için ekstradan “bakım” hizmetini vermiş oluyor.

Yani anlayacağımız üzere 3 yaşında bir çocuğun okulunun kapanmasının “sağlıklı” olduğunu düşünüp 2 yaşında bir çocuğun okulunu kapatmak bize çok da mantıklı gelmiyor.  Anaokulları ve kreşlerin açık kalması gerekiyor. Bu çocuklara telafisi olmayan zararlar verildiğinin farkına varılmalı. Anne ve babaların, özellikle de annelerin ekonomik özgürlüklerine ket vurulmamalı. Bu önerileri yapan arkadaşların olaylara bir açıdan bakmaktan vazgeçmeleri gerekli…

Okul öncesi dönem çocukların tam da hayata adapte olmayı öğrenecekleri zaman diye düşünüyorum. Bu senenin pandemi ile geçiyor olması onları nasıl etkiliyor? Bu açık kapatılabilir mi? Her şeyden önce onlar bu süreci psikolojik olarak nasıl geçiriyorlar?

Kesinlikle haklısınız. Bu yaş grubu ev ve aile ortamından çıkıp dünyaya açılan bir kapıdan geçtikleri dönem. Yaşamın ev ve aile ortamından bağımsız kimi zaman bireysel kimi zaman da kolektif bir halde gerçekleştiğini anlatacağınız ilk durak okul öncesidir. Siz bu çocukları öğrenmeye en açık oldukları yaşta alıp evlere kapatırsanız, onları sadece bireysel oyunlara yönlendirirseniz bencil bir toplum yaratırsınız. Bireyin öğrenmesinin ve araştırmasının önündeki en büyük engel bencilliktir. Bireysel ve kolektif çalışmaların en güzel şekilde sağlanacağı okulları kapatmak bu çocuklara yapılacak en büyük kötülüktür.

“İÇİNDE BULUNDUĞUMUZ SÜRECİ ÇOCUKLARIN ANLAMASI EN ÖNEMLİ KONU”

Ebeveynler çocuklarına bu süreci nasıl anlatmalılar peki?

Bu durumun gizlenecek bir hali yok ne yazık ki. İçinde bulunduğumuz süreci çocukların anlaması en önemli konu. Dışarıya karşı en korunmasız olanlar onlar çünkü. Çocukların sürekli ellerini yıkamaya teşvik edilmesi ve bunu süreklileştirmesi sağlanmalı. Virüs, kir ve temizlik kavramları okul öncesi çocuklarının uzak olmadığı kavramlar aslında. Bunları çocuk şarkıları ile ve yapabildikleri oranda etkinlikler ile destekleyip pekiştirebilirler.

Siz de kreşte öğretmensiniz. Kreşi çocuklar için hijyen açısından nasıl güvenilir hale getiriyorsunuz? Kreşte ne gibi önlemler alıyorsunuz?

Biz Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bünyesinde çalışan özel bir kurumuz. Bağlı bulunduğumuz bakanlıkça geçtiğimiz Mart ayından Haziran ayına kadar kapatıldık. Sonrasında Yeni Normalleşme kapsamında alınan kararlar doğrultusunda 1 Haziran tarihinde tekrar açıldık. Bu süreçte bakanlığımız tarafından bir genelge yayınlandı ve genelgeye de bağlı kalarak ekstra önlemler almak zorunda kaldık. Özellikle kapılara koyduğumuz hijyen noktaları ve içeri maskesiz girilemeyeceğini belirten yönergeler koyduk. Sınıfları 40 dakikalık etkinlik süresi sonrası gün içerisinde sık sık temizliyoruz. Oyuncaklar ve ortak kullandıkları alanları sık sık temizledikten sonra sınıfları havalandırıyoruz. Ortak alanlarda mesafeye dikkat ediyoruz. Çocukları virüse karşı korunmada en büyük etken olan temizlik konusunda eğitiyoruz. Temizlik konusunda hem görsel olarak hem de çalışmaları pekiştirecek etkinlikler ile destekliyoruz. Belli aralıklarla belediye ve özel şirketler aracılığı ile dezenfeksiyon işlemleri yapıyoruz.

Çocuklarını kreşe yazdırmak isteyen ama bir yandan da tedirgin olan ailelere neler demek istersiniz?

Korkmayın! Okullar, sokaktan daha güvenilir ve daha sağlıklı yerlerdir. Yukarıda aldığımız önlemleri ne bir AVM ne de başka bir yer alamaz. Bizler mal satmıyoruz ya da üretim yapan ticarethaneler değiliz. Elbette bizlerin ve geçimini sadece bu iş ile sağlayan öğretmenlerimizin ekonomik kaygıları vardır ancak bu süreçten en zararlı çıkanlar bizler olmamıza rağmen çocukların sağlığını düşünmemiz gerekiyor. Ben 1 yaşında kızım ve eşim ile birlikte geliyorum okula. Yani sırf kendi sağlığımız için bile bu riski göze alamayız. Bütün Okul Öncesi kurumlarındaki arkadaşlarımızın da aynı hassasiyeti taşıdığını düşünüyorum.

Tekrar ediyorum; Korkmayın! Okullar, sokaktan daha güvenilir ve daha sağlıklı yerlerdir.  

“NORMAL HAYATA GEÇME ARZUSUNDAYIZ”

Son olarak söylemek istedikleriniz…

Herkesin bildiği üzere bu süreç başta çocuklarımız olmak üzere hepimizin üzerinde unutulmayacak etkiler bırakacaktır. Bizler de bu süreci en az etki ile sonlandırıp normal hayata geçme arzusundayız.

Eğer okul öncesi kurumlarda bir kapatma durumu olacak ya da öneri olarak sunulacak ise çalışan aileler ve bu yaş grubunun durumu göz ardı edilmemelidir. Çalışan aileler çocukları bırakacak bir kurum olmadığında kendileri bakmak zorunda kalacak. İşverenleri bu durumu belki bir süre idare edebilir ancak uzun vadede üretim ve hizmetlerin aksaması sonucu işten çıkarmalar ve istifalar kaçınılmaz olacaktır.

Bizler ve öğretmenlerimiz geçen sefer olduğu gibi bu sefer de kendimizi nasıl idare ederiz bilmiyoruz. Ekonomik anlamda sadece bu iş ile hayatını kazanan binlerce insan var. Eğer kamu tarafından okul öncesi özel kurumlara bir bütçe ayrılmadan kapatmalar gündeme gelirse, biz de dahil bir çok kutum artık ayakta duramayacaktır.

Bunun önüne geçebilmemizin tek bir yolu var, o da okul öncesi eğitimin yüz yüze devam etmesi.

(Türkan ÇATAL YILDIZ)